Ağzımdan firar eden tiz çığlığa engel olamadım. Bu dünyada böyle şeylerin olduğunu biliyordum ama hiç canlı bir şekilde şahit olmamıştım ve bu iğrençti.
Semih birkaç metre ötemizde bir erkekle öpüşüyordu ve bizim onu gördüğümüzden bihaberdi. Dudakları ayrıldıktan sonra birbirlerine gülümseyerek baktılar. Allah'ım kusmak üzereydim.
Dudakları tekrar birleştirdiğinde ağlamaklı bir ses çıkardım ve midemi tutup diğer elimle duvardan destek aldım. Biri arkama geçip gözlerimi tek eliyle kapattı. Diğer elinide belime koyup beni kendine çevirdi ve başımı göğsüne yaslattı.
Kim olduğunu bilmiyordum. Zaten şuanda kim olduğunun bir önemi de yoktu. O sırada Batuhan'ın sesini duydum. "Semih, bak Allah şahit siktireceğim seni ibnelere."
Ayaz'ın alay dolu sesini işittiğimde kimin kollarında olduğumu az da olsa merak etmiştim. "Oğlum bu ona ödül olur."
Başımı kaldırmaya çalıştığımda elin sahibi buna izin vermedi ve başımı tekrardan göğsüne gömdü.
"Geliyor." dedi Okan tuhaf bir sesle. "Ne yapacağız?"
"Direkt dayak." dedi Batuhan ağzının içinde homurdanarak. "Başka türlüsünü anlamaz."
"Tamam, ben Nisan'ı yukarı çıkaracağım." dedi bana sarılan kişi. Sesinin tınısından Ares olduğunu anlamıştım. Başımı kaldırmak istediğimde buna engel olmadı. Gözlerimi gözlerine çevirdiğimde bana tuhaf bir şekilde baktığını gördüm.
Düşman gibi bakmıyordu ama dost gibi dersem de yalan olurdu. Gözlerimi Ares'ten alıp Batuhan'a çevirdiğimde içimde bir şeyler koptu.
Gözleri Ares ile benim aramda gidip geliyordu ve yüzünde bir şeyler paramparça olmuş gibiydi. Sebebini bilmiyordum ama nedensizce bir üzüntüyle dolup taşmıştım.
Ares beni kollarından hızla çıkarttı ve belimden öne doğru itip yürümemi sağladı.
Onu umursamadan odaya ilerlediğimde o da peşimsıra geliyordu. Odaya girip kapıyı kapatacaktım ki, elini kapıya koydu ve sertçe itip kapının açılmasını sağladı. Birkaç adım istemsiz geri çekildim ve ona bakmamaya çalışarak arkamı dönüp yatağıma oturdum.
"Aşağıda gördüklerini hafızandan sil." dedi sertçe, itiraz istemeyen bir sesle.
Güldüm. "Unutulacak gibi bir şey değildi ama neyse." Gözlerimi ona çevirdiğimde söylediğim şey onu memnun etmemiş hatta biraz sinirlendirmiş gibi gözüküyordu.
Bakışlarımı zemine dikip düşünceli bir surat ifadesi takındım. "Eylül'ü ve Koray'ı görmek istiyorum. Onları özledim."
Cevap vermedi.
Gözlerimi zeminden alıp tekrardan ona çevirdiğimde yüzünde saçma salak bir gülümseme oluştuğunu gördüm. Komik olan neydi?
"Neye gülüyorsun?" dedim tuhaf bir tınıyla. Aniden toparlandı ve sert ifadesini takınıp gözlerini benden kaçırdı.
"Bende özledim." dedi aniden. O da mı özlemişti? Koray'ı?
"Anladım." dedim kısaca kestirip atarak.
"Anladığına emin misin?" dediğinde neyden bahsettiğini anlamamıştım.
"Anlamadım?"
Alaycı bir tavıra büründü ve samimiyetten uzak bir şekilde kıkırdadı. "Normaldir." Bana laf mı sokmuştu yani?
Yüzümü buruşturup ona dünyanın en mal şeyi oymuş gibi baktım. "Neyden bahsediyorsun sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Çete
Teen Fiction"Her insanın kendi zevkleri vardır küçüğüm, benimki de cesetler. Ve unutma ki, katilini affedersen seni yeniden öldürür." Mavi ve Yeşil'in savaşı. •Kitabımda reklam yapmayın ve spoi vermeyin lütfen. Bunu tekrar eden kullanıcılar engellenecektir.Bu g...