|16|

11.7K 1K 462
                                    

Jungkook kulakları sağır edecek kadar yüksek sesli müziğe kendini kaptıran onca kişinin içinden Jimin'i arıyordu. Jimin senin evindeyim diye mesaj atmıştı ancak nerede olduğunu söylememişti. Jungkook'un ufacık evinde ufacık Jimin'i bulmak oldukça zorlayıcıydı.

"Merhaba Junkyun!"

Jungkook arkasını döndüğünde ona seslenenin Hoseok olduğunu gördü. Müzikten dolayı bağırıyordu.

"Ben Jungkook, Junkyun değil."

Hoseok duyduklarıyla abartılı şekilde göz devirdi. Ne fark ederdi ki? İkiside isim değil miydi?

"Herneyse Jeongeok. Parti güzelmiş."

Jungkook çocuğun dediklerini anlayamıyordu bu yüzden sadece kafa salladı. Hâlâ bulması gereken biri vardı. Jungkook onun nerede olabileceğini biliyordu elbette.

Koşar adımlarla yukarı kata çıktı. Her odadan garip inleme sesleri geliyordu. Jungkook yatakların halini düşünmek dahi istemiyordu.

Lavobonun kapısını açtığında klozete tutunmuş bir Park Jimin ile karşılaştı. Burada olacağını biliyordu.

"Tanrım Jungkook! Burası iğrenç! Herkes yiyişiyor bildiğin. Taehyung da burada bir yerlerde alkol alıyor. Onu durdurmaya çalıştım ama beni dinlediği yok ki! Hadi gel şu planı uyguluyalım da ben artık eve gideyim."

Jungkook seslice güldü. Park Jimin kesinlikle kırmızı yanakları ve kırmızı saçlarıyla çileği andırıyordu. Jungkook'un çileklere karşı büyük bir zaafı vardı.

"Tamam. Soldan üçüncü kapıyı görüyor musun? Orası boş. Ben Hoseok'u getireceğim. Ve odanın içindeki lavaboya sokacağım. Sende o sırada Taehyung'u getireceksin. Böylece bizim onları kilitediğimizi de anlayamaycaklar. Hoseok lavobodan çıkmadan önce tüyeceğiz. Hadi çabuk ol da Tae'yi getir."

Jungkook Jimin'i orada yalnız bırakıp Hoseok'un olduğu odaya yöneldi. Jimin'e Hoseok'un onun bir arkadaşı olduğu konusunda yalan söylemişti. Sadece bir tanıdığıydı o kadar.

Hoseok ise o sırada sevgilisi ile yiyişiyordu. Jungkook manzaranın komikliği karşısında kahkahasını durduramadı. Seolhyun ve Hoseok yiyişirken başka bir kız yanlarına oturmuş Hoseok'un alt bölgelerine dokunuyordu. Seolhyun'un bunu görmesi biraz imkansızdı. Kız sadece oturuyormuş imajı veriyordu. Ama yukarı kattan bakan biri bunu çabucak fark edebilirdi.

"Hey Hoseok! Çabuk yanıma gel! Bu çok acil!"

Hoseok memnuniyetsizce Seolhyun'dan ayrıldı. Karşısındaki çocuk onu gerçekten acil bir şey olmalıydı ki onu sevgilisinden ayırmaya cüret etmişti. Sevgilisinin dudağına küçük bir öpücük daha kondurup ayağa kalktı. Giderken de yandaki sarışına da göz kırptı.

Jungkook Hoseok'un kolundan çekerek yukarı çıkardı. Jimin ile kararlaştırdıkları odaya soktu onu. Lavabonun kapısını açtı.

"Hoseok şuraya bak! Senin ceketin değil mi bu? Lavaboda kalmış. Bende senin olduğunu düşündüm."

Jungkook konuşurken aralanan kapının sesini duymuştu. Jimin Tae'yi getirmişti.

"Ne? Beni bunun için mi çağırdın be! Benim değil bu."

Jungkook gözlerini büyüttü.

"Hayır hyung bu senin. Ah aşağı kata inmem lazım. Arkadaşım beni bekliyor. Bu senin değilse gardıroba bak. Oradaki senin olmalı."

Jungkook sözünü bitirir bitirmez hızla odadan çıktı. Taehyung yatağın kenarında oturuyordu. Ama sarhoş olduğundan olsa gerek onu fark etmedi bile. Jungkook kapıyı çıktıktan sonra hemen kapadı ve kilitledi. Jimin yanında ona gülümseyerek bakıyordu. El çakışmak için havaya kaldırdı elini. Jungkook Jimin'in havaya kaldırdığı eline hafifçe vurdu.

Ikisinin eli birbirine değdiğinde Jungkook içinde garip bir şeyler hissetti. Elektrik çarpmış gibi, küçük bir şeydi.

"Ben gidiyorum artık Jungkook. Yardımın için teşekkürler."

Jimin arkasını dönecekken yönünü lavaboya çevirdi.

"Önce lavaboya gitsem iyi olacak."

Jimin lavaboya girdi sözünü bitirir bitirmez. Elini yüzünü yıkamak istiyordu.

Jungkook ise Jimin'e veda etmek için peşinden lavaboya girdi.

"Uhh ben sadece teşekkür edecektim. Teşekkürler."

"Lan çıksana lavabodan! Özel alana saygı kalmamış."

Jungkook kıkırdayıp arkasını döndü ve kapının koluna uzandı. Kolu birkaç kez kendine doğru çekti.

"Jimin. Kapı açılmıyor?"

---

hater;;kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin