8. Bölüm

577 25 1
                                    

Bir taksiye atlayıp evimin adresini verdim. Eve girer girmez kendimi banyoya attım. Sıcak suyun altında bugün yaşadıklarımı unutmak ister gibi yaklaşık bir saat kaldım. Gözlerimi hafifçe araladığımda ellerime kayan gözlerim, sıcak suyun altında kırışmış olan parmaklarımı görünce banyodan çıkma zamanımın geldiğini idrak etti..

Saçlarımı küçük havluya sardım. Başımı geri attıktan sonra da bornozuma uzanıp onu giydim. Üzerimdeki sersemlik gitmeye başladığı sırada saate baktım. Altıyı gösteren saati izlerken içimde bir burukluk oluştu.

Oyalanmadan üzerime pijamalarımı geçirdim. Saçlarımı da kuruttuğumda saat daha beş dakika ilerlemişti.. Saatle kesişirken zilin çalmasıyla yerimde zıpladım. Kapıyı açtığımda elinde bir demet kırmızı gülle dikilen adamı görünce şaşırdım. Adam hiç tereddüt etmeden elindeki çiçekleri bana uzatıp gülümsedi ve arkasına dönüp yürümeye başladı.

Şaşkınlığımı da alıp mutfağa geçtiğimde gülleri tezgahın üzerine bıraktım. Yine kahverengi ve siyah tonların hakim olduğu geniş mutfak o an bana dar geldi. Merak ve endişeyle güllerin üzerindeki notu alıp okumaya başladım.

"Bu yaptığım şeyin ne kadar yanlış olduğunu biliyorum. Senden böyle bir şey istemeye hakkımın olmadığını da biliyorum ama dedemin üzülmesini istemediğim için bu yalanı devam ettirdim. Bana biraz zaman tanırsan bu işi düzelteceğim. Eğer bana bu şansı verirsen çok mutlu olurum. Kağıdın arkasında adres yazıyor. Seni bekleyeceğim."

Şaşkınlık ama daha çok kızgınlıkla gerilen yüzüm ardından yanmaya başladı. Bense bu sırada yere attığım notun üzerinde zıplıyordum. 'pislik herif' diye kendi kendime söylenirken birden durdum. Bu yaptığım şey çok saçma olduğu için yüzümde anlık bir gülümseme oluşup hemen kayboldu. Bende ardından oturma odasına geçip televizyonu açtım.

Gözüm saate kaydığında henüz saatin altıyı yirmi geçtiğini gördüm. O tonton dedenin ne kadar üzüleceğini düşünmemeye çalışırken kanalları karıştırmaya başladım.

Notun arkasında, adresin altında yemeğin yedide olduğu yazıyordu. Umurumda değil ve gitmeye hiç niyetim yok. Benim kontrolüm dışında gerçekleşen bu duruma el atmalı ve durumun benimle alakalı olmadığını belli etmeliydim.

Bu düşüncem sonucunda yüzümde bir zafer gülümsemesi oluştu. Zafer gülümsemem aklıma gelen cümleye birden geldiği gibi ortadan kayboldu. Demir yalan söyleyebilir ve beni kötü duruma düşürebilirdi. Hasta olduğumu veya o tarz bir yalan uydurabilirdi. "Buna izin vermeyeceğim pislik maymun."

Bu düşünceyle doğruca odama koştum. Dolabımı açıp içinden giyebileceğim bir şeyler bakmaya başladım. Sonunda lacivert ince askılı ve kısa elbisemi elime aldım. Kısa sürede üzerime geçirip vizon rengi dolgu topuklarımı ve aynı renk çantamı taktım. Göğüs altı oturtmalı ve aşağıya doğru dökümlü duran elbisem güzel görünüyordu.

Ben gezmeye giderken bile özen gösteririm giydiğime. Eğer Demir ve dedesi için giyiniyor olsaydım kesinlikle dolabımdaki beyaz elbisemi giyerdim.

Çantamı omzuma atıp saate baktığımda yediye çeyrek vardı. Hafif bir makyaj yapmak istemiştim ama abartılı bir göz makyajı yaptım. Kabul ediyorum, makyajım mükemmel görünüyor. Tabi ki ben de.

Hızla taksi durağının numarasını çevirip adresime bir taksi istedim. Telefonu kapatıp taksiyi beklemek için evden çıktım. Taksi gelince neredeyse koşar adımlarda taksiye bindim. "Nereye gidiyoruz?" sorusuyla kalakaldım. En son adresin yazılı olduğu kağıdın üzerinde zıpladığımı hatırlayınca hemen taksinin kapısını açtım. "Hemen geliyorum, bekleyin lütfen." Diyerek eve yöneldim.

Mutfak tezgahının yanında ve bana boynu bükük olan kağıdı aldığım gibi yine koşar adımlarla evden çıktım. Taksiye yaklaştığım sırada kapıyı kapatmayı unuttuğumu hatırlayıp koşarak tekrar geri göndüm. Kapıyı kapatıp tekrar taksiye bindiğimde nefes alma gereği duymadan elimdeki kağıtta yazan adresi şoföre söyleyip derin bir soluk verdim.

Saate baktığımda yedi olduğunu gördüm. Telefonu elime aldığımda Demir'in numarasını almadığımı hatırlayınca yüzümü buruşturdum. Saat ilerlerken henüz gelmemiş olmak beni iyice tedirgin etti. Saat neredeyse yedi buçuk olmak üzereydi. Şoför geldiğimi haber verince parayı ödeyip koşar adımlarla kapıya yöneldim.

Zile bastıktan sonra kapının açılmasını nefesimi tutarak bekledim. Sonunda kapı açılınca karşımda gördüğüm kadın tanıdık geldi. Hatırladım sonunda, bu holdingde gördüğüm kadındı. Başını arkasına çevirip bağırdığında yerimde sıçradım. "Beklenen misafir geldi beyler," bana dönerek devam etti, "Hoş geldin hanımım."


****

yorumlarınızı bekliyorum gençler ve hikayeme yeni bir isim arıyorum önerilerinizi bekliyorum :)


EVLİLİK OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin