Ömer’in yanından ayrılınca hızlıca yatakhaneye döndüm. Üzerimde eşofmanlarımla okula gitmek istemiyordum. Odada kimse kalmamıştı bu demek oluyordu ki yine geç kalacaktım. Hemen üzerime kotumu ve bluzumu geçirip çantamı aldım ve sınıfa doğru koşmaya başladım.
Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde herkes sus pus olmuş bir şekilde bir bana bir de Leman hocaya bakıyordu. Geç kaldığım için özür diledikten sonra tam yerime geçicektim ki
"Sen olduğun yerde kal bakalım, tahtaya Ömer’in yanına geç."
"Evet şimdi nerede kalmıştım. Bugün size çok önemli haberlerim var çocuklar, okulumuzun istikbali için de çok doğru atılmış adımlardan biri olacak, tabi haberlerimizi açıklamadan önce tahtaya iki öğrencimizi daha çağıracağım Özgür ve Papatya tahtaya gelin.
Hepiniz merak ediyorsunuzdur Ömer’in suratında neden üzgün bir ifadenin olduğunu ve bu dört öğrenciyi tahtaya neden çağırdığımı aslında Papatya'nın hiçbir suçu yok. "
O sırada Leman hoca birden bize dönerek
"Artık başka bir okulda okuyacaksınız. Sanırım lafı daha fazla uzatmaya gerek yok. Hepiniz için geçerli sebeplerim var. Selincim birkaç gündür habersiz bir şekilde okuldan kayboluşun ve yatakhaneye sürekli geç girişin, Ömercim senin sebeplerini saymakla bitiremeyiz heralde sabah da yeterince konuştuğumuzu düşünüyorum, Özgür çok hareketli ve sürekli sorun çıkaran bir çocuksun seni gönderme şansını kullandığım için bana hak veriyor olmalısın ve Papatya en masum olanınız, tatlım seni seçmemin sebebi senin için bir farklılık olmasını istemem oldu çünkü okulumuzda kütüphanenin kullanımını büyük oranda kısıtlayacağım ve dışarı çıkış saatlerine de kısıtlama geliyor bu yüzden yeni okulunda daha rahat kitap okuyabilir ve belki arkadaş edinebilirsin."
Sınıftan bir kaç kişi kıkırdamaya başladı çünkü Papatya kimseyle kolay kolay konuşmaz arkadaşlık etmeyi de pek tercih etmezdi.
"Bu şansın elime nasıl geçtiğini soracak olursanız o kısmını size yeni okul müdürünüz Cüneyt bey anlatsın isterseniz. "
Sonra kapıya yönelip dışarıdan Cüneyt beyi çağırdı. Cüneyt bey çok uzun boylu, kel masmavi gözleri olan soluk tenli çok korkutucu bir tipti. Çok sakin bir görünüşü vardı ama gözleri nedense çok sinsice bakıyordu. Bir adım öne çıktı ve bize dönüp:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yoksa Rüya Mı?
Storie d'amoreHep aynı rüyayı görüyorum. Suya düşen altın bir para Ardından hiç durmayan sinsice atılan kahkahalar ve onun yüzü... Aynadaki yansıma bana çok tanıdık geliyordu ama bir türlü çıkaramıyordum Kimseye de anlatamıyordum en yakın arkadaşıma dahi. Zate...