Geri Dönüş

224 8 0
                                    

Sabah uyandığımda kendimi çok zinde hissettim. Uzun süredir böyle derin bir uyku çekmemiştim. Sürekli rüyalar görürdüm yani aslında tek bir rüyayı görürdüm.. Neyse kafamı bu düşünceden hemen uzaklaştırdım çünkü güzel bir uykudan sonra moralimi bozmak istemiyordum. Hareket etmeye çalıştım ama nedense üzerimde bir ağırlık vardı.

Sonra birden Poyraz'ın gögsünde yatmakta olduğumu fark ettim ve kolunu bana sardığından dolayı hareket edemiyordum. Onu uyandırmadan kımıldamaya çalıştıkça bana daha da sarılıyordu en sonunda biraz keskin bir hareketle kolunu uzaklaştırmayı başardım ama aynı zamanda onu da uyandırmış oldum. Göz göze geldik ve keşke o an ona bakmasaydım dedim çünkü çok utanmıştım.

Sonra birden ikimiz de toparlandık ve bu konu da konuşmak istemediğimizden sustuk ve ayağa kalktık ben dağa tırmanmaya başlayınca:

"Hey nereye gidiyorsun, yanlış tarafa doğru yürüyorsun" dedi

"Ben burda aşağı indim doğru yolda olduğumdan eminim istersen sen diğer taraftan gidebilirsin"

Bir süre cevap vermedi ve bende yoluma devam ettim sanırım bu ayrılma noktamız oluyordu sonra:

"Tamam zaten çok geç kaldım dün de gitmedim yatakhaneye bu gün de biraz geç kalsam bir sorun olacağını sanmıyorum zaten her türlü cezalı olacağım yolumu bulamadım derim. Beni o zaman şu Kramir denen okuluna götür bakalım gerçekten çok merak ediyorum.."

"Peki önce bu dağı tırmanmaya devam etmeliyiz ama "

Bir süre tırmandık sonra kulağıma o bilindik su sesi gelmeye başladı. Sürekli olarak rüyalarımda duyduğum. Ve istemsiz olarak bu sese doğru yürümeye başladım. 

Ne kadar yürüdüğümüzü hatılamıyorum ama şelalenin kenarına geldiğimizde güneş yavaş yavaş alçalmaya başlamıştı.

Burası gerçekten tarif edilemeyecek kadar güzeldi. Tertemiz şırıl şırıl akan şelale, yemyeşil orman, kıpkırmızı gelincikler...

Ayakkabılarımı çıkarıp suyun içinde yürümeye başladım pek derin değildi. Poyraz'ı da çağırdım ama onun ilgisini bir şey çekmişti sanki biri sesleniyormuş gibi duyduğunu ve gidip bakıp hemen döneceğini söyledi. Ben de yoluma devam ettim tam şelaleye çok yaklaşştım ki ayağıma bir taş çarptı ve canımı çok acıttı o an ki sinirle onu yerden alıp dışarı fırlattım ama o kadar ağırdı ki sonrasında dengemi kaybedip suya düştüm.

Sonra olanların hepsi çok garipti ve hala anlam veremiyorum. Suya düşğümde sanırım bayıldım ama aynı zamanda her şeyi hatırlıyorum aslında biraz rüya gibi.

Önce güneşim saprası ışıklarını fark ettim ardından, masmavi suyu derken birden tüm renkler gözlerimin önünde birbirine karışmaya başladı. Pastelin tüm tonları oradaydı sonra birden etraf simsiyah oldu. 

Birinin beni sarsmakta olduğunu fark ettim ve uyandım.

"Selin!! İyi misin? Cevap ver! Selin!"

Bu Özgür'ün sesiydi. Hemen doğrulup ona sarıldım.

"Sonunda  beni bulabildin, şükürler olsun bir an hiç geri dönemeyeceğim sandım, gerçekten çok korktum Özgür"

"Ben de seni biran hiç bulamayacağım sandım aslında etrafa çok dikkatli bakmış olmama rağmen tam umudumu kaybedip geri dönecekken seni kayıp düşğün yerden birkaç metre uzakta yatarken buldum. Sanırım başını çarptın ki bayılmışsın."

Nasıl yani ben hep orada mı yatıyordum? Yani ne Poyraz'la tanışşne de şelalenin oraya gitmiştim.

"Bak ben dün gece okula gitmedim ve sanırım şimdi hemen geri dönsek iyi olacak yoksa başımız daha fazla derde girebilir."

Özgür haklıydı başıma gelenler hakkında daha sonra bolca düşünecek vaktim olacaktı ama biraz daha geç kalırsam sanım başım büyük derde girecekti.

Yoksa Rüya Mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin