Yağmurun Sabahında

233 7 0
                                    

Sabah nedense çok huzursuz bir şekilde kalktım. Daha kimse uyanmamıştı. Dışarıda yine yağmur yağıyordu. Odada bir süre yatağımın üzerinde uzanmaya devam ettim. Aklımdan Poyraz'ı bir türlü çıkaramıyordum. Ama neden çıkaramıyordum ki.. Buna sebep olan tatlı insanın içini eriten gülüşü müydü yoksa insanın içine işleyen derin deri bakan kahverengi gözleri miydi. Nasıl böyle düşünürdüm. Ben kolay kolay aşık olmazdım ama o her aklıma geldiğinde bir garip oluyordum. 

Birkaç sene önce Ömer’e karşı böyle hissediyordum ama sonrasında onu tanıdıkça ona karşı hiçbir şey hissedemeyeceğimi anladım fakat nedense Poyraz çok doğal ve masumdu. Fakat şöyle de bir sorun vardı Poyraz gerçekten var mıydı çünkü Özgür beni bulduğunda düşğüm yerden sadece bir kaç metre uzakta olduğuma göre belkide orada bayılmış ve sadece rüya görmüştüm.

Ama her şey o kadar gerçekçiydi ki. Şelalenin sesi, suya girdiğimdeki rahatlığım fakat aynı zamanda sanki iznim olmayan bir şeyi yapıyormuş gibi hissedişim.

Sonra düşüncelere bu kadar dalmışken birden yeniden neden uyandığım ve kendimi huzursuz hissetiğim geldi aklıma. Aslında rüyalarımda bir kaç gün boyunca Poyraz'ı ve şelalenin ordaki mükemmel görüntüyü görürüm sanıyordum fakat yine aynı rüyayı görmüştü. Fakat bu sefer rüya farklı başlıyordu.

Arkası dönük çok uzun boylu soluk tenli bir adamı grupça takip ediyorduk. Yanımda kimlerin olduğunu bilmiyordum ama nedense kendimi güvende hissediyordum.

Sonra birden hepimiz duruyorduk fakat erkekler yola devam ediyorlardı ve bir gölün yanına geliyorlardı. Sonra birden adam onlara sinsice bir bakış atıyordu ama ben sadece gözlerini görebiliyordum o sinsi gözler.

Gölün yanına tüm erkekler gitmiş olmasına rağmen hiçbir kız yanlarına gidemiyordu. Ben bunu çok doğal bir şekilde karşılıyor ve geri dönmelerini bekliyordum sanki uzun süredir alışkın olduğum bir kuralmış gibi.

Sonra aralarından sarışın bir çocuk birden eline aldığı parayı elinden geldiğince uzağa atıyor ve yavaşça suya giriyordu sonu zaten klasik görüntü paranın suya düşüşü ve kahkalar ve kapanış.

Bu rüyaya yine hiç bir anlam verememiştim fakat düşüncesi bile yeniden ürpermeme sebep oldu ve üzerime eşofmanımı ve yağmurluğumu geçirip dışarı çıktım.

Elimden geldiğince hızlı bir şekilde ormanda koşmaya başladım ama bu sefer bildiğim patikadan ayrılmıyordum sonra çok sevdiğim dalları eğrildiği ve bir sürü yaprağı olduğu için çadıra benzeyen Özgür ve benim dışımda kimsenin bilmediği en sevdiğim fındık ağacına geldim. Buraya ulaşmam nedense bugün uzun sürmüştü.

Orayı zamanında Özgür'le düzenlemiştik. Ağacın alt kısmında kalan tüm yaprakları süpürmüş ve kendimize ormandan bulduğumuz bir kaç kütükten oturma yeri ve masa yapmıştık. Bir ara buraya hergün gelir burayı eve benzetmeye çalışırdık. Biliyorum kulağa biraz çocukça oyun gibi geliyor ama bu nedense beni hem çok rahatlatıyor hem de bu işle meşgulken başka şeyleri düşünmemi engelliyordu.

Ağacın kovuğunun orayla birleşen ayrıca gizli bir bölüm yapmıştık buraya bir kaç yastık ve yorgan ayrıca tabak çanak koymuştuk. Bu eşyaları buraya gizlice getirene kadar canımız çıkmıştı ama sonuca değmişti açıkçası. Hava güzel olduğunda buraya gelir birlikte piknik yapardık. 

Bugün hava berbat olmasına rağmen kafayı dağıtmak için bizim fındık ağacına gelmem gerekmişti.

Yorganı ve yastığı çıkarıp yine ormadaki yaprak, çiçek ve kütüklerden yaptığımız yatağa serdim. Bir süre orada uzanıp yağmuru, damlaları dinledim. Yağmur bugün nedense şiddetini hiç kesmiyordu. Bir ara uyuyakalmışım ama neyseki oraya geldiğimde çok erken olduğu için okula gecikmiş olamazdım saatime baktığımda daha 06.30 olduğunu görünce 2 saat daha beklemek zorunda oluşum canımı sıktı. Sonra uzak bir köşede bir kütüğün üzerinde oturmuş birini fark ettim.

Yoksa Rüya Mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin