Yazar bu bölümden sonra bölümlere isim koymamış gözümüz aydın...
"Hey?! Aşk kuşları?!" Sözcükler kulağımı tırmaladı, bu karıştılamayan ses ve sinir bozucu ses tonu bakışlarıma evin girişine kadar rehberlik etti. Bobby kapının önünde duruyordu. Bir elini Sumin'in omzuna koymuş el sallıyordu.
Sumin'in gözleri avını her an paramparça edecek bir aslanınki gibi ateşle yanıyordu. Onu kolaylıkla çizgi filmlerdeki sinirden gözlerinden ateş fışkıran o karakterlerle karıştırabilirdim.
Geri tepki olarak kendimi Hanbin'in kolları arasından çıkardım, Çok geç olduğunu ve Hanbin>'in kucaklamasını Sumin'in aklından silebilecek olduğunu bilsem de ... Hanbin'in suratına baktım, tepkimi pek beğenmemiş gibiydi.
"Bize yemek pişirmekte yardım edecek misiniz yoksa çok mu megulsünüz?" Bobby kışkırtmaya devam etti.
Bu Kimbap trolü bilerek yapıyordu. Neden buraya gelmeyi kabul etmiştim ki?
Olay kesinlikle kontrolden çıkmıştı. Bunun yanında arkadaşımın ona ihanet ettiğim için beni öldürmek istediği ve kendimi normalde nefret etmem gereken kişiye kucaklattığım gerçeği ve Hanbin'in davranışları da beni çıldırtıyordu. Sıcaktan soğuğa doğru savruluyordu. Bana kızgındı çünkü onu bugün içinde 2 kez Mino için sepetlemiştim ama benimle bir geziye gelmeyi kabul edip vücudumu kendininmiş gibi ısıtmıştı. Söyleyin bana ne bundan daha kafa karıştırıcı olabilirdi? Sized söyleyeyim, hiçbir şey.
Sumin hızlıca evin içine girerken Bobby masumiyet simgesi olarak omuzlarını düşürdü... Mide bulandırıcı. Sanki Sumin'in Hanbin'den hoşlandığını bilmiyordu.
Hanbin'in kolunu tuttum ve yakınıma çektim birinin söyleyeceğimi duymasından korkar gibiydim.
"Bana bir iyilik yapar mısın?" Ceketinin ağzını parmaklarımla ezdim.
"Ne iyiliği?" Lanet gözlerini bana odaklarken alnı buruştu. Derin bir nefes aldım ve kendi sözcüklerime erişmeye çalıştım.
"Sumin benim en iyi arkadaşım ve senden hoşlanıyor. Bana çoktan bundan bahsetti ve ona oyun konusunda dürüst olamadım. Ona işkence eçktirmek istemiyorum... Oyunu durduralım." Bunları tek cümlede söyleyecek kadar yetenekli olduğumu bilmiyordum. Bu artık durmalıydı, en iyi arkadaşımı yaralamak doğru gelmiyordu.
Hanbin nefret ettiğim çocuk olarak kalmalıydı, asla yakınlaşmak istemediğim çocuk olarak, her gördüğümde antipati duyduğum çocuk olarak kalmalıydı.
Bir bakış attı, yüzüne sahip çıkıp ölü kadar düz göstermeye çabaladı ama başarısız oldu. Dudaklarının köşesi eğlenceyle yukarı kıvrılmıştı.
"Oyunu bitirmenin tek yolu var." Gözleri hala bana dikkatle bakıyordu. Aramızdaki varlık hiç yokmuşçasına yaklaştı. Parmaklarıyla çenemi yukarı kaldırdı. "Oyunu kaybettiğini kabul etmek zorundasın." Nefesinin dudaklarımın üstüne uyguladığı baskıyı hissedebiliyordum, olması gerekenden çok daha yakındı. Bir tarafım dudaklarını dudaklarımın üstünde hissetmek için kıvranıyordu. Birkaç saniye donup kaldım, kalbim yeniden yarışa başlamıştı. Ama sonunda bir güç kaynağı buldum ve onu kendimden uzaklaştırdım.
"Nasıl böyle olabilirsin? Bir kere benimle hem fikir olup oyunu durduramaz mısın?" Davranışını rahatsız edici bulmuştum. Benim masum arkadaşımın oyunumuzun arasında sıkışacağını umursamıyordu. O sadece bizim gururumuzun ve bencil davranışlarımızın arasındaki bir kurbandı.
"Pes et ya da oyuna devam et." Kaşları kıvrılırken gamzesi tatminkar bir ifadeyle ortaya çıktı.
"Sevdiğin bir insanın başka biriyle olmasını görmenin nasıl bir şey olduğunu biliyor musun?" Ses tonum değişmişti, kısacası ona bağırdım. Kanımın damarlarımda attığını ve adrenalinin vücudumu ele geçirdiğini hissediyordum.
Kolumu yakaladı ve beni kendine çekti. Yoğun ve öfkeli bakışları tanıdık değildi, bana asla öyle bakmamıştı. Gözleri öfke ve rahatsızlıkla doluydu, öcekinden daha da beterdi.
"Bana bir daha bunu sormaya cüret etme." Tutuşu canımı yakmıştı, bu yüzden ona o an hiçbir şey söylemeye cesaret edemedim. Beni korkutuyordu.
"Gerçek yüzünü gösterdiğin için teşekkür ederim Kim Hanbin." Yüz kasları sonunda rahatladı. Elini ittirdim ve o beni takip ederken aceleyle eve koşturdum.
Bobby ve Sumin mutfaktalardı, bir şey pişirmeye çalışıyorlardı ve hiçbiri iyi bir aşçı olmadığından büyük ihtimalle başarısız olmuşlardı.
Sumin baklagilleri doğramayı teklif ettiğimde yüzüme bile bakmadı. Sadece başını salladı ve işine devam etti. İç çektim ve kendiminkine başladım.
Hanbin aramızda hiçbir şey olmamış gibi mutfağa girdi ve doğruca Sumin'in yanına gitti.
"Ben yaparım, seni buraya yemek yap diye getirmedik." Hanbin onun elini tuttu ve Sumin bıçağı yere düşürdü. Ses korkmamı sağlamıştı. Orada dikilmiş bütün sahneyi pembe dizi izler gibi izliyordum. Sumin almak üzereydi fakat Hanbin daha hızlıydı. Ne zamandan beri Hanbin bir centilmen gibi davranıyordu....
Sumşn her zaman utangaç genç kadın suratını takınırdı fakat asla somurtmazdı. Ne zaman Hanbin'i görse hafifçe gülümserdi. Çoğunlukla görmezden gelinirdi ama bu sefer farklıydı. Şimdi, Hanbin onun bakışlarına yanıt veriyor, doğal olarak gülümsüyordu. Sevimli gamzenin ortaya çıkmasına izin vererek kalbimle oynuyordu. O an Sumin hafifçe kızardı.
Ben kimdim ki Sumin ile mutluluğu arasında duruyordum? O benim en iyi arkadaşımdı ve ben onun için oyuna son verememiştim...Gerçek şu ki bu durumda beni engelleyen oyun değil Hanbin'di. Ona bağlanmıştım.
Onlara tekrar bakmadan uzaklaştım.
"İyi misin? Nereye gidiyorsun?" Bobby önüme geçti ve sorusuyla beni daha da korkunç hissettirdi. Bunların hepsi onun suçuydu, her şey için onu suçluyordum. Hanbin'i evimize davet etmişti, Hanbin ve Sumin'le geziye gitmek gibi harika bir fikirle gelmişti, Sumin'in dışarıda ikimizi görmesine sebep olan kişi de oydu. Bobby her şeyin sebebiydi.
"Sanki umursuyorsun da. Ateş yakmak için odun getireceğim." Bu ağabeyime kızgın olduğum ilk seferdi. Onunla böyle soğuk konuşmak bile beni yaralıyordu.
O hiçbir şey söyleyemeden ceketimi aldım ve evi terk ettim.
******************
Hava soğuktu, verimli toprak ve yaprakların kokusu havayı doldurmuştu. Ne kadar pis olduğunu umursamadan odunları kollarımda taşıyordum. Benim hayatım onlardan daha zavallıydı.
Hiçlikte bir böcek gözlerimin önünde belirdi ve elimi sallarken her şeyi düşürmeme sebep oldu. Yanlış bir adım bileğimin dönmesine neden oldu ve yere düştüm. Kalkmaya çalıştım ama kalkamadım, acı üstesinden gelemeyeceğim kadar yoğundu.
Bugün daha iyi olamazdı... Ceketimin ceplerine baktım ama telefonumu bulamadım. Sanırım arabada uyurken düşürmüştüm. Nerede olduğunu sadece Tanrı bilirdi. Burada sıkışmıştım... Sırtımı soğuk ağaca yasladım ve ellerimi ağzıma götürdüm. Çok soğuktu...
***************************
Kaç dakika geçtiğini bilmiyordum ama her biri sonsuzluk gibi gelmişti. Vücudumu hissedemiyordum, popomu bile, buzdan bir heykel gibiydim. Bir yerlerden yaprakların hışırtısını duydum. Sesin geldiği taraf yöneldim ve ne tür bir yaratığın çıkacağını beklemeye başladım. Belki bir seri katildi... Belki de bir hayalet...
Gerçek olmasını gerektiğinden çok daha iyiydi, çünkü beliren tek yaratık Hanbin'di.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
100 Days With Kim Hanbin!!!!
FanfictionBu benim ilk çevirim. Bir hatam olursa lütfen anlayışla karşılayın. Yazar: AnonKit http://www.asianfanfics.com/profile/view/592862 Hikaye:http://www.asianfanfics.com/story/view/1028732/100-days-with-kim-hanbin-romance-you-mino-winner-hanbin-bobby-i...