|37|

8.9K 823 178
                                    


"Salonumda ne işin var?"

Üzerindeki yorganı bir kenara fırlatırken ona dik dik bakan çocuğa döndü. Bu çocuk onu deli ediyordu. Birçok yönden.

"Sana da günaydın Tae"

Elleri gözlerine gitti istemsiz olarak. Altında sadece siyah pantolon bulunan yarı çıplak bir Hoseok'a verilebilecek en son tepkiydi gözlerini kapamak. Taehyung utanıyordu. Deli gibi utanıyordu hemde. Onunla daha önce yatmış olmaları bir şeyi değiştirmezdi. Taehyung'un sevgisi fazla saftı, Hoseok'un hak edemeyeceği kadar.

Büyük olan gece olanları farklı yerlere yoracağını bildiğinden açıklama gereği duymuştu. Aslında küçük olan için fark edeceğini sanmıyordu. Alışık değil miydi birileriye yatmaya? Taehyung'un kendine yazık ettiğini düşünüyordu. Bu yaşta neden birilerinin altına giriyordu sanki? Tamam, Hoseok fazlaca kişiyi altına almış olabilirdi ancak neredeyse hiçbiri bu kadar masum değildi. Taehyung masum gözüküyordu, sekste her ne kadar iyi olsa da cidden masumdu.

"Dün gece fazla içtin, ben de evini bildiğimden seni evine getirdim. Ayrıca meraklanma birlikte olmadık, yanımda başka biri vardı zaten."

Taehyung güçlü bir insandı. Yüzünü bir şey yokmuş gibi hissiz bir hale getirirken, bu duyguya alışmış olması daha fazla canını yakıyordu. O daha küçüktü. Hayatın tüm sorunları onun omzuna yüklemesi ve Taehyung'un buna alışması boğazındaki şeyi geçirmesine yardımcı olmuyordu. Bazen ölmek için geç kalıp kalmadığını merak ediyordu.

Öldüğünde çekeceği acı bundan fazla olabilir miydi? Sevdiği adam onun evinde başkasıyla yatmıştı. 2 yılını adadığı adam. Çok sevmişti. Gereğinden fazla. Neden birini hayatının önceliği haline getirmişti sanki? Gerek var mıydı buna? Hoseok bunları hak edecek bir insan değildi. Çoğu insan dünyada kitaplarda bahsedilen o kötü insanların olmadığını savunurdu. Hani kalp kıran ve bunu tereddütsüzce yapan karakterler. Onlar kesinlikle gerçekti ve Taehyung o kötü insanlardan birine vazgeçilemez şekilde aşık olmuştu.

"Benim evime sürtüklerini getiremezsin Hoseok. Beni eve bırakmana gerek yoktu. Evimden çık. Sana seninle konuşmayacağımı açık bir dille ifade etmiştim."

Hoseok kıkırdadı. Kendisini bu kadar büyük görmesi gülünçtü. Bu çocuk masum olabilirdi ama fazla egoistti. Kendisi de bir sürtüktü. Kendini diğerlerinden büyük görmesi Hoseok'u çıldırtıyordu.

"Hadi ama Tae. Abartma istersen. Bu evde seninle de birlikte oldum sonuçta? Gerçekten kendini farklı görmen komik. Benim anlatmaya çalıştığım sadece bu. Ama sen her seferinde tersliyorsun. İstersen para da veririm diyorum. Kendini diğer fahişelerden ayıran bir özelliğin mi var da her seferinde bu tepkiyi veriyorsun ha?"

Hoseok çirkinleşmişti gözünde. Onca zaman o güzel gülümsemesini hayal ederek yattığı adamın ağzından çıkanlar neden bu kadar çirkindi? Kalbini hissedemedi. Attığını sanmıyordu. Nefesini tuttu. Belki şu an utanç ve pişmanlıktan ölebilirdi. Göz yaşlarını geri çekmeye çalıştı.

Hoseok karşısındaki görüntüyle ne yapacağını bilemedi. Çocuğun dudakları ısırılmaktan kanıyordu, ellerini sertçe yumruk yaptığından eklemleri bembeyaz olmuştu. Ağlıyordu. Birkaç söz onu ağlatmaya yetmişti demek. Bu kadar güçsüz olmasına şaşırmıştı küçüğün. Kalbinde bir sızı hissetti. Ardından o sızı yerini büyük bir duygu seline bıraktı. Bir yada en fazla iki saniye içinde Hoseok daha önce hissetmediği bir şey hissetti. Burukluk? Pişmanlık? Hayır daha farklıydı.

Çocuğun kollarından tutup kendine çekti. Kafasını ellerinin arasına alıp parmaklarını saç tutamlarına geçirmesine neden olacak kadar yüklü bir şey hissetmişti. Eğer ağlayacağını bilseydi asla söylemezdi o sözleri.

"Özür dilerim, düşündümlerim o şekilde değildi gerçekten. Taehyung-ah beni affeder misin?"

Taehyung'un en büyük zaafıydı Hoseok. Bir kere ona sarılması,kendisini yıllarca ağlatmış olması önemsiz kılıyordu.

Bu duyguyu bu yüzden sevmiyordu Taehyung. Sizi dolandırıyordu. Günlerce uykusuz bırakır, her saniyenizi başka birine adamanızı sağlar, tüm duygularınızı yerle bir ederdi. Başka birine muhtaç hale getirirdi. Ve siz ona aşk derdiniz, sanki güzel bir şeymiş gibi. Aşk ruhunuzu teslim alırdı. Yaşamı zehir ederdi, sürekli sizi "acaba şu an ne yapıyor" sorusuna iterdi. Başka birine aşık olsa bile vazgeçemezdiniz. Aşk sizi arkanızdan bıçaklardı çünkü siz bir kişiye aşık olma seçeneğine sahiptiniz ancak aşık olduğunuz kişi de bu hakka sahipti. Aşk her yönden kötü bir duyguydu.

Yine o hain duygu bedenini titrettirecek şekilde hissetirmişti kendini.

"Jung Hoseok, Tanrı'nın bana bahşettiği her parçamla sana aşığım."

hater;;kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin