Gecikme için yalvarırcasına özür diliyorum sizden. Lakin sıkı bir çalışma tempom var ve bilgisayarı elime doğru düzgün alamıyorum. Bu bölümü de etütte, fırsat buldukça karaladım bunun için en iyi bölüm sayılmaz.
Eleştirin, vurun gitsin. Yorumlarınıza açtım kollarımı, bekliyorum.
Ah, bu arada, @Hazzaction tarafından kaleme alınan, 'Watty Yazarlarıyla Seviyeli Röportaj' hikayesinde benimde bir tuzum var artık! Resmi olarak ikinci röportajımı vermiş bulunuyorum nasıl mutluyum anlatamam.
Eğer okumak isterseniz, kendi profilinden ulaşabilirsiniz. İyi okumalar!
NOT: Media'da, kendi yapımım olan bir çalışma var. İlk defa böyle bir şey denedim, fikrinizi alabilir miyim acaba?
"Hayat bir müzik gibidir. Ritmi kaybeden çıkar."
- Kasolina
Kafam karışıyor. Yaklaşık iki aydır elim klavyeye değmedi. Ne bir şey yapasım geliyor, ne de söyleyesim. İçimde bir karanlık var, yıldönümü yaklaşıyor.
Çok yakında, sadece iki hafta sonra.
O gün ayık kalabilecek miyim? Bilmiyorum. Yas tutmayı hiç becerememişimdir zaten. Konuşmaz oldum kimseyle, kimse ilgilenmesin istiyorum benimle. Kimse neyim olduğunu sormasın, nasıl olduğumu merak etmesin kimse. Benim dışımda, hayat devam ediyor, oysa. "Bakın," diyorum, gösteriyorum onlara akıp giden hayatı fakat görmemekte ısrarcılar. Akan kanların ardı arkası kesilmiyor, canım yanıyor, gözlerim yanıyor, alev alıyorum. Kimse söndürmeye uğraşmasın istiyorum. Ben bu hale gelmeden önce her şey nasılsa, öyle kalsın. Benim acılarım ile farkına varmayın, akıp giden dünyanın, ne olursunuz. Ben hiç kimseyim. Ben hiçim. Bu kadar işte...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON
RomantikOkulumuzun şak şakçı takımı, ellerinde koca pankartlarla bağırıyor, haykırıyor, alkışlıyorlardı. Gururum ciğerlerimi kabarttı, soluğumu kesti. Yahu ne de garipti! İlk heyecan geçtikten, o tatlı his tüm vücuduma yayıldıktan sonra fark ettiğim şey, z...