2 ay sonra
"Jungkook! Buraya gel bebeğim."
Uzun olan karşısındakinin sahte davranışlarından iğreniyordu. Yapmacık göğüsler ilgisini çekmiyordu, veya kızın giydiği-daha doğrusu yarısını giymeyi unuttuğu elbisesi gözüne itici geliyordu. Kızın öpücüğüne karşılık verdi. Zevk alıyormuş gibi yapmayı öğrenmişti zamanla.
"Youngji geç kalacağız, gidelim mi?"
Dudaklarından ayrılır ayrılmaz daha fazlasını önlemek için konuştu Jungkook. Kız kafa salladı. Yetişmeleri gereken bir parti vardı. Hoseok düzenliyordu. Harika olacağı su geçirmez bir gerçekti.
Kız kapıdan çıkarken lavoboya doğru ilerledi. Kapıyı arkasından kilitledi. Telefonunu çıkarttı. Sadece galerideki resmi görmesiyle bile gülümseyebiliyordu şu sıralar. Jimin'in uyurken çektiği bir fotoğrafı. Jungkook iç geçirdi. İnsanlar nasıl olur da onu çirkin bulabilirlerdi? Jimin Tanrı'nın cennetin varlığını kanıtlamak adına yarattığı ön gösterim gibiydi. Kişiliği ne olursa olsun o çok güzeldi.
Jimin değişmişti. O günden sonra tamamiyle dünya ile iletişimini bırakmış gibiydi. Nefes alıyordu ama yaşamıyordu. Her gün okula geliyor, insanların aşağılamalarına maruz kalıyor, gidiyordu. Gerçekten de tüm okul onun dediklerini harfi harfine uygulamıştı. Okul sıralarında, koridorlarda, bahçe duvarında ismi yazılıydı Jimin'in. Bir keresinde bahçedeki yazıya uzunca bakarken yakalamıştı onu. 'Park Jimin, ölmesi gereken bir orospu' yazıyordu duvarda. Bakıyordu. Mimikleri oynamıyordu. Hislerini kaybetmişti belki de. Taehyung her yolu deniyordu. Her hangi bir tepki verebilmesi için yapmadığı kalmamıştı. O gün Jimin'in yanında olmadığı için kendini asla affedemiyordu. Jungkook onu Hoseok ile kavga ederken görmüştü. Taehyung çelimsiz gibi görünüyordu ancak Hoseok'un yüzünü tanınmayacak hale getirmişti.
Jimin sadece susuyordu. Ailesi psikolojik yardım almasını istiyordu, dinlememişti. Son birkaç gündür okula gitmiyordu. Taehyung'un aklında bir fikir vardı. Jimin'e anlattığında nihayet kocaman iki aydan sonra bir tepki almayı başarabilmişti. Jimin kafasını ona döndürüp, kısaca onaylamıştı.
Jungkook yaptıkları yüzünden pişman mıydı? Bilmiyordu. Jimin'in yaptığının yanında onunkinin fazla kötü olmayacağını düşünmüştü. Birine aklını uçuracak kadar aşıkken, yine o birine acı çektirmek istiyordu. Yaşadıklarını yaşasın istiyordu. Sonunun ne olacağını bilmiyordu. Tek istediği geriye dönüp Jimin'i kendisine aşık etmekti. Ama artık çok geçti. Bilmiyordu. Kafayı sıyırmış gibi sabahlara kadar uyumayıp bunu düşünüyordu. Ondan nefret mi ediyordu yoksa ona aşık mıydı? Jungkook yalnızca Jimin'in yaşadığı acının aynısını çekmesini istiyordu.
"Jungkook hızlan geç kalacağız"
Okuldakileri 'artık eşcinsel olmadığına' inandırmak için çıkmaya başladığı kızın sesi evde yankılanmıştı. Telefonunu kapatmadan önce fotoğrafa bir kere daha baktı. Kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu hala. Gördüğü anda sıcak basıyordu, kalbi işlevini yerine getiremiyordu. Birkaç kere nefesinin kesildiği olmuştu. Jimin ifadesiz yüzüyle ona bakmadan önünden geçerken nefes almayı unutmuştu. Hoseok ona bir bardak su uzatana kadar nefesini tuttuğunu dahi anlayamamıştı.
Telefonunu kapattı. Yüzü yanıyordu. Eline bir miktar su alıp yüzüne serpti. Partide olacaklardan habersiz evden çıktı.