Bu kızımızın ismi, Makenzie Vega. Kendisi, Serenad olur. İyi okumalar, bölüm şarkımız Kalben'den, Saçlar. Kendinize iyi davranın!
''Söyleyeceklerim belki anlaşılmaz gelebilir ama'' dedi,
''Güzelliğin bu derecesi içimde sevinçle birlikte bir acı duygusu yaratıyor. Belki de insan olmanın sınırlarının aşıldığını hissediyorum. Varoluşsal bir boşluğu düşünüyorum. İnsan böyle bir şeyi nasıl yaratabilir, nasıl yaratabilir ? Tanrı'nın sesi bu !''-Zülfü Livaneli, SERENAD
Serenad'a bir geceliğine bizde kalabileceğini söyledim. Buna ne neden olmuştu bilmiyordum fakat işte... Buradaydı. Babamı ikna etmek pek zor olmamıştı. Bir arkadaşımın bize yatıya gelmesinden memnundu.
Kızı artık eskisi gibi koza içerisine gizlenmiş bir tırtıl değildi. Bir kelebek olmuştu.
Tabii ona göre.
Bana hayat hikayesini anlatmaya başlamıştı birden bire. Babası onu hiç sevmemişti; bir kız çocuk doğurduğu için annesine hep kin duymuştu, babası. İkisinin bir daha çocukları olmamıştı. Tek çocukları Serenad'dı.
Yani bir kızdı.
Eğer erkek olsaydı, Serenad'ın ismi, Mustafa olacaktı. Fakat kız olduğu için babası ona bir isim vermemişti ve hatta kulağına ezanı dahi mahallenin imamı okumuştu, babası yerine. Ve işte devamı tahmin edilebilirdi...
Serenad tam iki ay boyunca isimsiz bebek olmuştu. Ta ki, teyzesi ona bir isim verene dek. Hayatı itilip kakılmayla geçmişti. Babası her gece eve sarhoş gelir, bağırır çağırırdı. Annesiyse susar, başını öne eğerdi. Serenad, bu devinimden sıkıldığı bir akşam babası ile kavgaya tutuşmuş ve teyzesinin yanına kaçmıştı.
On dört yaşındaydı. Şimdiyse on altı...
İki yılı yine susarak geçmişti. Ta ki, bugüne kadar. Serenad'ın yana yakıla sakladığı, kimsenin öğrenmemesi için yırtındığı o sırrı, kendi dudaklarının ihaneti ile salınıvermişti dışarıya ve çıkıvermişti sır olmaktan.Babasına kızdığı bir anda, bağırarak söylemişti.
"Ona, homoseksüel olduğumu söyledim." Dedi,yutkunup.
Başımı yavaşça salladım fakat şaşırmamış değildim. "Yüzünün şekli değişti, Eftalya..." Diye güldü, Serenad dolu gözlerle. "Yo, hayır..." Diyerek savunmaya geçtim fakat nafileydi. Biliyordum. "İstersen gidebilirim." Dediğinde, kendimi berbat hissettim. "Hayır, hayır, Serenad. Lütfen.Kalmalısın. Evet biraz şaşırmadım değil ama rahatsız olunacak bir şey değil bu." Bakışlarını kaçırarak yerdeki yatağa baktı. "Hala benimle aynı odada kalmak istiyor musun?" Bu defa gülen bendim.
"Hadi ama, şaka mı yapıyorsun? Sen benim... Arkadaşımsın, Serenad. Kes şunu." Serenad birden ileri atılıp sarıldığında, dondum kaldım. "Teşekkür ederim." Dedi, geri çekildiğinde.Gözleri dopdoluydu. "Çok teşekkür ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON
RomanceOkulumuzun şak şakçı takımı, ellerinde koca pankartlarla bağırıyor, haykırıyor, alkışlıyorlardı. Gururum ciğerlerimi kabarttı, soluğumu kesti. Yahu ne de garipti! İlk heyecan geçtikten, o tatlı his tüm vücuduma yayıldıktan sonra fark ettiğim şey, z...