"Aslında Mino benim ideal tipim."
Karışık tepkiler aldım. Hanbin'in gözleri hilal şeklini alırken baskın hissi yüzünde açıkça görünüyordu. Kıskançlık. Sözlerim onu yakıyordu, artık durumu kontrol altında tutamıyordu. Zayıf ve savunmasızdı, en sevdiği oyuncağı başka biri tarafından çalınmış bir çocuğa benziyordu.
Mino'nun gözleri donmuş bir su birikintisinin yüzeyi gibiydi, her zamanki sıcaklığı eksikti. Bedenen buradaydı ama biliyordum ki dünya ile arasında büyük bir boşluk vardı. Gözleri beni hedef alıyordu ama aklı çok uzaklardaydı.
Aynısı Sumin için de geçerliydi, beni arkadaşlığımızı kurtarmaya çalışmaya iten her umut gözden kayboluyordu. Ondan büyük bir tutku ile nefret ediyordum. Onun varlığı etrafta uçuşup duran ama ezemeyeceğim sinekler gibiydi. Onun bir erkeği önünde diz çöktürebilmek için gerekli her şeyi vardı... ve bir de ben vardım. Hiçbir ekstra yeteneği olmayan fare gibi ürkek kitap kurdu...
İmrenmek onunla ilgili hissettiklerim hakkında söylenebilecek en iyi şeydi. Assolist ve gösterişsiz, tıpta birinci yılı olan ben.
"Ah, gerçekten mi? Siz ikiniz harika bir çift olurdunuz." Gülümsedi. Konuyu derine indirmeye çabalıyordu ama bu fikirden o kadar da hoşuna gitmemişti. Bu garipti, Hanbin'den hoşlanıyordu ama Mino'un ideal tipim olduğunu duymak hoşuna gitmemişti. Bütün erkekleri kendine istiyor gibiydi.
Bencil sürtük.
Sumin içeceğinden bir yudum daha aldı, Hanbin'e bakarken rujunun dudağından kaybolmaması için çalışıyordu. Sahte gülümseme bir kez daha yüzünde belirdi, bu ifadeyi benimsemiş gibiydi. Hanbin'in gözlerinde benim yansımam vardı.
"Hanbin-ah, iyi misin?" İrkildi, Sumin'in sözleri onu transtan çıkarmış gibiydi. Kuvvetli bir rüzgar gibi gelmek üzere olan kahkahaya karşı büzülü dudaklarımın arkasında nefesimi tuttum.
Tepkimden rahatsız olduğu açıkça belli olan Hanbin sırttı ve hafifçe gerindi. Kolları sandalyeden Sumin'in omuzlarına düştü.
İki taraflı bir bozuk parayla oyun oynuyordum. Hanbin ne zaman ona dokunsa göğsümde süzülen acıyı, derimin yüzüldüğünü, vücudumdaki her kemiğin kırıldığını hissedebiliyordum. Kıskançlığın hiçbir çaresi yoktu, zihinsel bir kanser gibiydi.
Sumin kendini Hanbin'e sardı. Hanbin bir espri yapana kadar yüzündeki yapmacık gülğmsemeyle ona pis pis bakıyordu. Esprinin sonrasında da üç buçuk yaşında bir çocukmuş gibi kıkırdadı.
İğrenmiş hissediyordum. Ve ardından şunu fark ettim; hayatını magazin dergilerine göre yönlendiren, ince olabilmek için açlıktan kıvranan bir kızla yarışa girmeye ihtiyacım yoktu.
Mino'ya baktım. Şarabın kızıllığına dalmış gibi görünüyordu.
"Daha çok yemelisin, Mino-ah." Çubuklarla bir parça et ve kimchi kaptım ve tabağımdan ağzına kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
100 Days With Kim Hanbin!!!!
FanfictionBu benim ilk çevirim. Bir hatam olursa lütfen anlayışla karşılayın. Yazar: AnonKit http://www.asianfanfics.com/profile/view/592862 Hikaye:http://www.asianfanfics.com/story/view/1028732/100-days-with-kim-hanbin-romance-you-mino-winner-hanbin-bobby-i...