29. Bölüm

380 16 0
                                    

Çooook Özür dilerim bölüm yazamadım en kısa zamanda başka bir bölüm daha yazmaya çalışacağım ama sınav hafyamdayım ve fırsat bulamayabilirim. Anlayışla karşılayacağınızı umuyorum. Sizleri seviyorum keyifli okumalar.






Uykumu aldığımı anlayarak gözlerimi açtım. Gördüğüm manzara şaşırmama neden oldu. Başım Demir'in göğsünde ve inip kalkarken kollarımız birbirine dolanmış vaziyetteydi. Uykusunun ağır olmasını umarak kollarından çıkmak için kıpırdandım.

Demir'in uyanmamasına sevinerek banyoya girdim. Uzun bir duşun ardından kısa beyaz bornozu üzerime geçirdim. Saçlarıma sardığım havluyla beraber aklım başıma geldi. Yanıma kıyafet almadığım için kendime kızdım. "Umarım Demir uyanmamıştır." diyerek banyodan odaya doğru kafamı uzattım. Yastığa sarılmış ve saçları karışmış koca adama bakıp gülümsedim.

Kıyafetlerime ulaşınca derin bir 'ohh' çektim. Siyah bir takımı üzerime geçirip elbiselere göz atmaya başladım. Siyah belinden oturtmalı bir elbise giyip havluyu kafamdan çıkardım. Suyunu kaybetmiş hafif nemli saçlarımı kurutmaktan vazgeçip kapıya döndüm.

"Aptal adam, ne sanıyorsun ki? Kollarında uyanacağını mı? Lanet olsun!"

Duyduğum sözlerle şaşırdım ama yüzüme bir gülücük yerleştirip odaya girdim. "Ne kadar aksi bir koca. Evlendiğime pişman olmaya başladım bişe." derken gülümsemem genişledi. Şaşkınlık ve mutluluk arasında gidip gelen yüz ifadesiyle bana bakan adam benim kocam be.

Aklımdaki düşüncelerden kurtulmak için başımı sağa sola salladım. "Hadi bana yardım et de kahvaltı hazırlayalım." Cümleyi kurarken aynı zamanda bornoz ve havludan kurtulmak için banyoya ilerledim.

Kızarmış ekmek, ince ince dilimlenmiş domates ve salatalık, salam, birkaç çeşit peynir ve ... Bu kadar yeter canınız istemesin. Güzel bir kahvaltı ettik. Biraz sohbetin ardından Demir, "Balayı yerine başka birşey isteyeceğini söylemiştin. Karar verdin mi?" diye sordu. Ne isteyeceğime henüz karar vermediğimi düşününce gülümsedim. "Bu gün değil ama bir gün isteyeceğim ve sen yapmak zorunda kalacaksın." Kurduğum cümle ile yüzü düşse de hemen toparlandı. "Ee ne yapmak istersin? Birkaç gün işe gitmeyeceğim." "Hayır beyefendi gideceksin. Dedene işten ayrılamayacağın için balayına gitmediğimizi söyledik. Şimdi kalk ve hazırlan. Bende Pınar ile buluşayım."

Demir evden çıkarken kapının önünde benim için olduğunu söylediği arabaya bakıyordum. "Cihan seni istediğin yere götürür. Yani bundan sonra senin şoförlüğünü yapacak."

Hazırlanırken Pınar ile haberleştim. Öğlen buluşmaya karar verince evin içine biraz göz atayım dedim. Altını çiziyorum sadece dedim. Çalan kapı zili ile alt kata inip kapıya koştum. Karşımda Paşa dedeyi görünce şaşırdım. "Merhaba kızım, bizi içeri davet etmeyecek misin?" Yaptığım kabalığı fark ederek kenara çekilip misafirleri buyur ettim. "Merak etme kızım fazla kalmayacağım. Bu bayanlar evin yardımcıları ve ev işleri için onları erken getirdim. Onlar fazla göz önünde bulunamazlar merak etme."

Anlayışlı dede söylediğini yaparak fazla kalmadı. Nesrin Hanım aşçıymış. Eşi Rıza Bey bahçe, tamir işleriyle falan ilgileniyormuş ama o birkaç gün sonra gelecekmiş. Nesrin Hanım'ın kızları Buse ve Şule ise hiZmetçiler olduklarını söylediler. Tahminime göre kızların yaşları yirmi beş falandır.

Buse bana evi gezdirirken heryeri es geçmeden anlattı. Ama altını çizdiği cümle, "Emir Bey odasına girilmesinden hoşlanmaz. O odaya sadece Şule ve Demir Bey girebiliyor." Gülümseyerek başımı onaylarcasına salladım.

Evin altını üstüne getirmemize rağmen hala daha vakit geçmedi. Pınar ile buluşmaya kadar oyalanmak için salona gidip televizyonu açtım. Mutfağa gitmek üzere olan Buse'ye seslendim. "Buse bana sade bir tük kahvesi yapar mısınız?"

Kahveyi yudumlarken az daha dökmeme neden olacak habere odaklandım. "Çapkın ve Ünlü iş adamı, Karan Holding'in sahibi Demir Karan, dün yakın akrabalar ve aile dostlarının katıldığı sade bir düğün töreni ile dünya evine girdi. Kameraların içeri alınmadığı düğünde davetliler tarafından çekilen ve sosyal medyada paylaşılan fotoğrafta gelinin yüzü görünmese de, çiftin mutluluğu fark edilmiş."

Fincanı sehpaya bırakıp telefonu elime aldım. Bunun açıklamasını yapacak birisini tanıyorum.

"Televizyondaki düğün haberi hakkında bilgin var mı?" "Hayır haberim yok ama ilgilenirim. Şuan pek müsait değilim canım eve gelince konuşalım mı?" Çaresizce yapacak birşey olmadığı için derin bir nefes aldım. "Pekala, evde görüşürüz." diyerek telefonu kapattım.

Şoförüm Cihan Bey kırklı yaşlarının ortalarındaymış. Telefon numarasını alıp beni bırakmasını istediğim yeri söyledim. İşim bitince arayacağımı söyleyerek açtığı kapıdan inip beni bekleyen arkadaşıma doğru ilerledim.

"Vay canına bu araba mükemmel. Zengin koca falan mı buldun?" Şaşırma sırası bana gelince öylece kalakaldım. Umarım haberleri görmemiştir. "Sana da Merhaba Pınar, iyiyim sen nasılsın?"

Utanarak bana baktı. "Haklısın Özür dilerim. Kabalığım için kusura bakma."

Derin bir nefes alıp rahatladım. Biraz sohbet edip alışverişe gittik. Neden mi? "Yarın akşam Savaş beni yemeğe davet etti ve giyecek kıyafetim yok." Kadınlar için yeterli bir bahane değil mi? :)

Ayrılma vakti gelince Cihan Bey'i aradım. Pınar'ı evine bırakıp eve geçtim ben de. Pınar kıyafet arayışına rağmen arabayı sormayı ihmal etmedi. Babamın aldığını söyleyip onu geçiştirdim.

Saatin nasıl geçtiğini anlayamadığım için biraz geç kaldım eve. Demir televizyonda haberleri izliyordu salona girdiğimde. Buse kapıyı açtıktan sonra masayı hazırlamak için gitti. Tabi ben gitmediğini bildiğim için gidip Demir'in kucağına oturup boynuna kafamı yasladım. "Seni özledim sevgilim." dedikten sonra Buse'nin bizi izlediğini fısıldadım kulağına. Yüzünde gördüğüm hayal kırıklığına aldırış etmeden kucağından kalktım. "Ben üzerimi değiştirip geliyorum." Cevap beklemeden kendimi odaya attım. Ellerimi yıkayıp elbiseden kurtulup üzerime kot ve bir bluz geçirdim.

Masayı görünce şaşırmadım desem yalan olur. Mum ışığında ve şarap eşliğinde hazırlanmış masaya bakıp gülümsedim. "Harika görünüyor ve ben çok açım." Demir sandalyemi çekip otırmama yardım etti. Kendisi de yerini alınca Şule servise başladı.

Yemeğin sonrasında birlikte film izledik. Romantik filmi izlerken bize eşlik eden şey elimizdeki kadehlerdi. Kanımda gezen alkol beni sarhoş etmese de keyiflendirdi. Filmin sonuna gelmeden kadehi bırakıp ayağa kalktım. "Benim uykum geldi de. Yapalım mı?" Cümleyi kurarken Demir'in elini tutup kendime çektim. Tanrım galiba şuan kocama kur yapıyorum. Yüzündeki muhteşem gülümsemesini bana bahşederken televizyonu kapatıp beni kucağına aldı. "Sen nasıl istersen sevgilim." diye kulağıma fısıldadı.

Kocam Odaya girip beni yatağa bıraktığında elim istemsizce Demir'in boynuna dolandı. Onu üzerime çekip dudaklarımozın buluşmasına izin verdim. Birkaç dakika öpüşmenin ardından üzerindeki tişörtü çıkarma girişimime karşılık verip işimi kolaylaştırdı. Üzerinde sadece baksırı kalana kadar herşeyi çıkardı. Benim de ondan farkım yoktu. Sadece iç çamaşırlarımla kaldım. Öpüşmemiz ateşlenirken yaptığım şeyi fark edip Demir'i ittim. "Dur lütfen. Bir oyun için bitaz fazla ileri gittik." Hayal kırıklığı ile bakan kocama bakıp elimi yanağına yerleştirdim. Anlayışla karşılamasını umarak gözlerine baktım. Sinirle bana bakan Demir birden yataktan fırladı. "İyi geceler Elisa." Çıkardığı kıyafetleri üzerine geçiren kocam hışımla odadan çıkınca yaptığım tek şey arkasından bakmak oldu.







Sonraki bölümde görüşürüz. Sulu sulu öpüldünüz. 😚😚

EVLİLİK OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin