-FITINAM-9-

122 10 5
                                    

Anlamasınlar Fırtınam anlamasınlar. Bilmesinler evde ki çocuğun halini... dinlemesinler, duymasınlar. Onlar dış kapının dış mandalı olarak kalsınlar. Benim olanlar bana yeter. Sahip olduklarım.

Sahip olduklarım mı?

O kadar abartılacak bir liste değil. Bir kişi. Hepi topu bir kişi. Hayatımda gözümde değerli gözüken . Kanımdan sayılabilecek tek bir kişi. Kardeşim. Tek akrabam. Can yoldaşım. . Tek gerçek arkadaşım. Ne kadar dalga alay ve küfürlü her türlü kelime kullansamda sevdiğim tek insan. Açıkcası bu bir listemi onu bile bilmiyorum?

Ama hikayenin devamı bana liste olabilecek kadar önemli bir insan olduğunu her pencere ve her açıdan söylüyor. Hikayenin devamını dinle, sende bana hak vereceksin Fırtına.

♡♥

Bizim kahraman çizgi filmine son verdiği sıralar. Amerikaya geri dönmüş. O sıralarsa uzaklarda edindiği arkadaşlarıda gelmesini bekliyormuş. Ama artık giden kahramandan eser yokmuş. Bekledikleri Rüzgar sanki sadece cismen ordaymış. Gelen kahraman artık sanki başka bir hikayeninmiş. Gözleri artık umut edemiyormuş. O masmavi gözleri artık 'karanlık' diyormuş. Diline kilit vurmuş. Sadece gözleri konuşuyormuş. Ben susayım o konuşsun diyormuş. Konuşulanlara bomboş gözlerle bakarak cevap veriyormuş. Evden okula okuldan eve gidiyormuş. Ruhunu evde unutmuş gibi ordan oraya sürükleniyormuş sanki. Zihni yaptığı şeyleri algılasada bedeni tepki veremiyormuş. Sanki biri sinirlerini uyuşturmuşta--hareket yeteneğini kısıtlamış-- sadece belli hareketler yapmasına izin veriyormuş gibi sadece yürüyor, kalkıyor ve oturuyormuş.

Tek bir kişi farkındaymış bizim kahramanın bu hallerini. O büyük arkadaş grubundan sadece biri. Diğerleriyle zaten o kadar iletişim kurmazmış bizimki. O son kaybettiklerinden sonra ne kadar az kişi o kadar az kayıp diyerek yola çıkar olmuş. Kimseye güvenmezmiş. Anne babasına bile güvenmemesi gerektiğine inanmış bir kere bu iskele kim vazgeçirebilirmişki bizim inadı.

Haftalar böyle geçmiş. Ne kafasını dağıtacak bir içkiyi eline almış ne de uyuştururcu. Gerçekleri kabul etmiş. 3-5 dakika olanları unutmak bütün yaşadıklarını silmiyormuş. Bunu hissedecek kadar çok biliyormuş bizimki. Gördükleri yetermiş. Duyduklarını ise unutmamış:

Sakın bunu unutma koçum. Bu kadeh, hayatını bitiren şey... o biricik aileni bitiren şey

Unutmamışta zaten. Kendi aklıyla bile anlayabileceği bir şeymiş bu. O küçücük yaşıylada bu kocaman başıylada anlamış.

Anladığı bildiği gördüğü o kadar çok şey varmış ki artık bırakmak istemiş hayatı, birinin ucundan bıraksında bir daha hiç eline gelmesin diye.

Bir ara Rüzgar'ın çok estiği bir yükseklikten aşağılara gözünü dikmiş. Önünde bir korkuluk varmış sadece. Korkuluğa dayamış kendini. Hayatla arasındaki ince çizgiye. Düşünmüş bizimki uzun süre. Eğer ipin ucunu bırakırsa ne olur diye düşünmüş. Kurtulursa ne olur diye. Hemen düz mantık x'i karşıya atarsam kurtulurum diye işin içinden çıkmamış.

x'in gözden ırak olmasıyla yok olmayacağını biliyormuş bizimki.

Yine biliyormuş. Nedense hep biliyormuş. Hepte bilecekmiş hiç bitmeyecekmiş gibi geliyormuş. Sonu hiç olmayacak gibi...Acaba sonunda ne varmış?

Burda şuan bu tepede bu hayatı bırakırsa, ipi bırakırsa o diğer uçta, o çekmeyi bıraktığı uçta ne varmış mesela. Savaşmaya değer bir şeyler varmıymış yoksa öylesine işgence çekmeye mi gelmiş hayata.

UZAKTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin