Final Part 1

556 42 40
                                    

Yazarımızdan duyurular var.

1. Bölümün adının final part 1 olduğunu muhtemelen fark etmişsinizdir bu da hikaye tamamlanmadan önce bir bölüm daha olduğu anlamına geliyor.

2. Bu hikaye tamamlandıktan sonra bir özel bölüm yazma ihtimali var ama bu sonraki bölümde belli olacak.

3. Alttaki video final için bir fragman.

Sadık olup sabırla beklediğiniz için, yorum yapıp oy verdiğiniz için teşekkürler. Sizi bu kadar uzun süre beklettiğim için özür dilerim ama çok fazla baskı hissettim ve bu sizi hayal kırıklığına uğratmamak içindi. Umarım bölümü beğenirsiniz!

Gözlerim masada oturan çocuğun üzerinde durdu. Dağınık siyah saçları mükemmel bronz tenini tamamlıyordu. Gözleri odanın bölgelerinde dans etti ve çenesini kaldırıp gururlu ve memnun bir şekilde gülümseyerek beni bir puding yığınına çevirdi.

Siyah tişörtü şekilli göğsünü ve geniş omuzlarını sarıyordu. Beyaz kotu bacak kaslarını ortaya çıkarıyordu. Tişörtün katlanmış kolları, garip bir şekilde çekici olan damarlı ellerinin üzerinde asılı duruyordu.

Mino sizi durdurup ona birkaç saniye baktırtacak bir erkeksiliğe sahipti.

"Selam." Buğulu sesi belkemiğimi titretti.

Son konuştuğumuzdan beri oldukça uzun zaman geçmişti. Arkadaşlığımız ben onu utanmazca öpüp sınırı ihlal ettiğinden beri arkadaşlığımız bozulmuştu. Birini sorunlarından kaçmak için kullanmanın kötü bir fikir olduğunu bilmeliydim. Yaptığım çocukça hareketlerden gurur duymuyordum fakat geçmiş pişmanlık duyduğumuz zaman değişmiyordu.

"Merhaba." Kafamla garip bir şekilde selamladım ve bana her baktığında parıldayan gözlerine baktım. 

kafamı yana çevirdim ve yüzü fırından çıkan ekmekten daha çabuk sönen Hanbin'e bir bakış attım. Kaşları çatılmıştı ve dudakları hafifçe büzülmüştü. Ne hissettiğini gizlemeye ihtiyaç duymadan orada donmuş bir şekilde dikiliyordu. Eli birkaç saç tutamını yüzünden uzaklaştırırken bana faltaşı gibi açılmış gözlerle baktı. 

İleri gitmeye çalıştım fakat ince parmaklarıyla omzumu tuttu ve beni geriye, göğsüne çekti. Güçlü kolları vücuduma dolandı ve başını bana doğru çevirdi. 

"Oyunun eğlenceli değil Hana." Fısıldarken ağzından çıkan nefes boynumu gıdıkladı. Sesi güzel bir melodi gibi geliyordu fakat sözcükler küçük bıçak kesikleri gibiydi. 

Onun yüzüne doğru dönmeye çalışırken zorlandım fakat başardığımda kendime zihnimden bir lanet okudum. Yüzü benim rahatlığım için fazla yakındı ve ılık nefesini alnımda hissedebiliyordum. 

Efor sarf etmeden boyunu benim seviyeme indirdi ve doğrudan gözlerime baktı. Gözleri tehlikeli bir şekilde parlayıp beni içine hapsederken bağımlılık yapan kokusu beni anıların arasında bir gezintiye çıkarmıştı. 

Hanbin Mino kadar yakışıklı olmayabilirdi ama onda emredici bir hava vardı ve bu kesinlikle fiziksel görünüşten daha çekiciydi. Ses tonu da boğuk değildi ama tıpkı çekiciliğinin asla reddedilemeyeceğini bilen bir zengin piçi gibi gurur doluydu. 

Geriye baktığımızda onunla olan ilişkim hep aşk-nefret türündendi. O çevremdeyken birbirinin karşıtı iki ihtiyacım oluyordu. Onu sevme ihtiyacı ve onu öldürme ihtiyacı. Aşk-nefret ilişkimizin temelleri imrenme ve iğrenmeye dayalıydı. Aynı birbirini çekmesine rağmen farklı kutuplarda olan iki mıknatıs gibiydik. 

100 Days With Kim Hanbin!!!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin