16. Bölüm

438 20 0
                                    

Uzun bi aradan sonra merhaba sinav haftasinda oldugum icin yeni bolum yazamadim kusura bakmayin ve biraz gec oldu ama yeni yiliniz kutlu olsun. Herkese bol gulmeli seneler :))



**************

Eve geldiğimizde babamla yüzleşme yapacağımızı düşünüyordum ama benim yanılmamı sağladı. "Kızım sen dinlen benim işim var biraz. Bir arkadaşımla görüşmem gerekiyor. Ama bu seninle konuşmayacağımız anlamına gelmiyor küçük hanım."
Sorgulama gereği duymadan kendimi odama attım. Geceyi hastanede geçirdiğimiz için bütün gün evde yalnız olacaktım. Babam sonrada işe gideceğini söyledi çünkü.
Çalan kapı ziliyle uyandım. Saat neredeyse 12 olmak üzereydi. Kapıyı açtığımda karşımda bir adet babaanne ve Yağız beklemiyordum.
"Ela'm iyi misin kızım?"
Bu yersiz endişe beni resmen boğdu. Onları istemeyerek de olsa içeri davet ettim. Babaannem bana çorba yaparken Yağız duyduğu üzücü haberin doğruluğunu sordu. "Amcamın söylediğine göre bu hafta sonu seni istemeye geleceklermiş. Doğru mu?"
Yüzündeki çaresiz ifade bocalamama neden oldu. Söylenilenleri yalanlamamı ister gibi bakınca endişendim açıkcası. "Doğru duymuşsun." dedim sadece. Bizi dinlediğini anladığım babaannem elinde tepsiyle odaya girip direk konuya girince anladım zaten. "Hırlı mıdır hırsız mıdır bilinmez. Ben tanımam etmem kızım keşke tanıdığımız biriyle evlenseydin."
Kurulan cümle sinirlenmeme neden olurken sesim de biraz yükseldi. "Mesela babaanne, sen kimi önerirsin?"
Bu kadın galiba delirmiş. Bakışlarını Yağız'a çevirince sevgili kuzenim başını öne eğdi. Tamam bir ara bende düşündüm ama olamaz bu. O benim kuzenim be.
"Bilmem bulunurdu elbet birileri." derken bakışlarını yağızdan çevirmedi.

Bu durumu görmemezlikten gelerek çorbamı içmeye başladım. Bitirdiğimde uykum gelmiş numarası yaparak misafirlerime gitme vakitlerinin geldiğini belli ettim. Sinyalimi alan misafirlerim sonunda gittiler. Ruhen yorgunluğumu atmak için biraz hava almaya ihtiyacım var. Bu yüzden odama çıkıp üzerimi değiştirdim.

Dolabın önünde biraz düşündükten sonra kot şortumu elime aldım. hava sıcak olduğu için pantolon giymeyi es geçtim. Üzerine beyaz straplezimi ve üzerine de kahverengi yelek giydim. Telefonumu şortun cebine koyup aşağıya indim. Ayağıma yazlık dantelli botlarımı geçirip kapıyı açtım. Anahtarımı almayı ve biraz para almayı da ihmal etmedim.

Kulaklığımı kulağıma takıp müziğin beni ele geçirmesine izin verdim. Yarım saat kadar hareketli sayılacak caddelerde yürüdüm. Hatta yanından geçtiğim yirmili yaşlardaki bir çocuk laf bile attı. Ne dediğini anlamadım ve kulaklığı çıkartıp tekrar söylemesini istedim. "Çok güzelsin be yavrum." deyince afalladım.Böyle bir cümle beklemiyordum. "Annene de aynı şeyleri söylüyorlar mıydı acaba?" diye sordum çocuğa. Verecek cevap bulamayıp arkasını döndü ve gitti.

İyi insanlar olduğu kadar sanırım sapıklar da var bu ülkede.

Biraz daha dolandım. Kafenin bir tanesinin önünden geçerken içeride oturan babamı göründe olduğum yerde kaldım. Karşısında oturan çocuğu görünce şaşkınlıkla kafenin içine girdim. Beni gören Savaş, babama beni işaret etti. Babam beni görünce gülümseyip ayağa kalktı. tabi önce kıyafetlerime bakmayı ihmal etmedi.

"Kızım iyi olmalısın, dışarıya çıktığına göre."

Yüzünde kızgınlık yoktu. Aksine iyi olduğuma sevinmişti. "İyiyim baba, evet." yüzümde gülümsemeyle cevap verdikten sonra Savaş'a döndüm. "Merhaba."

Bu seviyeli ve merakımı açıklayan bir ses tonuydu. Savaş başıyla selam vermekle yetindi. "Kızım Savaş bizim şirketin ortağının oğlu. Babası tüm yetkisini ona bıraktı. Yani şirketle ilgili işleri birlikte hallediyoruz."

Babam baloya gitmem için bana ortağını ayarlamış. gerçekten komik bir durum.

"Neden bize katılmıyorsun Elisa?"

Soru Savaş'tan gelince biraz şaşırdım. Babam da Savaş'a katıldığını söyledi. "Size iyi muhabbetler, ben hava almaya çıktım zaten. Evde görüşürüz baba." deyip geldiğim gibi kafeden çıktım.

Müziğe eşlik ederken telefonum çalmaya başladı. "Efendim Demir?"

Karşımdaki ses çok tuhaftı. Enerjisi bile farklıydı ki bende bir huzursuzluk oluşturdu. "Neredesin?"

"Evdeyim." dedim hiç düşünmeden. İçimden de küçük çaplı seviniyordum. "Evde olmadığını biliyorum Elisa, şirkete uğrar mısın?"

Rica cümlesi. Demir'den.

"Tamam." deyip uzatmadan kapattım telefonu. Bu da ne şimdi? Umarım bir sorun yoktur.

Şirkete vardığımda etrafıma bile bakmadan asansöre yöneldim. Beşinci kata çıktığımda Yeliz masasında oturuyordu. Beni görünce şaşırdı. Artık insanların ne düşündüğünü anlayamıyorum sanırım. Yeliz'in bakışlarındaki imayı anlayamadan Demir odasından çıkıp bana eliyle gelmemi işaret etti. Yeliz'in yanında hiç oyalanmadan odaya girdim.



EVLİLİK OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin