"Kim Lanet Olası Hanbin, sen öldün!"
Merdivenlerden olabilecek en sesli şekilde indim. Ayaklarım cennetten düşen tuğlalar gibi ses çıkarıyordu.
Oturma odasından gelen sesleri duydum ve oraya yöneldim ve kapıya tosladım. Sadece Bobby ve Hanbin değil bütün iKON'un orada olduğunu görünce şok geçirmiştim. O an oldukça utanç vericiydi. Hepsi konuşmayı kesmiş aptal girişim yüzünden bana bakıyorlardı. O an buharlaşmayı istedim.
Hanbin'in görünüşüne bakakaldım. Siyah saçları karmakarışıktı, sabah olmasına rağmen oldukça seksi görünüyordu. Siyah bir kapüşonluyla altına tarz bir kot giymişti. Bugün onunla ilgili farklı bir şeyler vardı. Dudakları kıvrıldı ve gamzeleri yüzünü aydınlattı. Artık gülüşü bile o kadar sinir bozucu gelmiyordu. Eminim bende bir sorun vardı, B.I'a o gözle bakamam... O hala benim nefret ettiğim kendini düşünen bencil pislik. Hiçbir şey değişmedi.
"Küçük eğlencenizi böldüğüm için üzgünüm fakat... " Gözlerim Hanbin'le buluştu. " Onunla bir şey hakkında konuşmam gerek."
Konuşmamı bitirdiğimde üyelerden farklı tepkiler aldım. Jinhwan ve Bobby'nin birbirlerine el şakaları yaparak kıkırdadıklarını gördüm. Cidden mi? Bunu genelde 4. sınıftaki oğlan çocukları yaparlar. Hala nasıl bu kadar çocuk olabilirler?
Junhoe'nin bana ağzı açık baktığını fark ettim Chanwoo ise bakışlarımdan kaçınıyordu. Donghyuk ve Yunhyeong ise bir bana bir B.I'a bakıp gülümsüyorlardı.
"Kız kardeşin çok güzel. Evlatlık mı?" Jinhwan şakayla söylemişti. Oldukça iyi görünüyordu. Kısa çocuklardan hoşlanmasam bile boyu bana sevimli geliyordu. Bobby gülmeye başladığında gözleri küçüldü.
"Bunu nasıl sorabilirsin? Bizim ne kadar benzediğimizi görmüyor musun? İnsanlar eskiden bizim ikiz olduğumuzu düşünürdü." İşte bu yalandı, insanlar genelde bizim hiçbir şekilde benzemediğimizi söylerlerdi. Hatta bizi sevgili sananlar da oluyordu.
"Hana, bize katıl, oyun oynayacağız. Lütfeeeen!!" Bobby daha ben ağzımı açamadan ısrar etmişti. Bugün cumartesiydi ve yapacak işim de yoktu. Başımı salladım ve küçük adımlarla odada dolaştım. Oturacak 2 yer vardı. Biri B.I'ın yanıydı diğeri ise Chanwoo ve Junhoe'nin arasındaydı. İkisinin arasındaki yere yöneldim fakat B.I elimi yakaladı.
"Burada dur." Elimi çekmeden önce birkaç saniye ona sinirle baktım. Büyük ihtimalle iyi görünmemişti fakat ona sinirliydim. En sevdiğim tişörtümü mahvetmişti. Nasıl bir insan beyazlar ile siyahları ayrı yıkaması gerektiğini bilemezdi?
" Burası iyi. Burada oturacağım." Yalandan gülümsedim ve yoluma devam ettim. B.I kaşlarını çattı ve dudaklarını ısırdı. Belli ki reddedilmekten hoşlanmamıştı.
Junhoe hala bana bakıyordu, garip hissettirmişti. Chanwoo ise oldukça utangaçtı, hala bakışlarıma karşılık veremiyordu. Yunhyeong ve Donghyuk ise az önce B.I ile aramızda olanlardan dolayı büyülenmişlerdi. Onlara dramayı keyifle izlemeleri için biraz mısır ve kola teklif etmeliydim.
Gözlerim bir kere daha Hanbin'i buldu fakat bu defa gözlerini deviren oydu. Onun yanına oturmadığım için somurtuyordu. O zaman ben de somurtmalıydım! En sevdiğim tişörtüm onun yüzünden mahvolmuştu.
Kapı çaldı. Bobby bir diva gibi ayağa kalkarak kapıyı açtı ve herkesi güldürdü. O ortamın eğlencesiydi. Geri döndüğünde yanındaki insanla şok olmuştum. Bu Sumin'di. Neden buraya gelmişti? Davet edilmeden gelmek tarzı değildi.
Herkese kendini tanıtıp onlarla tanıştı ve B.I ile uzun bir göz teması kurdu. O ise bakışını fark etmemiş ettiğinde ise önemsememişti. Bobby ona gelip bizimle oyun oynamasını söyledi. O B.I'ın yanındaki son boşluğu doldurduğunda midemde garip bir his oluştu. Birden o teklif ettiğinde yanına oturmadığım için pişman olmuştum. Hanbin bir bana bir de ona baktı. Gözlerimi kaçırdım ve yere baktım. Neden olduğunu bilmesem de bu durum beni oldukça rahatsız ediyordu. Hanbin ayaklandı ve beni kolumdan tutup odadan dışarı çıkmam için zoraldı. Hiç kimse araya girmedi ve sessiz kalıp karışmadı.
Odadan çıktığımızda ayağım takıldı fakat o benim sanki bir çuval patatesmişim gibi omzuna atıp merdivenlerden yukarı çıkardı. Odasına vardığımızda beni yatağına bıraktı ve üstüme çıkıp kollarımı başımın üstünde birleştirdi O kadar sıkmıştı ki canım yanıyordu. Benden daha güçlüydü, ona karşı hiçbir şansım yoktu. Kaçma imkanımı kısıtlamıştı. Yine o aptal sırıtma yüzünde belirdi.
"Ne yapıyorsun? Bırak beni!" İnildedim ve korkusuzca ona baktım ama o kadar da etkilenmiş durmuyordu. Dişlerimi gıcırdattım ve sakin olmaya çalıştım.
"Rahat dur ve beni dinle." Ona hiçbir şey söylemedim ve vücudumu rahatlattım. Kollarımı bırakmıştı ama vücuduyla hala vücuduma baskı uyguluyordu. "Etrafta oynamayı bırak beni delirtiyorsun." Ses tonu tedirgindi.
"Ne diyorsun sen?" Ne demek istediğini anladığımda kaşlarımı çatmıştım. Bileklerimi ovuşturdum. O kadar sıkmıştı ki hala acıyordu.
"Yanıma bile oturmadın. Neden benden bu kadar nefret ediyorsun? Ben sana ne yaptım?" ( Haklı çocuk yürü be koçum.)
Sesi odada yankılandı. Söylediği her kelime daha da şiddetleniyordu.
" Senin hakkındaki her şeyden nefret ediyorum. Tanımak istediğim türde bir insan değilsin." Sesim titremiş, istediğim gibi çıkmamıştı.
"Yalan söylüyorsun. Kendin bile söylediğine inanmıyorsun." Önüne düşen saç telini diğer tarafa attı ve gözünü bana dikti.
Eğer bu soruyu bana 2 gün önce sormuş olsaydı sesim titremeden cevap verirdim. Neden böyle davrandığımı anlayamıyordum. Konuşmaya çalıştım fakat sözcükler ağzımdan çıkmadı. Sanki onları yutuyor gibiydim. Neden bana her yaklaştığında ürktüğümü anlayamıyordum.
" Yalan söylemiyorum.." Sesim bana bir kez daha ihanet etmişti. İç çekti ve elini saçlarında dolaştırdı.
" Peki, eğer bu kadar eminsen bir oyun oynayalım."
İçimde bir merak oluşmuştu. Nasıl bir oyun düşünüyordu? Aslında nasıl bir oyun olduğu önemli değildi. Ona kaybetmeyecektim.
"Tamam, oynayalım."
Ve beynim beni bir kez daha tokatladı.
"Nasıl şeytanla oyun oynamayı kabul edersin?"
"Ve bu oyun ne içeriyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
100 Days With Kim Hanbin!!!!
FanfictionBu benim ilk çevirim. Bir hatam olursa lütfen anlayışla karşılayın. Yazar: AnonKit http://www.asianfanfics.com/profile/view/592862 Hikaye:http://www.asianfanfics.com/story/view/1028732/100-days-with-kim-hanbin-romance-you-mino-winner-hanbin-bobby-i...