Çıkış Yolum

47 6 2
                                    

O kadar sinir bozucu bir çığlıktı ki bitmesi için her şeyi yapabilirdim. Ses beni her ne kadar rahatsız etmiş ve çok yüksek olsa da içindeki korku ve çaresizlik dolu tınıyı da duymuştum. Odadaki ışıklar bir an için yanıp söndü ve sonrasında dışarıdan “Sihirli Aynalar” bölümünü geçici tadilat sebebiyle terk etmemiz gerektiği söylendi. Harika zaten böyle yerlerde hiçbir zaman tam ve gerektiği gibi önlem alınmazdı. Kızın sesine doru yönelmeye çalıştım ona yardımcı olmak istiyordum ama her ne kadar hareket edersem edeyim her ne kadar ilerlersem ileyleyeyim yine aynı noktaya geri dönüyordum sanki sürekli bir engele takılıyor ve onu aşamayıp başlangıç noktama geri dönüyordum.

Sonra birden bir el elimi kavradı ve “Selin artık burdan çıkıyoruz ve bunu bu şekilde yaptığım için üzgünüm ama…” dedi ve birden aynalara doğru koşmaya başladık aynaya çarptığımız an her şey sanki flaş yanıp söercesine gerçekleşti etraf bir kararıp bir aydınlanmaya başladı.

“Yalnış aynayı kırdık. Neyse bu en azından dönüşümüze biraz  yardımcı olacak.”

O sırada ne yapmaya çalıştığını anladım. Emre efsanedeki aynayı bulup kırmaya ve bizi oradan çıkarmaya çalışmıştı ama efsaneye göre hareket etmeye çalışması çok saçmaydı. Öncelikle okulun altındaki tünellerde değildik, ayrıca efsanenin gerçek olduğunu da nereden çıkarmıştı.

“Emre sen delirdin mi? Ne yapmaya çalışıyordun? Canımı çok yaktın ve bak kollarımın neredeyse her tarafı çizik içinde kaldı hem senin de yanağın çok kötü bir şekilde çizilmiş izin ver de bir bakayım.”

“Tamam bırak benim canım acımıyor, hem ben bizi buradan çıkarmaya çalışıyorum senin gibi transa geçmiş bir şekilde etrafımı incelemiyorum. Bu da bulabildiğim şu ana kadar ki en iyi çözümdü senin başka bir çözümün varsa onu deneyelim. Üzgünüm ama benim aklıma başka bir yol gelmiyor. Hem yol sağ taraftan devam ediyor bir kaç tane daha aynayı kırmayı başarırsam çıkışı görebiliriz sanırım.”

“Emre saçmalama her tarafın çizik içinde kalıcak hem çıkışın başka bir yolu olmalı …”

“Hey siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz bu aynalar ne kadar biliyor musunuz? Nasıl olur da kırarsınız? Hem tadilat varken burada ne işiniz var bakalım ? Kim sizi içeri aldı , işaret tabelalarını hiç mi okumazsınız? Ah şu gençler yalnız kalıcaz diye aramadıkları yol yok!!..”

“Asıl sen de kimsin ? Biz buraya girerken hiçbir tabela görmedik ve içeride kaybolduğumuz zaman tadilatın olduğu haberini öğrendik beş saattir buradan dışarıya adımımızı atamıyoruz sen nasıl buraya geldin ve geri nasıl döneceğini biliyor musun ?”

“Tabiki de geriye nasıl dönüleceğini biliyorum. Hem siz nasıl oldu da bu kadar derinlere kadar gelebildiniz? Normalde aynalar bu kadar derinliklere kadar gelmenize izin vermez sanırım sizin sınırınız olarak burayı gördü ama nedense çıkmanızı engellemiş ilginç.”

“Nasıl yani yol buradan ileriye doğru daha devam ediyor mu ?”

“Tabik de devam ediyor aynalar herkesi kendi sınırlarının sonuna kadar götürür ve bazı cevaplara ulaşmasını sorularını yanıtlamasını sağlar . Bu sorularınızın cevaplarını aldıktan sonra rahatça geri dönebilirsiniz. İçeri girerken gerçekten kapıdaki tabelayı hiç mi okumadınız? Hem sorunuz yoksa neden içeriye girdiniz ki?”

“Bak ne sorumun ne olduğu ne de burada ne yaptığımız seni ilgilendirir bizi buradan dışarıya çıkarırsan senin başına daha fazla bela olmayız? Siz de tadilatınıza rahat rahat devam edersiniz. Ayna için bu arada özür dilerim , arkadaşımın bir suç yok tamamen benim fikrimdi. İçeride uzun süre kalınca biraz panikledim.”

“İyi de ben size çıkış yolunu gösteremem ki sorunuzun  cevabını bulmaya çalışın benim hem gitmem lazım şimdi haydi görüşürüz.”

“Hey nereye gidiyorsun!”

“Aklınızdaki soru ne?”

“Tabikide çıkış yolu!”

Aynada kendime bakarken birden görüntü değişmeye başladı ve kendimi değil de Emre’yi görmeye başladım. Saçları daha da sarı olmaya başlamıştı ve gözlerini içi gülüyordu. Dimdik bana bakıyordu ve  kollarını açmış ona sarılmamı bekliyordu.”

Korku ve dehşet içinde arkamı dönüp Emre’nin ne yaptığını görmeye çalışınca onun da aynaya bakmakta olduğunu gördüm. Sanki o da cevabını arıyordu ama aynaya hipnotize olmuşçasına bakıyordu. Aynaya bakınca aynadaki yansıma birden beni fark etti ve çok sinirlendi ve benim aynamdaki yansımaya beni işaret etti.

Kafamı eğer tam o anda çevirmiş olmasaydım aynadaki yanılsamanın bana doğru uzanmış beni tutmaya çalışan kollarını fark etmeyecektim dahi. Karşı taraftaki kız neredeyse emredercesine bağırıyordu ve beni işaret ediyordu. Aynadaki çocuk ( Emre’ye benzeyen yanılsama ) tam beni tutacakken Emre’ye doğru koşup onu bileğinden kavradım ve kendime çevirdim.

O anda korkudan ne yaptığımı bilmiyordum ama onu kaşıdaki aynadaki kızdan uzaklaştırmam gerektiğini anlamam çok da uzun sürmedi. Onu uzun süredir baktığı yanılsamadan kopardığım için bana önce sinirli bir şekilde baktı ama sonra birden yüzündeki ifade gevşedi ve ben de ona sarıldım.

Bu hissi öylesine özlemiştim ki. Emre’ye sarılmak başka kimseye sarılmaya benzemezdi. Size sanki dünyada sizden daha önemli, daha kırılgan ve korunması gereken başka kimse yokmuşçasına sarılır ve o an sizi hiç bırakmayacağını hissederdiniz. Orada korkudan ne yapacağımı şaşırmış bir vaziyette dururken ona sarılmak sanırım tam da ihtiyacım olan şeydi.

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama ayrıldığımızda sanki uzun bir uykudan uyanmış gibiydim. Birbirimize doğru bakıp aradığımız cevabı bulduk o an.

“Bu yolda kurtuluşumuz birbirimizden başkası değil. Beni hem kendimden hem de senden, senden başka kimse kurtaramaz ve koruyamaz. Fakat kurtarıldıktan sonra ayrılmak zorundayız yoksa mutluluğu ve yolun sonundaki çıkışı hiç bulamaz ve sona hiç ulaşamayız.”

Yoksa Rüya Mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin