9.BÖLÜM:"KÜÇÜK SAVAŞÇI"

21.1K 1.1K 214
                                    

Merhaba :) İYİDE OLSA KÖTÜ DE OLSA, EMEK EMEKTİR. GİTMEDEN ÖNCE YILDIZI DOLDURMAYI UNUTMAZSANIZ VE 'EŞSİZ' YORUMLARINIZI ESİRGEMEZSENİZ ÇOK SEVİNİRİM. ÇÜNKÜ İNSANI YAZMAYA TEŞVİK EDİYOR :) ŞUANDA BURADA OLUP, KİTABIMI OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM :) ♥

Gözlerimi aralamaya çalıştığımda sanki kirpiklerim bir ok misali batıyordu. Gözlerim usulca kendiliğinden aralandığında boynumda hissettiğim acıyla inledim. Gözlerim odağına alev alev yanan yeşilleri aldığında gözlerim korkuyla irileşti. Ölmüş müydüm? Yada ölüyor muydum?

"İyisin." dedi ilahi bir ses. Yada benim kulaklarım onu ilahi olarak tanımlıyordu. Gür ama rahatsız etmeyen bir sesti. Kulak tırmalamıyordu ve ruhunu okşuyordu. "İyiyim?" dedim sorar gibi. Batuhan beni yavaşça yatakta doğrulttu ve terden alnıma yapışmış saçlarımı arkaya itti. "İyisin." dedi bir kez daha.

"İyi miyim?" dedim titrek bir sesle ve ağlamama engel olamadım. Önce göz yaşları ardından hıçkırık geldi. Ve tabiri caizse, hüngür hüngür ağlamaya başladım. Batuhan'ın kaşları çatıldı. Dişlerini sıktığını çukurlaşan yanaklarından görebiliyordum. Odanın ışığı yetersizdi fakat onun gözlerini zifiri karanlıkta bile görebilirdim. "Ağlama." dedi sertçe. 

Bir eli kafamın arkasından bana destek olurken diğer elinin parmakları alnıma dokunuyordu. Parmakları usulca alnımdan aşağıya indi ve boynumda durdu. Boynumdaki bir noktaya dokunduğunda acıyla inledim daha sonra dudaklarımı birbirine bastırdım.

Hıçkırıklarım durmuştu. Ağlamam kendini göz yaşlarına ve sessiz iç çekişlerine bırakmıştı. Baş parmağı göz altımı buldu ve göz yaşlarımı tuhaf bir şekilde suratıma dağıtarak sildi. "Ağlama." dedi bir kez daha kısık bir sesle. Sanki anahtar kelime buymuş gibi ağlamam şiddetlenmeye başladı. Batuhan'ın gözlerinin hafiften irileştiğine şahit oldum. Gözlerinden şaşkınlık geçip gitmişti. "Bunu sadece bir kere yapacağım." dedi ve bir şey dememe fırsat vermeden beni kendine çekip başımı göğsüne yasladı.

Ben daha olayın şokunu atlatamadan bir de Batuhan'ın emaneten giydiği samimiyetine ve düşünceli tavrına kurban gitmiştim. Kulağımı göğsüne yasladım ve varlığından şüphe ettiğim kalbinin sesini dinlemeye çalıştım. Kalbi hızlı atıyordu, sebebini bilmiyordum.

"Kalbin neden hızlı atıyor?" diye sordum merakıma engel olamayarak.

"Nefret çok güçlü bir duygu Nisan. Ve ben senden nefret ediyorum." dedi aniden. Kafamı kaldırıp ona baktığımda dişlerini sıktığını gördüm. Gözlerinin birkaç ton koyulaştığına yemin edebilirdim. Göz bebeği gözünün irisini kaplayacak derece de büyümüştü. "Benden nefret ediyorsun?" diye sordum sanki cevabını bilmiyormuşum gibi. Başını aşağı yukarı salladı. "Senden nefret ediyorum." dedi usulca. "Ama sen benden nefret etmemelisin Nisan."

"Neden?" dedim fısıltıyla.

"Çünkü nefret çok güçlü bir duygu Nisan." dedi nefretini üstüne vurgu yaparak. Adımın ağzından çıkışı bana çok tuhaf hissettiriyordu. Daha önce hiç aşina olmadığım bir histi bu. "Pekala." dedim sadece. Bir süre öylece baktık birbirimize. Bakabildiğim kadar uzun bir süre baktım. Yüzünü bilinçaltıma kazıdım. Ölsem de unutmazdım bu yüzü.

"Düşmanının yüzünü unutma." dedi sanki beynimi okumuş gibi. 

"Unutmam." dedim aniden. "Kirpiklerinin sayısını bile unutmayacağım." dedim gözlerinin içine bakarak. Gözleri tekrardan koyulaştı. Onun bir şey demesine fırsat vermeden yatakta doğruldum. "Bana ne oldu?" diye sordum ona bakmadan.

Karanlık ÇeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin