Multi; Melis Duman
Bölüm Şarkısı; Sezan Aksu- Küçüğüm
Arda'nın Ağzından;
Siz hiç birini bu denli sevdiniz mi? Üzüldüğünüz de onun için oturup saatlerce sigara içtiniz mi? Ya da tüm gün sanki hiçbir şey yokmuş gibi davrandınız mı? Evet ben davrandım. Onu sevmek benim için olağanüstü bir duygu. Ama onun beni sevmemesi berbat bir duygu. Gözlerimin önünde başkasını severken bile bu kadar sabırlıyım. O adamın onu üzeceğini bildiğim halde hala bir hamle yapmadım. Yapamazdım. Eğer o seviyorsa, mutluysa bende öyleydim. Bir insan bu kadar mı görmez? Ona bu kadar yakın olup, onunla olamamam bana koyuyordu. Onu her ne pahasına olursa olsun seveceğim taki ölene kadar...
Melis Mine yüzünden arabadan inmişti. Bir şey söylememe izin vermemişti bile. Mine Melis'in arkasından konuşunca yolun ortasında durup, inmesini beklemiştim. Tabi ki indi. Şimdi arabayı sahile çekmiş içinde oturuyordum. Okul kimin umrundaydı? Her zaman sorumlu bir insan gibi gözüksemde aslında içimde yatan sorumsuz bir Arda vardı. Ben sadece Melis'e karşı sorumluydum. Ona kızacağımı bildiği halde çoğu şeyi yapıyor. Ardından sanki kedi yavrusuymuş gibi kollarımın arasına giriyor. Bana kalsa onu yanımdan hiç ayırmamda... en çok hoşuma giden şeyde evde piyano çalması. Onun sesini ve piyanonun sesini dinlerken kalbim rahatlıyordu. Bir tüy kadar hafif oluyordum sanki. Söylemeyi bıraktığı an hayat gerçek yüzünü tekrar ortaya çıkarıyordu. Hep söylesin ve hiç bitmesim isterdim. Telefonumun gereksiz sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Ekranda Barış'ın ismi belirdi.
-Efendim?
-Nerdesin lan sen?
-Bir şey mi oldu!?
-Melis eliyle camı kırmış.
-Ne!
-Ciddiyim! Hemen okula gel. Yanında Selim var!
Selim ismini duyduğum anda kan beynime hücum etti. Arabayı hızla çalıştırdım. Melis bilerek yapmış olabilir miydi? Bilerek kendi canına kıyar mıydı?
....
Arabayı park edip hızla indim. Okula girdiğimde direkt olarak revire yöneldim. Kapıyı açtığımda yatakta uzanan Melis. Sandalyede uyuyan Selim ile karşılaşınca kaşlarım çatıldı. Dayanamıyorum artık! Onları yan yana görmeye dayanamıyorum! İçeriye girip girmemekte tereddüt ettim. Ardından sert bir şekilde içeriye girdim. Selim uyandı. Beni görünce güldü. Şöyle ağzının ortasına bir tane patlatasım var yemin ederim.
"Ooo Arda bey bakıyorumda geç kalmışsınız. Hayret siz hep Melis'in yanında olurdunuz. Ne oldu?" Dedi imalı bir şekilde. Dişlerimi birbirine sürttüm.
"Kes sesini." Dedim sinirle. Bana doğru bir adım attı. Yan yana gelecek duruma geldik. Benim duyabileceğim şekilde konuştu.
"Sevgili Melis benim için eliyle camı parçaladı. Şimdi sindir sindirebilirsen." Dedi ve odadan çıktı. Söylediği laf fazla ağır gelmişti. Onun için mi zarar vermişti kendine? Eğer benim için kendine zarar vermiş olsaydı Selim gibi imalarda bulunmazdım. Neden Selimle kendimi karşılaştırıyorum ki? Sandalyeye oturdum. Melis'in eline baktım. Bir bandajla sarıldıydı minik elleri. O an kalbim acıdı. Canı yanmıştı öyle değil mi? Kafamı hayır anlamında iki defa salladım. Bu adam için kendine zarar vermemeliydi. Buna engel olmalıydım. Melis'in gözleri aralanırken kendime gelmeye çalıştım.
"Arda?" Dedi boğuk çıkan sesiyle.
"Efendim güzelim?"
"Ne zaman geldin?" Dedi. Trip mi atıyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLA VAZGEÇMEM.
Novela JuvenilGüçlü ama aynı zamanda içten kırık bir kız. Kim annesinin ölümüne dayanabilir ki? Ya da babasının ona soğuk davranmasına... Ona tek değer veren ağabeyi bile ondan bir şey saklamaktadır. En yakın arkadaşı Arda ile İstanbul'a taşınıp, yeni bir hayata...