24. Bölüm

409 18 1
                                    

Umarim beğenerek okursunuz. Sanırım işler tuhaf bir hal alacak. Yorum ve Oylarınızı kendinize saklamayıp benimle paylasirsaniz çok mutlu olurum. Herkese iyi okumalar 😁😁😁

*
*

Bir restorana gidip oturduk. Savaş hiçbir şey sormadan menüye odaklandı. Yolculuk boyunca da soru sormadıgi için minnettardim.
Arada ufak sohbetler eşliğinde yemeği bitirdik. "Biraz eğlenmek ister misin?" diye sordu catalini tabağın kenarına bırakırken. Gözlerimin içine umutla bakarken onu kırmak istemedim. Tamam itiraf ediyorum kafamı dağıtmaya ihtiyacım var.
"Çok isterim." Derken gülümsedim.
Restorandan çıkıp bir barin önüne gelip durunca ona baktım. "Savaş buraya girmek için kucugum."
Kurduğum cümleye ikimizde güldük. "Merak etme benim yanımda sorun olmaz." Güven verici konuşmasına kafamı sallamakla yetindim.
Kapidaki adam Savaş'a gülümseyip bizi içeri aldı. Yoğun sigara ve alkol kokusu başımı biraz döndürünce gülümsedim. Boş bir masaya gidip oturduk. Garson siparis almaya gelince tek kasini kaldırıp tereddütle bana baktı. Garsona gülüp "Bir bira alabilir miyim?" dedim. Savaş muzipce sırıtip o da bira söyledi.
Garson uzaklastiginda Savaş' ın sırıtmaya devam etmesi üzerine bende gülümsedim. 'Umarım aklından saçma şeyler gecmiyordur.' diye düşünmeden edemedim.
Aklıma gelen Demir, yüzümdeki gülümsemenin silinmesine neden olurken elim istemsizce koluma gitti. Gördüğüm morariklarla kaşlarımı çattım. Icimden Demir'e Almanca küfür ederken siparişler geldi.
"Koluna ne oldu?"
Kaşları çatılan Savaş, parmaklarını morluklarin üzerinde gezdirdi. Sanki biraz baskı uygulasa kiracagindan korkar gibi. Gülümsedim.
Gülümsemeyle devam ederken elimi onun elinin üzerine koydum. Kafasını kaldırıp gözleri hemen benim gözlerimle bulusunca ikimizde öylece kaldık.
"Merak etme önemli birsey değil. Hadi biraz eğlenelim."
Cümlemi bitirip gulumserken önümdeki siseyi kafaya diktim. Birkaç yudum alıp yani yarısını içip siseyi masaya bırakırken ayağa kalktım. Şaşkınlıkla bana bakan Savaş, kahkaha atmama neden oldu.
Peşimden sürükleyip dans pistinde çıkardığım Savaş bana şaşkın şaşkın bakarken ben eğlenmeye başladım. Yavaş yavaş kendini müziğe ve bana bırakınca güzel bir şekilde dans ettik.
Yaklaşık yarım saatin sonunda yoruldugumuz kanaatine varıp masaya geri döndük. Sitenin kalan kısmını azar azar içip bitirdim.
Ikinciye gerek yok. Tam eğlencelik oldum ama kesinlikle sarhoş değilim. Sürekli içki kullanan bir kız değilim ama bir şişe birayla da sarhoş olmam yani.
"Sen sarhoş değilsin ama."
Bana somurtarak bakan Savaş, sesini duyurabilmek  için biraz egilmisti. Dudakları hareket ederken istemsizce gözlerim orada takılı kaldı.
"Ciddi misin? Gerçekten bir birayla sarhoş olacağımi mi düşündün? "
Ikimizde kahkaha atarken Savaş'ın gözleri de benim dudaklarımda kilitlenip kaldı. Ne istedigimden emin olamazken Savaş bana doğru biraz eğildi.
"Iyi geceler."
Kafamı kaldırıp sesin geldiği yöne bakınca bir katil edasıyla bizi seyreden bir adet Demir KARAN buldum. Sevinmek, üzülmek, şaşırmak ve korkmak arasında gidip gelirken ben de kasılmaya başladım.
"Senin ne işin var burada?"
"Sevgilim sen sarhoş musun. Yemekten sonra buraya geldiğine dair bir mesaj Attın ve birkaç saat sonra beni al dedin. Hatırlamıyor musun?"
Ben ne zaman mesaj attım. Neden hatırlamıyorum. Ah lanet olsun bu pislik benimle kafa buluyor.
"Sevgilimle ilgilendiğin için teşekkür ederim Savaş. Artık onunla ben ilgilenirim."
Kurduğu cümleleri resmen tükürür gibi söyleyince Savaş'ın da siniri bozuldu. Bana bakıp cevap vermemi beklerken ona döndüm.
Birkaç saniye boynuna sarılıp yemek ve eğlence için teşekkür edip masadan kalktım. Bana şaşkın şaşkın bakan iki erkeğe gülümseyip Demir'in kolunu cekistirerek gürültülü mekandan çıktık.
Bu gecede karışması beni sinirlendirse de kiskanilmak sanırım hoşuma gitti. Arabada ona hızla dönüp sorumu yonelttim. "Beni nasıl buldun sen? Ben sana mesaj falan atmadım."
Kendimden emin kurduğum cümleye gülerek bana hatirlamadigimla ilgili birkaç cümle kurdu.
Kafamı camdan dışarı çevirip onu yok sandım. Beni eve bırakınca da hemen eve gidip kendimi duşa attım. Sonrasında ise 'welcome sleep.'

Çalan telefona küfredip yatakta oturur pozisyona geldim. Duvardaki saat onu gösterirken hala çalmaya devam eden telefonu elime aldım. Arayan yeni arkadaşım Pınar di.
"Umarim geçerli bir nedenin vardır çünkü uykum bölundugu için suan çok sinirliyim."
Telefonun ucunda Özür dileyen Pınar ' a göz devirdim. "Tamam saat ikide sinemanın önünde buluşuruz." diyerek telefonu kapattım.

Siyah dar kotumu giyip üzerine siyah bir ip askılı atlet giydim. Onun üzerine de kolları tül kadar ince olan yakası kayık ve sırt kısmı tamamen açık bir bluz giydim. Bunu giymemin nedeni tabiki de kolumdaki morlugu kapatmakti. Sırt dekoltemi göstermek için de saçlarımı dağınık topuz yapıp biraz abartılı bir makyaj yaptım. Ayağımi lacivert topuklu ayakkabılarımi girdiğimde hazirdim.
Sinema salonunun önünde Pınar ' ı görünce hemen yanına gittim. Beni süzdükten sonra çatık kaslarla gözlerimizi buluşturdu. "Pekala seninle birini tanıştıran ama seni görünce beni bırakmasindan korkuyorum."
Benimle biraz ugrastiktan sonra olayı anlattı. Dün biriyle tanışmış ve ondan çok hoşlanmıs. Hatta asıl bomba, onu da sinemaya davet etmiş. Ben tam cevap verecekken arkamda bir yere el sallayınca konusamadan arkama dönüp gelene baktım.
"Elisa bu Savaş. Dün tanıştık. Savaşcim bu da Elisa, şansa bak ki onunla da dün tanıştım. Sanırım o bana şans getirdi ve şansım da bana seni getirdi."
Ben şaşkınlıkla Savaş'a bakarken, Savaş Pınar'a gülümsuyordu.

EVLİLİK OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin