"Ona dokunma." Birisi homurdandı. O soğuk sesi hemen tanıdım... Hanbin. Ayağını yere sinir bozucu bir şekilde vuruyordu. Bir kez daha öfkeli bakışlarını üstüme çekmiştim. Ölü bakışları içime işliyordu, yüzünden hiçbir duygu okunamıyordu. Hava o kadar ağırlaşmıştı ki boğuluyor gibiydim. Hanbin bazen gerçekten gözümü korkutuyordu. Sadece ben değil Bobby de onunla ilk tanıştığında aynı şeyi hissetmişti.
"Ben sanmıştım ki... Pratik yapmaya ara verdin." B.I'ın gözleri onu hedef aldığında duraksamıştı. Demek ki iş Hanbin'in soğuk tavırlarına geldiğinde Mino da benimle aynı hisleri paylaşıyordu.
Dengemde herhangi bir sorun olmasa da Mino hala kolumdan tutuyordu. Hanbin de fark etmişe benziyordu. Kaşlarını çattı ve koluma bakmaya devam etti.
" Ara vermeye ihtiyacım yok." Kısaca cevapladı. Aralarındaki gerginliği hissedebiliyordum, Hanbin her an bir kavga başlatabilirmiş gibiydi. Mino'nun tutuşundan kolumu kurtardım ve Hanbin'in yüzünün biraz rahatladığını fark ettim. Mino başını salladı ve sıcakça gülümsedi.
"Mmmm... Ağabeyimi bulmak zorundayım." Buradan kurtulmaya çalışıyordum. Mino'ya teşekkür ettim ve bir sonraki kapıya koşturdum. Hanbin'in beni takip ettiğini duyabiliyordum ama yavaşlamadım. Pratik odasının içine girdiğimde içeride kimsenin olmadığını fark ettim. Duvara sırtımı yasladım ve gözlerimi kapattım. Bu çok utanç vericiydi. Mino'nun o garip an hakkında ne düşündüğünü merak ediyordum. Bu onu ilk görüşümdü ve dürüst olmak gerekirse oldukça etkileyiciydi.
Kendi düşüncelerim arasında kayboldum ve onun görüntüsü zihnimde flaş gibi çaktı. Gözlerimi açtığımda karşımda kollarını kavuşturmuş Hanbin'i fark ettim. Tek kaşını kaldırmış, işaret parmağını bana uzatmıştı.
"Sen. Neden buraya geldin?" Şimdi farklı kıyafetler giyiyordu. Beyaz olandan tekrar siyaha dönmüştü.
"Bobby cüzdanını evde unutmuş." Homurdandım ve cüzdanı ona verdim. "Lütfen geri döndüğünde bunu ona ver."
Diğer tarafa döndüm ve dışarı çıkmayı planlarken Hanbin kolunu duvara yaslayıp yolumu kapattı. Ona kafam karışmış bir şekilde baktım. Gözleri parlıyordu, yüzü artık duygusuz değildi fakat hangi duygu olduğunu bir türlü bulamıyordum. Onunla birkaç gün geçirdikten sonra söyleyebilirdim ki Hanbin tanıdığım en karmaşık erkekti. Bu aralar onun iki tarafını görmüştüm. Kaba, ben-merkezci,agresif ve sinir bozucu Hanbin ile ilgili sevimli ve bir şekilde etkileyici olan Hanbin. Sanırım çıldırıyorum. Bir dakikalığına da olsa Hanbin'in etkileyici olduğunu nasıl düşünebilirim?
"Bu sabah beni cidden kızdırdın." Sesi yorgundu. Büyük ihtimalle fan buluşması o kadar da kolay geçmemişti. Alnını omzuma yasladı ve o elektrik çapmış hissi tekrar vücuduma yayıldı. Farkında olmadan parmaklarımı ipek gibi saçlarında dolaştırmaya başladım. Bu onun yanında rahat hissettiğim ilk seferdi.
"Üzgünüm, seni öyle yargılamak istememiştim." ağzımda geveledim. Özür dilemek düşündüğümden daha zordu.
"Seni bu kadar kolay affedemem. " Çenem aşağı düşmüştü. Gururumu ayaklar altına alıp özür dilememin yanı sıra bir de affetmeyecek miydi? "
Kafasını kaldırdı ve gözlerini gözlerimle buluşturdu. "Eğer benim tarafımdan affedilmek istiyorsan yapman gereken iki şey var." devam ederken bir parmağını kaldırdı.
"İlk olarak, bir daha asla Mino ile konuşmayacaksın."
Neyden bahsediyordu? Mino'ya kendimi tanıtma şansım bile olmamıştı. Şanslıyım ki onunla bir daha görüşmemek benim için çok kolay olacaktı.
"Tamam."
"İkinci olarak benimle bir randevuya çıkacaksın. Bu gece." Sesi bana emrediyordu. Sabah için kendimi berbat hissetmenin yanında oyunu da kazanmak istiyordum.
Bunu da onayladım. Hanbin bana yeri ve saati söyledi. Seçtiği yer genelde geceleri boş oluyordu, yaşadığımız yere çok da uzak olmayan eski bir parkı seçmişti. İşinin 10'dan önce bitmeyeceğini, 11'de buluşacağımızı söyledi. Ayrıca eve dönüp beni almak için de zamanı yoktu ama zaten ondan böyle bir centilmenlik beklememiştim.
**************************
Günün geri kalanı sınava çalıştığımdan hızlıca uçmuştu. Daha önce de söylediğim gibi tıp ölümcüldü. Karanlık şehre indiğinde dolabımın önünde oturmuş lanet olası randevuda ne giyebilirim diye düşünüyordum. Benim haricimde genelde insanlar hoşlandıkları ya da zaman geçirmeyi sevdikleri kişilerle randevuya çıkarlardı.
Kıyafetimi seçtikten sonra okul çantamı açıp özel defterimi aradım. Orada olmadığını fark ettikten sonra ağlamaya başladım. Normalde defter çantamın yan cebinde dururdu ve en son YG binasına gittiğimde cebi açıp kapatmayı unutmuştum.
Panik yapmaya başlamıştım. Defter nerede olabilirdi? Durumu açıklayayım, o defterin içinde en içten duygularım yazılıydı. Hayallerim, korkularım ve canım sıkıldığında yazdığım berbat rap sözleri onun içindeydi.
Nerede kaybettiğimi hatırlayabilmek için beynimi zorladım. Belki takside... Belki de okulda... Okulda kaybetmemiş olmam için dua ettim. Dedikoducu kızların her yere söylentiler yayabileceği tehlikeli bir yerdi. Herkes benim Bobby'nin karderşi olduğumu biliyordu.
Zil sesim odanın içinde yankılandı. Birkaç saniye çalmasına izin verdim, açmalı mıydım bilmiyordum. Numara gizliydi. Kendimi yüreklendirdim ve sonunda açtım.
"Merhaba, Hana?" Bu seksi ses karıştırılamazdı. Diğer tarafta konuşan kişi Song Minho idi.
"Evet.." Düşmekten korunmak için sehpaya tutunurken kekeledim.
"Defterini buldum. Son sayfasında adın ve telefon numaran yazıyordu. Pratiğimi bitirdim ve defteri sana getirmek istiyorum ama nerede yaşadığın hakkında hiçbir fikrim yok. Eğer istersen istediğin herhangi bir yerde buluşabiliriz. (Sen de az değilsin be Mino.)"
Saati kontrol ettim, çoktan 10 olmuştu. Hanbin ile buluşmama 1 saat kalmıştı. Mino'ya evimden çok da uzak olmayan bir restoranda buluşabileceğimizi söyledim.
***********
Seul'de sonbahar geceleri sizi elinizin içinde nefes ladıracak cinsten soğuktu. Birkaç saniye ısındıktan sonra soğuk tekrar geri geliyordu.
Restorana yaklaştığımda kapının dışında yapılı bir silüet gördüm. Bunun Mino olduğunu anlamıştım. Burnunu ve ağzını kapatan siyah bir maske takmıştı fakat gülümsediğini gözlerinden anlayabiliyordum.
"Birkaç dakikalığına içeri girmek ister misin? Dışarısı soğuk birazcık ısınmalıyız." Seksi sesi beni yine sekteye uğratmıştı. Bu soğuk havada içeriye girme fikri o kadar da kötü gelmiyordu.
Benim için kapıyı açtı ve ilk benim girmem için eliyle işaret etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
100 Days With Kim Hanbin!!!!
FanfictionBu benim ilk çevirim. Bir hatam olursa lütfen anlayışla karşılayın. Yazar: AnonKit http://www.asianfanfics.com/profile/view/592862 Hikaye:http://www.asianfanfics.com/story/view/1028732/100-days-with-kim-hanbin-romance-you-mino-winner-hanbin-bobby-i...