|34|

9.8K 885 255
                                    

Jimin çift kişilik koltukta oturmuş etrafa bakınıyordu. Jungkook partidekilerle ilgilenmek zorunda olduğu için gitmişti. Make me wanna die, kulakları sağır edecek şekilde çınlıyordu evde.

"Your eyes, your eyes!"

Taehyung şarkının ritmine uygun şekilde salınırken, Hoseok bir kenarda onu izliyordu. Üzerindeki kızıl saçlı kız rahatsız olmuş olacak ki, Hoseok'a sertçe bakıp dudaklarına kapandı. Jimin mide bulandırıcı bulduğu manzara karşısında gözlerini farklı bir tarafa çevirdi. Okul başkanı Jin, kızlara sarkıntılık yapıyordu. Merdivenlerde birkaç kişi yiyişiyordu. Yukarı katı tam seçemiyordu ancak Jungkook'u görmüştü. Biriyle konuşuyordu galiba. Tabi partiyi düzenleyen o olduğu için gelen herkesle ilgilenmek zorundaydı. Yukarı katta başka bir şey ilgisini çekti.

Wendy ve erkek kardeşi Jongin. Wendy eskiden Jimin'in ilgisini çekerdi. Arada o kıza bakmak için tenefüslere çıkardı ancak bir süre sonra sıkmıştı. Jongin ise Wendy'nin tam tersi gibiydi. Her iki cinsten insanları ağına düşürmek için çabalayıp dururdu. Hatta okulda bir "aldıklarım" gibi salakça bir listeye sahip olduğu konusunda dedikodular dönüyordu. Okulun çoğunu elden geçirmişti gerçektende. Eh tabiki Jimin hariç, o bu tür süper azgın birinin bile ilgisini çekemiyordu. Doğrusu bundan memnundu. Yine de bazen daha yakışıklı olmak istemesinin önüne geçmesi, imkansızlaşıyordu. Çirkin olmayı istememişti. Şimdi şans eseri Jeon Jungkook güya ondan hoşlandığını(!) söylüyordu, daha iyi olmak için birinin sahte duygularına sahte cevap vermek çokta büyük bir durum değildi onun için.

Wendy'i gözünden kaybetmişti. Ama Jongin hala yukarıdaydı. Üstelik Jungkook ile konuşuyordu. Jongin'in kahkaha attığını gördü, Jungkook ise tebessüm etmişti. Hadi ama, cidden Jongin Jungkook'a mı yürüyordu? Yürüyorsa bile bu gece yürümemeliydi. Bu gece Jungkook herkese 'sevgili' olduklarını açıklayacaktı. Jongin'in siktir olup gitmesi gerekiyordu. Jimin sinirlerine hakim olamadan ağzından birkaç küfür kaçırdı.

"Çabuk olsan iyi edersin çocuk, abim seninkini kapacak yoksa."

Sol tarafından gelen ani ses Jimin'i ürkütmüştü. Bu kız ne zamandan beri yanındaydı? Kız korkutucu aurasıyla konuştuğunda tüylerinin diken diken olduğuna yemin edebilirdi. Cevap vermek yerine kafasını sallayıp koltuktan kalktı.

Yukarı kata çıkarken aklı sadece Jungkook'u şu çocuktan kurtarmaktı. Eğer yapmazsa belki Jongin Jungkook'un aklını çelebilirdi. Zaten genç olanın duygularına güvenmiyordu, Jongin de gelip onunla yatarsa sahiden kendisini bırakabilirdi.

"Uhmm, Kookie bana odanı gösterebilir misin? Sanırım başım dönüyor biraz uzanacağım."

Jungkook başını salladı. İkili holde ilerlerken Jimin arkalarından bakakalmıştı. Genç olan, Jongin'in niyetini sahiden anlayamamış mı yoksa onunla yatmaya niyetli miydi? Jimin bilemedi. Arkalarından gitmeye başladı. Holde onlarca insan vardı-çoğu birbirini duvara yaslamış yiyişiyordu- ki 1.75'lik Jimin'in görünmesi olasılıksızdı. İleride gördüğü manzara hoşuna gitmemişti. Jongin'in eli Jungkook'un kalçalarındaydı. Jungkook Jongin'in elini indirdi fakat çok geçmeden esmer tenli onu belinden tutup tekrar kendine çekti. Ne yapmaya çalışıyorlardı? Acilen bu işe el koyması gerekiyordu.

"Hey Jungkook! Sevgilim buraya gelebilir misin? Üzerime içki döküldü, değiştirmem gerekiyor!"

Jimin arkalarından bağırdı. Yüksek seste çalan metal müzik kendisine hiç yardımcı olmamıştı ancak Tanrı ona acımış olmalı ki Jungkook onu duymuştu. Sesinu duyar duymaz dönmüştü.

Ne demişti Jimin? Sevgilim?

Jungkook kalbinin ritminin değiştiğini hissetti. Jongin'in kulağına eğilip gitmesi gerektiğini söyledi. Karşısındaki küçük bedene henüz bir adım atmıştı ki, esmer tenli onu kendine çevirip dudaklarını esir aldı. Çocuğun dudaklarına gömülmüş alt dudağını emiyordu. Bu geceki avı aşırı seksiydi ve sevgilisi olsun olmasın onu istiyordu.

Jimin şaşırmıştı. Gerçekten iğrentiyle yüzünü buruştururken içinden yükselen mide bulantısı dışında çok daha farklı bir duygu hissettiği için şaşırmıştı.

Neydi o? Kalbini içine sivri bir şey girmiş gibi sıcaklatan, olması gerekenden fazla kan pompalamasına neden olan, elleri titrettiren ve hatta içinden bir şeyleri kırma isteğinin sebebi neydi? Jimin bu duyguyu tahmin edemedi. Tek istediği Jungkook'un şu çocuktan ayrılmasıydı.

Üzerindeki şoku atlatır atlatmaz güzel öpüşen çocuktan ayrıldı ve dudağını elinin tersiyle sildi Jungkook. Çocuk uzatmamaya karar verip yanlarından ayrıldı. Kendisini istemeyen biriyle uğraşmaktansa altında inlemek için can atan birilerini bulmaya gitmişti

Jungkook garip hissetmişti. Normalde olsa bu kadar iyi öpüşen biriyle olduğu için kendini şanslı sayar ve yatak odasına yönelmek için can atardı. Ama daha demin ne olduysa çocuktan hızla ayrılıp dudaklarını temizlemesi gerektiğini düşünmüştü.

Jungkook -her gün minimum iki kişiyi götüren çocuk- birine içten içe bağlandığını hissediyordu.

"Üzgünüm Jim, beni takip ette sana bir tişört bulalım ha ne dersin?"

Daha fazla konuşamadı. Içinde açıklayamadığı bir şey vardı.

Galiba Jeon Jungkook aşık oluyordu.

Uzun boylunun arkasından giderken Jimin'in de kendine itiraf etmesi gereken bir şeyler vardı. Kısa olan içinde artan korkusuyla titremişti.
O daha demin bir erkeği mi kıskanmıştı? Kıskanmak; Jimin'e çok uzak duygulardan biriydi. Görmezden geldi. Sanki birkaç dakika öncesi hiç yaşanmamış gibi hafızasını yeniledi.

Jimin asla ama asla bir erkeği kıskanmazdı.

hater;;kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin