"n-ne hayali?" Dedim öksürmeye devam ederek. " artık içme şunu çünkü birazdan boğulacaksın" dedi ve elimden çorbayı aldı. " harry neden bahsettiğini anlatır mısın?" Dedim yataktan doğrularak. " ısaac yaptıklarını hayalleriyle ödeyecek bu kadar basit" dedi ve yanıma uzandı. Tanrım harry böyle yaparsa yanıma uzanırsa bana yaklaşırsa ben nasıl bu ciddi konulara odaklanıcam? " harry yeter uzatmaya gerek yok" dedim. " jess adamın ne dediğini duydun. O kadar ileri gitti ki jess sana aşık dedi" yutkunmuştum. Verdiğim tepkiye karşı harry bana anlamsızca bakmaya başladı ve " je-jesica öyle bir şey yok dimi?" Dedi. Şimdi ne dicektim ben? " yok artık dostum .s" dedim yapmacık bi şekilde. Rahatlamış gibiydi hatta sanki üzülmüş gibide. Evet paranoyaklaşıyordum sanırım. " evet dostum ısaac 2 gün sonra evine dönüyor." Dedi ve sakince saçlarını düzelltti. " hayır harry öyle bi şey yok" dedim endişeyle. " jess hadi ama onu korumayacaksın öyle değil mi?" " o bunu hakketmiyo harry. Lütfen bu çok büyük bi ceza bunu yapma!" Dedim gözlerim dolmuş bi şekilde. Sadece kafasını salladı. " harry bunu yapma lütfen onu tanımıyorsun o..." " o ne jess? Korkuyor musun o salaktan?" Diye cevapladı beni. " hayır harry o yıkılır. Bak bazı şeyleri bilmiyorsun o yetimhanede büyümüş kimsesi yok bu onun hayata tutunma şekli." Dedim ondan anlayış bekliyerek. " jess benim için önemlisin senin üzülmeni asla istemem ama emin ol o piç umrumda bile değil! Hayata tutunma şekli filan bunlar hiçde etkileyici değil. Isaac iyi biride değil. O yalancının teki. Her şeyi affedebilirim ama yalanı hiç sanmıyorum..." Demişti. Aslında yalancının ben olduğumu bilseydi... Tanrım bişiler yapmalıydım. Çünkü ısaac bunu hakketmiyor hemde hiç! " harry lütfen benim için lütfen yapma" dedim gözlerimdeki yaşlar dahada hızlanarak. " jess yeter artık ne önemi var? Bana geçerli bi sebep söyleyebilir misin? Senin için ısaac'ı neden kovmamalıyım?"...