6. Bölüm

712 27 2
                                    

*****

Kayıktan adımımı atarken pis sapık çantamdan tutup beni durdurmaya çalıştı. Ama elinde kalan sadece çantam oldu. Çantamın elimden kaydığını fark etmemle buz gibiymiş hissi veren suya düşmem bir oldu. Nerede olduğumuza bakmadan bir aptallık yapıp kayıktan inmeye kalktığım için pardon indiğim için Almanca kendime küfrettim.

Kayığı kullanan adam panikle beni kurtarmaya çalışırken pis sapık kahkahalar atıyordu. Sonunda gülmeyi bırakıp elini uzatıp bir çırpıda beni suyun içinden çıkardı.

Gülmesine engel olma gereği duymadan ceketini çıkartıp omuzlarıma sardı. Ben hala Almanca söylenirken o hala gülüyordu. Konuşma gereği duymadan başka yöne bakıp otele gitmeyi bekledim. Yaklaşık bir dakika sonra otele geldiğimizi haber veren adama ödeme yaptı çapkın sapık.

Otele girip doğruca odama ilerledim. "Ben burada bekliyorum üzerini değiştir gel." diye arkamdan bağırdı. Ben hala içimden küfrederken odama çıktım. On dakikada kısacık bir duş alıp kurulandım. Üzerime bir kot ve tişört geçirip resepsiyonu aradım. Benimle gelen adamın orada olup olmadığını sordum. Aldığım cevapsa, "Kısa bir işinin olduğunu ve yarım saat sonra döneceğini ve sizin beklemenizi söyleyip beş dakika önce otelden ayrıldı." cevabını aldım. Aldığım cevap beni güldürürken "Çıkış işlemlerini yapın lütfen otelden ayrılacağım." dedim.

İnternete girip uçak biletlerine bakmaya başladım. En erken uçak iki saat sonraydı ve hemen bir bilet satın aldım. Birkaç dakika içinde de valizimi toplayıp odadan çıktım. Resepsiyonda çıkış işlemlerimi tamamladıktan sonra hemen otelden ayrıldım.

O sapığı görmeden ve hiçbir sıkıntı yaşamadan havaalanına gidip uçağa yetiştim. Türkiye'ye gitmek için uçak havalanınca kocaman bir 'Oh.' çektim.

*****

Sinirlerime hakim olmaya çalışırken bana uzattığı eline vurdum sertçe. Gülümsemesi biraz azalsa da tamamen kaybolmadı. Bir dakika kadar sessizce oturduktan sonra bana dönerek bu kez sağ elini kaldırdı. " Demir ben."

İçimdeki kıpırtıya neden olan ses tonu ve gülüşü, gözlerinin büyülü kahveliğiyle bütünleşince kalbimin atışı hızlandı. Bunu hissedince görüş açımı değiştirip başımı diğer tarafa çevirdim. Yaklaşık dört saniye nefesimi kontrol ettikten sonra umursamazca ona tekrar baktım. Yüzündeki gülümseme yerini meraklı bakışlara bırakmıştı. Zorla gülümsemeye çalışır gibi yaparak havadaki elini tuttum. "Ben de Elisa."

İsmimi öğrenince yüzünde oluşan memnuniyet duygusu bende de istemsizce bir gülümseme meydana getirdi. Tam bir şey söyleyeceği sırada telefonu çalmaya başladı. Gözlerinden okunan özür bakışları eşliğinde ceketinin cebinden çıkardığı telefona baktı. "Buna bakmalıyım, üzgünüm." diyerek yanımdan kalktı. Birkaç adım attıktan sonra tekrar bana bakarak çalan telefonu yanıtladı.

Bu kadar kısa süreceğini düşünmediğim telefon görüşmesini birkaç saniyede sonlandırdı. Ağzından çıkansa bu süre zarfında iki kelimeydi. "Evet," ve "geliyorum."

"Üzgünüm acil bir işim var ve gitmek zorundayım. Tanıştığıma memnun oldum Elisa. En kısa zamanda tekrar görüşeceğiz."

Arkasından gözlerimi devirirken dank ettim. Ne demek tekrar görüşeceğiz?

Doğru ya Venedik'te bana yardım etmesinin karşılığı vardı sonuçta. Benden bir şey isteyeceğini nasıl da unuttum.

"Hey!" diye arkasından bağırdım. Sesimi duyunca gülümseyerek bana döndü. Yanına gitmemi beklerken yüzünde anlamlandıramadığım bir duygu vardı. Yanına ulaştığımda ise birden daha samimi görünmeye başladı. "Evet?" diyerek söyleyeceklerimi beklemeye başladı.

EVLİLİK OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin