Bölüm şarkısı; Model yalnızlık senfonisi
Multi; Selim Ve Melis
"Barış müsait misin?" Dedim kapıda beklerken. Neredeyse iki gün olmuştu ama sadece yemek yiyip odaya geri dönüyordu. Onun için endişeleniyordum artık.
"Gel." Dedi tok bir sesle. Kapının kulbunu aşağıya indirip, içeriye girdim. Yatakta uzanmış boş boş tavanı izliyordu. Yatağın kenarına oturdum.
"İyi misin?" Dedim çekingen bir tavırla.
"Bilmem." Oflayarak ayağa kalktım.
"Ben dışarıya çıkıp, biraz dolaşacağım eğer gelmek istiyorsan ben hazırlanana kadar aşağıda ol." Deyip odadan çıktım. Arda uyuyordu. Dünki konuşmasından dolayı ona kırgındım. Ortada bir şey yokken soğuk davranıyordu. Odama geçip, üstüme uygun bir şeyler giyindim. Dün örmüş olduğum saçlarımı açtım. Kıvır kıvır olmuştu ve güzel bir görüntü yaratıyordu. Siyah beremi taktım. Aşağıya indiğimde Barış oradaydı. Gözlerime inanamayarak baktım. Dışarı çıkacaktı! İkimizde sessizce ayakkabılarımızı giyindik. Apartmandan dışarıya çıktık. Her zaman ki gibi parka doğru ilerledik. Bomboştu zaten. Banklardan birine oturduk. Temiz havayı içime çekerken, Barış'a baktım. Arkasına yaslanmış dertli bir şekilde etrafa bakıyordu.
"Üzgün durma artık." Dedim. Onu Üzgün görünce bende üzülüyordum.
"Elimde değil Melis." Haklıydı. Sonuçta sevdiği kızdı...
"Anlamaya çalışıyorum seni." Dedim.
"Piyano çalmayı biliyor musun?" Dedi ani bir şekilde.
"Evet biliyorum. Ne oldu ki?" Dedim.
"Geceleyin bana çalar mısın? Emin ol bu rahatlamamı sağlar." Kaşlarımı kaldırdım.
"İyi de evde piyano yok." Dedim. Güldü.
"Orasını bana bırak." Dedi. Müzik bazen iyi gelir. Belki Barış'a da iyi gelirdi. Ya da bana. Belki de Arda'ya. "Anneni kaybettiğinde ne hissettin?" Dedi. Sorduğu soruyu idrak etmeye çalıştım.
"Küçük olduğum için pek anlamamıştım. Ama büyüdükçe acılarım çoğaldı. Ve emin ol hala dinmediler." Dedim umursamazca.
"Peki hiç birine aşık oldun mu?" Dedi.
"Hayır." Dedim. "Neden soruyorsun?" Diye devam ettim.
"Öylesine." Dedi. "Neyse benim bir kaç işim var. Halledip dönerim. Sende eve dön. Tek başına oturma burada." Dedi.
"Ne işiymiş bu?" Dedim kaşlarımı kaldırarak.
"Bir iş işte." Dedi.
"Peki. Ama lütfen akşam eve sağlam dön." Dedim. Cevap vermeden ilerlemeye başladı. Bende apartmana ilerledim. İçeriye gireceğim anda o günkü kızla karşılaştım. Hani Selim'in evindeki kız. O da içeriye giriyordu. Görmemiş gibi yapacaktım.
"Hey!" Dedi seslenerek. 'Ne var?' Dercesine baktım. "Nasılsın?" Dedi. Aynı anda apartmana girdik.
"İyiyim." Dedi kısa bir yanıtla. Ona 'nasılsın?' Diye sormayacaktım. Tam kapıyı açacaktım ki konuştu.
"Bize gelsene biraz. Oturur muhabbet ederiz ha ne dersin?" Dedi göz kırparak. Bu kızın amacı neydi? "Hadi ama yoksa benden korkuyor musun?" Diye gülmeye başladı. Kaşlarımı çattım.
"Peki geliyorum." Anahtarı tekrar cebime attım. Umarım Selim evde yoktur. Kapıyı açtıktan sonra içeriye girdik. Elinde poşetler vardı ve onları bırakmaya gitti. Ardından yanıma geldi. Bende bu arada salona geçtim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLA VAZGEÇMEM.
Roman pour AdolescentsGüçlü ama aynı zamanda içten kırık bir kız. Kim annesinin ölümüne dayanabilir ki? Ya da babasının ona soğuk davranmasına... Ona tek değer veren ağabeyi bile ondan bir şey saklamaktadır. En yakın arkadaşı Arda ile İstanbul'a taşınıp, yeni bir hayata...