26. Bölüm

418 15 4
                                    

Eveeeeettt işte yb geldi. Söylediğim gibi diğerlerinden uzun nir bölüm sizlerle. umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar 😊😊😊

*
*
*



Evleneceğim güne yaklaşık on gun vardı ama zaman nasıl geçti bilmiyorum. Düğün için tek bir isteğim vardı. Bu düğünü kimse bilmeyecek. Yani Demir'in ve benim akrabalarım dışında. Ama iş tabi ki bemim planladığım gibi gitmedi. Bunu benim arkadaşlarım öğrenmeyecek sanırım sadece.

Demir'in zoru ile gelinlik bakmaya gittik. Tabi düğüne iki gün kaldığını düşünürsek sanırım acele etmesi normaldi. Ben straplez veya sırt dekolteli modelleri incelerken Demir daha kapalı şeylere bakıyordu.

Girdiğimiz gelinlikçilerde sevgili nişanlımla (!) uzlaşamayınca başka bir gelinlikçiye gitmek için harekete geçtik. Demir gözüne kestirdiği bir gelinlikçiye doğru ilerlerken birisinin bana seslenmesiyle olduğum yerde kaldım. "Elisa."

Sesin geldiği yöne bakınca gördüğüm Savaşla gülümsedim. Demir'in yüz hatları gerilirken kolunu omzuma atıp beni kendine yaklaştırdı. Kurtulmaya çalıştıkça beni daha çok kendine çeken Demir'e sinirle baktım.

"Merhaba Savaş, nasılsın?" dedim gülümsemeye özen göstererek. Gülümseyerek bize yaklaşan Savaş elini uzatınca bende elimi kaldırmak için harekete geçtim. Ama bilin bakalım ne oldu? Elim Savaş'ın eliyle buluşamadan nişanlım elimi sertçe tuttu.

Tamam bu kadar yeter. Sen beni kısıtlayamazsın.

Elimi sertçe Demir'in elinden kurtarıp Savaş'ın uzattığı elini sıktım. "İyiyim teşekkür ederim. Siz çifte kumrular nasılsınız?" Bunu imalı bir şekilde soyleyince Demir'in omzumdaki parmakları biraz canımı yaktı. "İki gün sonraki düğünümüz için Elisa'ya gelinlik bakıyoruz."

Demir'in verdiği ve sesindeki gerginliği yansıttığı cevaba kahkaha atan Savaş ikimizi de şaşırttı. "Biraz geç kalmışşınız. Yoksa evlenmek istemiyor musunuz?" Yine imalı sorusuna onu yalanlayarak cevap verdim. "Gelinliğimi almıştım ama dayanamayıp evde giydim. Sakarlığım tutup üzerine kahve dökmeseydim şuan burada olmayacaktık." Bunu biraz utanarak söylemiştim ve Savaş yalan söylediğimi anlamadı.

"Ben de Pınar ile buluşacağım. Biraz bekleyin isterseniz böylece nişanlınla arkadaşını tanıştırmış olursun. Belki düğününüze de davet etmek istersin."

Nedense benimle dalga geçtiğini hissettim ama şuan önemli olan o değildi. "Hayır olmaz. Yani şuan olmaz. Bunun için onunla başbaşa konuşmalıyım. Senden rica ediyorum Savaş, karşılaştığımızı ve evlenecek olmamı Pınar'a sen söyleme." Yine sinsice sırıtan Savaş kafa sallamakla yetindi.

Savaş'ın yanından uzaklaşıp yürümeye başladım. Yanımda yürüyen Demir hiç konuşmadan beni takip etti. Arabasının yanına gelip durunca kapıların kilidini açmasını bekledim.

"Demek gelinliğini aldığın için o kadar ısrarıma rağmen dışarı çıkmadın. Eğer söyleseydin ısrar etmezdim."

Ona deliymiş gibi bakmaya başlayınca "Ne?" dedi. "Demek ki seni bile inandırmışım." Kurduğum cumlenin ardından küçük bir kahkaha bıraktım arabanın içine.

Beni eve bıraktığında akşam üzeriydi. Ben hala bir gelinlik bulamamış olmanın rahatsızlığıyla salonda yürüyüp duruyordum. "Yarın halledersin kızım. Hem suç sende neden son gune bıraktın?"

'Çünkü gelinlik giymeyi planlamıyordum.' diyemedim. "Çünkü istediğim şeyi bulamadım. Baba ya senin tanıdıkların vardır. Gidip bakabileceğim bir gelinlikçi yok mu?" Baban bana düşünceli bir şekilde bakarken söyleyecek birşeyi olduğunu anladım. Eliyle çenesini kaşıyıp gözlerime baktı. Hiç birşey söylemeden telefonunu çıkarıp birisini aradı.

EVLİLİK OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin