12.BÖLÜM: "AFFET."

19.7K 1K 299
                                    

LÜTFEN BÖLÜM SONU NOTLARINI OKUYUN!

Semih'in Ares'e alayla yönelttiği soru herkesin duraksamasına ve yüzlerinde ki tebessümün, ciddi bir ifadeye ev sahipliği etmesine sebep oldu.

"Gay miyim oğlum ben?" diye sordu Ares  öfkeden hemen parlayarak. Semih'in gülümsemesinden eser kalmadı ve yerini ciddi bir ifadeye bıraktı. "Ne hemen parlıyorsun? Oyunun amacı bu. Ben sana gaysin demedim. Ayrıca burada hemcinslerinden başka, karşı cins biride var." dedi Semih kaşlarını çatarak.

"Tamam kes, oyun bitti." dedi Ares ve hiçbir şey söylemeden yanımızdan kalkıp içeri geçti. Ben saf saf diğerlerine bakarken Semih, "Ne dedim ki şimdi?" diye sordu sanki hiçbir suçu yokmuş gibi. Bugün sinirimi bozan bir Ayaz bir de Semih olmuştu. Bir kez daha bir çok kişiden daha olgun olduğumu fark etmiş oldum.

"Ne mi yaptın?" dedi Okan imalı bir sesle. "Hem suçlu hem güçlü, hasbinallah."

"Ulan dudağından öp mü dedim sanki  anasını satayım? Herkes bana patlıyor lan. Solunuzdan mı kalktınız?" dedi Semih sinirle. Hata yapan bir insandan daha kötü bir şey varsa o da, hatasını fark etmeyen insandır.

Batuhan göğsünde kavuşturduğu ellerini aşağıya indirdi ve bıkkınlıkla nefesini dışarı üfledi. "Bu sefer ki harbiden malcaydı, tıpkı senin gibi Semih." dedi ve bana kısa, anlam veremediğim bir bakış atıp oda kalkıp gitti.

Semih bana döndü ve tam ağzını açıp bir şey diyecekti ki, Okan, "Daha bir şey söyleme, Semih. Kalk Nisan hadi, odana geç." dedi. Cengiz Semih'e kötü bir bakış atıp, bana da göz kırptıktan sonra o da yanımızdan ayrıldı.

Benim alınmam, gücenmem lazımken, benden daha çok sinirlenmişlerdi. Bu ilgili tavırları, çok gerçekçiydi. Ama onlara inanmamalıydım. Odama geçtikten sonra kısa bir duş aldım ve çıktıktan sonra hemen yatağıma girip, ısınmaya çalıştım. Sanırım hasta olacaktım. Umarım olmam diye söylendim kendi kendime. Sanki zaman geçtikçe ev daha  da soğuyor gibiydi. Üzerimde ki battaniye ısınmama yetmiyordu. 

İstemeye istemeye yataktan kalktım ve odadan çıkıp etrafa kısaca bir göz gezdirdim. Birinden ekstra battaniye rica edecektim, ya da soğuktan donacaktım. Aşağıdan tv haricinde ses gelmiyordu. Yavaş ve olabildiğince sessiz adımlarla aşağıya indim. Salonda kimse yoktu. Göz ucuyla mutfağa baktığımda, mutfağın balkonunda oturup sigara içtiklerini ve hararetli bir şekilde konuştuklarını gördüm.

Tam arkamı dönüp odama gidecektim ki tv'den duyduğum sesle donakaldım.

"Kapşonlu Çete yine çok can aldı. Kendilerine Kapşonlu Çete yada Karanlık Çete adını verdikleri bu çete, sürekli siyah giyiniyorlar. Şapka kullanıp yüzlerine de bandana takıyorlar ve bu şekilde kimliklerini ele vermiyorlar.  Genellikle altı kişi şeklinde dolaşıp, cinayet işliyorlar. Kim oldukları uzun zamandır bulunamıyor ama hala arayışlar sürüyor. Bir buçuk ay önce mobese kameralarına yakalanan Kapşonlu Çete, 18 yaşında ki Nisan Güngör adlı bir genç kızı kaçırırken görüntülendi. İşte o video."

Video net değildi. Beni bayıltma anları, kucaklayıp arabaya sokma ve arabayla gidişimiz vardı videoda. Videoya bakınca gözlerimden akan yaşlara engel olamadım. Nasıl olabilirdim ki? Resmen haberlere bile çıkmıştım ve çok aciz duruyordum. Bir buçuk ay olmuştu demek ki. Bana sorsalar bir buçuk seneydi tabi.

"Hala arayışı süren Nisan Güngör'ün, öldürülmüş olduğu düşünülüyor." Acı verici bir şekilde gülümsedim. "Hayır," dedim başımı iki yana sallayarak. "Ona da izin yok."

Karanlık ÇeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin