4. Bölüm

1K 27 6
                                    


*****

Venedik'te yemek yemek için bir restoran aramaya koyuldum. Gözüme kestirdiğim bir yere oturup sipariş verdim. İngilizcem iyi olduğu için sıkıntı yaşamıyordum.

Yemeğimi bitirmiş, bol sütlü ve şekersiz kahvemi yudumlarken yanıma bir adam yanaştı. İzin istemeden direk karşıma oturdu. İtalyanca konuştuğu için onu anlamadım ve İngilizce onu anlamadığımı dile getirdim. Adam dilini değiştirip bu kez İngilizce konuşmaya başladı.

"Benimle güzel vakit geçireceğine garanti veririm. Neden benim evime gitmiyoruz?"

Beynimde bir yanma oluştu. Ne yapacağımı şaşırarak beni rahat bırakmasını söyledim. Bu kez kelimeleri çirkinleşmeye başlayarak elimi tuttu. Korkarak ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım. Yaklaşık iki saniyemi alan bu düşünme süreci sonunda kafamda bir ışık yandı.

*****

Neredeyse benim odam kadar büyüklükteki terasa adım atınca hayal kırıklığına uğradım. Sanırım daha esrarengiz bir şey bekliyordum. Karşıma boş bir teras çıkınca, elinden şekeri alınmış küçük çocuk gibi üzüldüm. Bu hayal kırıklığıyla attığım adımı geri alarak girdiğim kapıdan geri çıktım.

Odama yönelip açık kapıdan içeri girdim. Yağız'ın bıraktığı valizleri yere yatırıp fermuarlarını açtım. Yaklaşık bir saat özenle yerleştirdiğim eşyalarıma bakıp gülümsedim. Şimdi Yağız'ın fikrine uyarak Yeliz'i aramaya karar verdim.

Yeliz'le yaptığım kısa telefon konuşmasından sonra öğlen yemeği için sözleştik. Bana iş yerinin adresini verip oraya gelmemi söyledi. Kısa bir işi olduğunu ve onu halledene kadar bana işyerinde bir kahve ikram etmek istediğini söylediğinde keyifle kabul ettim. Gerçekten bir kahveye ihtiyacım vardı.

Kapıyı kilitleyip yola çıktığımda taksi bulabilmek için ana yola ilerledim. En kısa zamanda Yeliz ya da Yağız'dan taksi numarası almayı aklıma not ettim.

Ana yolda bana doğru gelmekte olan bir taksiyi el kaldırıp durmasını bekledim. Önümde duran taksiye binip gideceğim adresi söyledim. "Acaba kaç dakikaya Karan Holding'de oluruz?" diye sordum taksi şoförüne. Adam gülümseyerek cevap verdi bana, "On beş dakikaya hanım kızım." diye. Almanya'da bu kadar güler yüzlü insan görmediğim için biraz şaşırdım doğrusu.

On beş dakikalık yolda öylece oturmamak için kulaklığımı çıkardım çantamdan. Şarkılar sayesinde yolun ne zaman bittiğini anlayamadım. "Geldik hanım kızım." dediğini duyduğumda gülümseyerek parayı uzatıp teşekkür ettim. Arabadan inip önünde durduğum şirket binasına bakınca ağzımın açık kaldığını itiraf etmeyeceğim. "Vay canına." diyerek giriş kapısına doğru ilerledim.

Kapıdan girerken güvenlik görevlisine gülümsedim. İçeriye girdiğimde ne tarafa gideceğimi bilemeden etrafıma bakındım. Tam karşımda duran DANIŞMA yazan masada oturan kadının yanına doğru ilerledim. Bana gülümseyen kadına yaklaşıp "Merhaba." dedim. Bana gülümseyen kadın "Hoş geldiniz hanım efendi, nasıl yardımcı olabilirim?" sorusunu yöneltti gülümseyen gözleriyle. Yeliz UÇAR ile görüşecektim. Beni bekliyordu ama." dedim tereddüt ederek.

Eline aldığı telefonla kısa bir konuşma yapmasını beklemeye başladım. Bu arada etrafı izlemeye başladım. Bu devasa şirketin sahibini merak etmedim değil. Tavandan sallanan büyük avizelerin aydınlatması olmasa da giriş bölümü olan bu kısım eminim yeterince aydınlanırdı. Her tarafı cam olan girişin devasa güzelliği hafif bir baş dönmesi meydana getirdi bende. Bu baş dönmesi eşliğinde danışmadaki kızın sesiyle kendime geldim. "Yeliz Hanım sizi bekliyor hanım efendi. Sol taraftan ilerlerseniz karşınıza bir asansör çıkacak. Beşinci kata çıkın lütfen. Hemen sol tarafta karşınıza çıkacaktır kendisi." "Teşekkür ederim." diyerek kadının tarif ettiği tarafa yöneldim.

EVLİLİK OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin