Ne demeliydim ki? " onun dansçılık hayatını bitirmeni istemiyorum" dedim başımı eğerek. Yaklaştı ve nazikçe başımı kaldırdı. Yeşil gözlerinde kaybolurken " onun dansçılık hayatını bitirmiyorum jess"dedi. " harry! Hadi ama bu şansı ısaac bi daha bulamaz." Dedim gözlerimi devirerek. Elimi tuttu ve beni koltuğa oturttu. Tanrıım bana dokunması bile alev almama yetmişti. " jess senin üzülmeni hiç istemiyorum. Ama anlayamıyorum ısaac neden bu kadar önemli ki?" Dedi. " harry o benim burdaki ilk arkadaşım ve senin günlüğümü çalarak öğrendiklerini o benden öğrenmişti. Benim gibi hissederek." Dedim. Sinirlenmesine anlam verememiştim. " yeter! Isaac'dan nefret ediyorum ve sen onu övdükçe öldüresim geliyo." Dedi. Şaşırmıştım. " anlamadım." Dedim ona bakarak. " ısaac'ın senin için benden daha değerli olması beni korkutuyor sadece" dedi. Haydeee ben bu sahneyi bi yerlerden hatırlıyorum. Seçim yapmak zorunda bırakır mıydı o da beni isaac gibi? "Emin ol allison'u bile senden daha çok sevemem" dedim. Kendi dediğimide şaşırmıştım. Sahi ya allison özlüyor muydu beni? " je-jess ben şeey.. Allison'u özledin mi?" Dedi. " tabiki hemde çook ama üvey babam beni eve bile almaz." Dedim üzgünce. " söz veriyorum o konuyu çözücem" diye cevapladı beni çarpık gülümsemesiyle sonra ekledi " hadi gidelim burdan" kafamı salladım kendi odama doğru yürürken hala aklım ısaac'daydı. "Harry ben kendim giderim sen işine bak" dedim. O gidince ısaac'ın odasına koştum. Kapıyı yumrukladım beni görünce şaşırdı. " ne işin var burda jess?" Onu içeri ittim ve kapıyı kapadım. " ısaac her şeyi mahvettin!!!"...