Bölüm 6: Kıssadan Hisse

1.9K 100 16
                                    

Multi: Eftalya

"Müziğin olduğu yerde, kötülük barınmaz"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Müziğin olduğu yerde, kötülük barınmaz"

-Cervantes


Hızlı adımlarla, sessiz sokakta yürüyordum. Sabahın griliği yüzüme yansıyor; soğuk, nefeslerimi çalıyordu. Yine de bu sabah, diğer sabahlar kadar keskin bir soğuğu ağırlamadığından, minnettardım.

Kafeye yürürken içim değişik duygularla doluydu. Merak, heyecan; biraz daha merak, çokça heyecan... Kısa nefesler almaya özen göstererek adımlarımı hızlandırdım. Bu, okulu üçüncü asışımdı ve vay canına... Hiç yanlış hissettirmiyordu.

Biraz daha hızlandım; kafeye bir an önce varmak istiyordum. İki dakikalık yol, gözümde saatlere bulaşmıştı. Nefes nefese, kafenin küçük kapısından içeriye girdiğimde, Ulaş'ı gördüğüm masaya doğru hızla ilerledim. Ulaş'ın yüzü bana dönüktü ve karşısında, sırtı bana dönük olan başka bir çocukla bir şeyler konuşuyordu. Beni görünce gülümseyerek ayağa kalktı; yanındaki çocuk ise başını bana döndürdü. Şaşkınlıktan, gözlerim fal taşı gibi açılırken, ismi soluğuma takılıp, dudaklarımdan dökülüverdi. "Emre?"

Ulaş ve Emre birbirine baktıktan sonra, bana sırıtarak döndüler. "Sana da merhaba, yeni öğrencim. Otursana." Montumu çıkararak, Emre'nin yanındaki boş sandalyeye oturup ona baktım. "Buna çok sevindim ama..." Endişeyle gözlerimi kıstım, "ya futbol antrenörün?" Omuz silkip sırıttı; "sen onu bana bırak." Buna gülerek, bir kahve söyledim; onlar da ikinci kahvelerini söylediler. "Bu tesadüf değildir herhalde, değil mi?" Diye sorduğumda, Ulaş, kaşlarını kaldırdı. "Tabii ki, hayır."

Ve bana, nasıl tanıştıklarını, bu konuya nasıl geldiklerini, nasıl bu karara vardıklarını uzun uza anlattılar. Bir cenazede tanışmışlardı.

Evet, bir cenazede.

Aynı mahallede oturuyorlardı; mahallelinin çok sevdiği Emektar Ali Emmi ölünce -ona mahallede böyle sesleniyorlardı- tüm mahalleli toplaşıp, cenazeye gitmişti. Emre ve Ulaş da, sigara içmek için kalabalıktan uzaklaşan iki terbiyesiz çocuktu. Biri, diğerinden çakmak istemişti; ardından laf lafı açmıştı ve bum!

İşte buradaydık.

"Vay canına," diye iç çektim. "Çekici bir hikaye olmuş. Bunu yazmalısınız." Ulaş, gülerek arkasına yaslandı. "Dostum, şu anda bizimle alay ediyor."

"A-ha, evet bunu görebiliyorum." Emre'ye bakarak, kaşlarımı kaldırdım. "Zeki çocuklarsınız." Bir süre havadan sudan konuştuk, sonra, ani bir karar ile, kalkarak parka yürüdük. Yolda şakalaşıyor, köpekler gibi birbirlerine takılıyorlardı. Arada, bende bu gereksiz konuşmalara dahil oluyordum fakat daha çok; içimdeki bu garip duygu ile ilgiliydim.

Son zamanlar, hayat değişmiş gibiydi. Bu, iyi bir değişim miydi, yoksa, kötü müydü? Bilmiyordum. Henüz kötünün ne demek olduğunu bilmediğim o zamanlarda bunu bilememem; çok normaldi. Onlara bakıyordum; oldukça mutlulardı fakat bir şeyler yaşıyorlardı. Kötü şeyler yaşıyorlardı. Kötü anlamını doldurabileceğini düşündüğüm şeyler...

SONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin