Adım Nisan.
Kendimden bahsetmem gerekirse, bahsetmemeyi tercih ederim. Çünkü anlatmayı sevmem ve bazı şeylerin yaşanarak görülmesini tercih ederim. Ama kısa bir özet geçmem gerekirse, inatçı, dediğim dedik ve cesaretli bir insanım. Nisan ayında doğduğum için ailem bir farklılık yapmış ve adımı Nisan koymuş. Çok ilginçtir ki, yazı ve kışı sevmiyorum. Sadece doğduğum ayın mevsimini, yani ilkbaharı seviyorum. İlkbahar mevsimi sanki benim için varolmuş.Üç yıl önce annemi ve babamı bir trafik kazasında kaybettim. Onlardan bana geriye kalan tek şey, boynumda ki evlilik yüzükleri ve 5 yaşında ki kardeşim Eylül. Teyzem ve eniştemle birlikte yaşıyorduk. Ben onlara yükmüşüm gibi hissetsem bile, onların öyle hissetmediğine adım gibi emindim.
Teyzemi çok sever, onu hep anneme benzetirdim. Annemin yokluğun da bana anne olmuş bir insandı. Zaten teyze anne yarısı demek değil miydi?
Eniştemi de çok severdim. Enişte değil de, tam bir ağabey gibiydi. Ailem ölmeden önce de benimle bir ağabey kardeş gibi eğlenirdi. Ailem öldükten sonra teyzem ve eniştem bize tam anlamıyla sahip çıkmışlardı. Lise son sınıfı açıktan okuyordum ve boş zamanlarım da çalışıyordum.
Teyzemler başta çalışmama izin vermemişlerdi, daha sonra yoğun ısrarlarıma dayanamamış ve kabul etmişlerdi. Bir insanın ailesi yok ise, hayat onu gerçekten olgunlaştırıyor demişler. Gerçekten çok doğru bir sözmüş. Ailem öldükten sonra ben omuzlarıma çok büyük bir yük aldım. Kardeşimi her daim kanatlarımın arasına alıp onu herkesten sakınırdım. Benim için o ailemin bana emanetiydi ve bir de ailemden kalan tek şey...
∞
Kafeye geldiğim de geç kalmadığımı fark etmemin sevinci ile gülümsedim. Bir daha geç kalırsam, patronum beni kovacağını söylemişti. O günden beri işe hep erken geliyordum. Önlüğümü giyip, masaya oturan müşterilerinin yanına ilerledim ve önlerine menü bıraktım. Menüye kısa bir göz gezdirdiler.
"Biz 2 orta türk kahvesi alalım canım." dedi kadın sevecen bir sesle. Orta yaşlarda bir kadındı. Saçları anneminkilere o kadar çok benziyordu ki, o an saçlarına dokunmak çok istedim.
Bir süre boş boş baktıktan sonra kadın bana gülümsedi. "Canım, iyi misin?" dedi içten bir sesle. Hemen kendime gelip not defterime siparişi yazdım. "İyiyim, kusura bakmayın." dedim ve yanlarından ayrıldım. 5-10 dakika sonra kahvelerini teslim ettim ve diğer müşterilerin siparişlerini almaya gittim.
Not defterimi havaya kaldırıp gözlerimi karşımda ki adamla buluşturdum. "Ne isterdiniz?" dedim düz bir sesle.
"2 ızgara köfte, 2 de kola." dedi orta yaştaki adam. Dudakları yana doğru kıvrıldı ve gözleri bacaklarıma kaydı. İstemsiz gerilmiştim. "Başka bir isteğiniz var mı?" dedim ciddi bir sesle.
Kaşlarım çatıktı ve dudaklarım çizgi şeklinde gerilmişti. "Başka da bir şey yok yavrum." dedi gülerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Çete
Teen Fiction"Her insanın kendi zevkleri vardır küçüğüm, benimki de cesetler. Ve unutma ki, katilini affedersen seni yeniden öldürür." Mavi ve Yeşil'in savaşı. •Kitabımda reklam yapmayın ve spoi vermeyin lütfen. Bunu tekrar eden kullanıcılar engellenecektir.Bu g...