Gecenin sonunda ısaac'la beraber otele döndük. Gerçekten iyi biriydi. Onunla konuşmam Harry'nin "korkma" demesini bastırmıyordu. Nereye kaybolmuştu ki zaten. Isaac'a veda edip odama çıktım. Tek yaptığım günlüğümün sayfalarını çevirmekdi. En son sayfaya gelmemle gözümden akan yaş son satıra damladı. Yarım kalmış bi cümleyi tamamlamıştı en güzel el yazısıyla harry. Sesli bi şekilde okudum. " Harry senin en iyi dostun olucak.." Günlüğü fırlattım ve kafamı yastığa gömüp ağlamaya başladım. Kapı tıkladığında ise ben çokdan uykunun kollarına kendimi bırakmıştım. Sabah olduğunda aşağı nasıl ineceğimi düşünerek kahvaltıyı kaçırmıştım. Telefonuma gelen mesaj la aklıma harika bi fikir gelmişti. " Kahvaltıda neden değildin?-Isaac" bende harrye bi mesaj bırakıcaktım çünkü onunla konuşacak cesaretim yoktu. Belkide en iyisi buydu çünkü her an kalbini kırabilirdim. " Sana ihtiyacım yok. Hatta bana acıma bana korkma deme yanımda olma! Hayatına devam et marul kafa.." Kağıdı cebime koydum ve aşağı indim. En sondaki masaya oturdum ve dışarı seyretmeye başladım. Isaac'da yanıma gelmişti. " neden böyle davranıyosun?" Dedi yumuşakça. Kimseyle konuşacak halim yoktu çünkü sinirliydim. " ısaac gerçekten bunu merak ediyo musun?" Dedim biraz iğneliyici bi şekilde. " hayır" dedi gülerek. Bu cevabı beklemiyordum. Beni şaşırtmıştı. " güzel" dedim keyifle. " tek bi soru sorucam?" Neden yanlız kalmak istediğimi anlamıyordu bu çocuk? " sor!" Diye cevapladım sertçe ısaac'ı. " benimle arkadaşlık edicek misin yoksa tek olmaya devam mı?" Dedi ciddiyce. " bu 2 soru oldu şapşal. Tek ve doğru soruyu sorduğunda seninle arkadaş olurum." Dedim gülerek. Hoşuna gitmişti. " senden yanlızlığı öğrenebilir miyim?" Dedi centilmen bi erkek taklidi yaparak. Gülmüştüm. Bu gerçekten komikti. Çünkü o yetimhanede büyümüştü ondan yanlızlığı iyi kim bilebilirdi ki? " peki " diyiverdim. Gülmüştü. Gülümsemesi güzeldi ama harry'ninki gibi gamzsi yoktu. Harry nerden çıkmıştı şimdi? " şimdi sessizcilik oynuyoruz" dedim öğretmen edasıyla. " evet şimdi kendi iç sesimizin gürültüsünü dinlicez" demesiyle " zekisin" dedim. Bana "shht" yaptı. Gülümsedim ve karşıda dansçılarla oturmuş bana bakan Harry'e döndüm. Neden dostum olucaktı ki? Neden okumuştu ki günlüğü? İyi ki harry'le başlayan cümlemi tamamlamamıştım. Belki de kaderim buydu. Asla mutlu olamayacaktım. Belkide artık boyun eğmeliydim. O zaman daha da acı çekmez miyim? " daha fazlasını hissedersin. Sakın boyun eğme! Seni yıkmaya çalışan duygularına boyun eğme!" Dedi ısaac. Sesli düşünmüştüm. Gözümdeki yaşları silerek ayağa kalktım. Harry'nin yanından geçerken cebimdeki kağıdı sandalyenin kenarında duran ceketinin içine koymuştum.. Odama çıktım ve günlüğümü açtım. Elimdeki kalem kalbimden geçenleri yazıyordu. " Boyun eğmen gerekiyorsa savaş çünkü eğildikçe ezilirsin ezildikçe yorulursun. Yardım isteme güçlü kal.. Güçlü kal!...."