♧22♧

3.6K 356 18
                                    

Günün hangi vaktine ait olduğunu bilmediği aydınlık ile gözlerini açar açmaz keskin bir ağrı başına saplanmıştı. Kafasını yastığa daha çok bastırdı.
Daha kötüsü midesi de bulanıyordu.
Yatağından kalkmak isterken karnına sarılı ellerle durdu. Jongin'le birlikte uyumuşlardı anlaşılan. Zorlanarak da olsa arkasına dönmeye çalıştı. Dönmez olaydı. Jongin'in alnında dağılmış saçları, durgun göz kapakları , kalemle çizilmiş gibi biçimli kaşları. Ve sabahın verdiği şişkinlik ile dolgunluğu artan kırmızı dudakları..
Dönmez olaydı. Gözlerini sıkıca kapattı. Nefes alsa , diğerinin kokusu onu daha da zor duruma sokacaktı. En iyisi tekrar eski haline dönmekti. KyungSoo dönmek için kıpırdandığı sırada Jongin ona daha sıkı sarılmış ve kendine çekmişti. Şimdi yüzü çenesinin aşağısındaydı ve diğerinin nefesi alnında esiyordu. Anlamadığı şeyler sayıklamasından hala uyuduğu belliydi.
Kollarında sabahladığı bu aptal esmer adama çok şey borçluydu. Jongin sırtını yasladığı dağ gibiydi. Öylesine güven veriyordu ona. Gölgesine sığındığı bu adam onu tüm acılarından uzaklaştırmıştı. Alışmıştı ona. Nefes almak için çırpındığı tek kişilik dünyasında ikincisi olmuştu. Yalnızlığını dağıtan olmuştu Jongin. Vücuda gelmeye cesaret bulamayan duygularının sahibi olmuştu. Alnında esen sıcak nefesi isimsiz duygularının ismini fısıldıyordu. KyungSoo o isimle başını uzattı. Jongin'in çenesine belli belirsiz bir öpücük kondurdu. Henüz isim bulmuş duyguları ancak bu kadarına cesaret veriyordu. O an yaptığı ile utanıp yüzünü uyuyan bedene iyice sakladı. Kalp atışlarını duyabiliyordu. Neden bu kadar hızlıydılar ki ?! Hasta mıydı yoksa? Kendisine sarılı olan vücudu da ateş gibi sıcaktı. Kesin hasta olmuştu Jongin. Kollarını çözmek için ne kadar uğraştıysa da kurtulamıyordu.

" KyungSoo. Biraz daha böyle kalalım."

Ne yani uyanık mıydı? O zaman onu öptüğünü hissetmiş miydi?

" Ne zaman uyandın? "

" Kollarımdan çıkmaya çalıştığın zaman. Neden bu kadar hareketlisin?"

" Başım ağrıyor. Midem bulanıyor. Ve sen çok sıcaksın. Hasta mısın? "

" Dün çok ağladın baş ağrısı ondandır. Vakit öğlen oldu. Miden açlıktan bulanıyordur. Ve ben de senin yüzünden sıcakladım KyungSoo. Battaniye gibisin."

" Yaaahh. Aptal Jongin. Büyükanne nerde? Bizi böyle görürse kutsal bastonun laneti de bizi bulur."

" Büyükannem kasabadaki kardeşini ziyarete gitti sen uyurken. Ne zamandır ben yalnız kalmayayım diye gitmiyordu. Sen varsın diye içi rahat gidebildi. Yani biraz daha böyle kalabiliriz."

"Anladım. Jongin. Ben acıktım. "

" Üfff. KyungSoo. Beş dakika daha."

" Bari izin ver ben kalkayım."

" Olmaz sen benim battaniyemsin. Gitmene izin verirsem üşürüm."

" O zaman sen de kalk. Jongin çişim var."

" Yatağa yap. Ben temizlerim. "

" Yaaahhh.. Aptal Jongin. "

KyungSoo, Jongin'in kolunu ısırdı. Jongin acıyla kıvranırken , KyungSoo kollarından sıyrılıp odadan koşarak çıktı.

Jongin onun gidişiyle, KyungSoo'nun kalktığı yere yüz üstü yattı. Burası onun gibi kokuyordu. KyungSoo'nun utangaç öpücüğünü de hissetmişti. Yatakta aptal aptal gülüyordu. Ama beslemesi gereken bir yawrusu vardı. İstemese de onun bıraktığı sıcaklığın izinden ayrılmalıydı.

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~

Switch BodyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin