|46|

8.8K 861 274
                                    

"Bırak kolumu Jungkook"

Jimin sakince söyledi. Uzun adam onu odanın içine çekiştirdi ve onlara bakan gözlerin üzerine kapadı kapıyı. Jimin sakin olmak adına birkaç derin nefes aldı. Karşısında tüm acılarının sebebi duruyordu, değer verdiği bir sebep. Jungkook onun için neydi bilmiyordu. Sevgili veya arkadaş değildi. Sadece değer verdiği bir insandı. Ona uygun bir sıfat bulamıyordu. Sorun bu da değildi üstelik. Jungkook nefret edilesi biriydi ve Jimin ona değer veriyordu.

"İstediğin şey beni bir odaya kapatmak mıydı yani?"

İmalı olduğunu düşündüğü sesiyle sordu. Jungkook'un ne yapmaya çalıştığını çözmeye çalışıyordu. Bu imkansız gibiydi. Çocuk anlaşılamaz bakıyordu. Ne hissettiğini gözlerinden anlayamıyordu. Jungkook küçüğün bakışlarını yakalamıştı. Gözlerinin kendisininkilere derince bakışını seyretti bir süre. Yaklaştı. O yaklaştıkça Jimin geriye gitmeye başladı. Bir adım ilerlerdi, diğeri bir adım uzaklaştı. Jimin'in sırtı duvarla buluşana dek devam ettiler. Jungkook yüzünü yaklaştırdı bu sefer. Aylardır biraz daha içine çekebilmek için tutuştuğu kokunun sahibi şimdi tam karşısında duruyordu. Burunları birbirine değdi. Beklediler. Ne Jungkook geri çekildi ne Jimin onu ittirdi. Uzun olan ona deli gibi ihtiyaç duyuyordu. Küçüğü kollarının arasına alıp sıkıca sarmalamak istiyordu. Jimin ona istediğini yapması gerektiğini söylemişti. Jungkook birçok şeyi birden istiyordu. Jimin'i öpmek istiyordu, ona sarılmak istiyordu, nefessiz kalana dek kokusunu koklamak istiyordu, saçlarını okşamak istiyordu. Bir diğer yanı ise onu tekmelemek istiyordu. Acısını çıkartana dek onu dövmek. Kalbini kırdığı her saniye için bir yumruk yedirmek.

Jungkook daha da yaklaştı. Şimdi dudaklarını birbirine sürtünüyordu. Jimin nefes verdi, Jungkook onun nefesini içine çekti. Beyni uyuşuyordu. Gözlerini kapadı. Göz kapaklarını durduramıyordu. Her bir parçasını kendisi değil karşısındaki kararsız beden yönetiyordu sanki. Jimin ona yaklaşan bedene baktı. Bir santim bile yoktu. Ama ne kendisi ne Jungkook o bir santimi kapatabilecek karar cesaretliydi.

Uzun olan geriledi. Sanki bir anda tüm gerçeklik yüzüne vurmuştu. Jimin'in söylediği yalanlar, yaptığı şeyler, hepsi bir anda aklına gelmiş gibiydi. Yaptığının yanlışlığı onu korkuttu. Jimin kötü biriydi. Jungkook onu sevmemeliydi. Birkaç adım geriye gitti. Sinir bedenini ele geçiriyordu yavaş yavaş. Sol yumruğunu sıktı. Hızla aralarındaki boşluğu kapatıp çocuğun yüzüne savurdu yumruğunu. Jimin ani hareketle affallamıştı. Uzun olanın savurduğu yumruğun acısı yanağından başlayarak tüm vücuduna yayıldı. Çok sert vurmuştu. Yumruğun etkisiyle kafası duvara çarpmıştı. Jimin kafasında sıcak bir şeyler hissetti. Jungkook toparlanmasını beklemeden çocuğu yakalarından tutup tekrardan duvara çarptı. Jimin hissettiği acıyla bağırdı. Bu seferki öncekinden daha sertti, önceki darbenin açtığı yara bununla birlikte acısını fazlaca hissettirdi. Jungkook çocuğun yakalarını sımsıkı tutuyordu. Diğerini nefessiz bırakacak kadar sıkı.

"Yapmak istediğin bu muydu ha siktiğimin salağı? Madem öyle sana karşılık vermekten kendimi alıkoymayacağım."

Diğerinin kulaklarına sessizce fısıldadı. Etrafta kimse yokken fısıldaması Jungkook'u garip hissettirmişti. Aldırmamaya çalıştı. Kafasını kaldıracakken sağ yanağında hissettiği yumrukla yere düştü. Jimin diğerinin toparlanmasına izin vermeden üzerine çıktı ve yumruklarını çocuğun yüzüne işlemeye başladı. Aslında ikisi de iyi biliyordu, birbirlerine vurarak en çok kendilerine zarar verdiklerini. Bazı şeylerin unutulmaya ihtiyacı vardı ama. Yumruklarının acılarını silebileceği umuduyla daha sert vuruyorlardı. Jungkook üstündeki bedeni ittirip bu sefer o Jimin'in üzerine çıktı. Küçüğün kollarını sıkıca yukarıda birleştirdi. Ayaklarını haraket ettirmesi imkansızdı. Jimin savunmasızca altında uzanıyordu. Jungkook kaşı patlamış ve yanağından kanlar süzülen bedene baktı. O çok güzeldi. Yüzü morarmaya yüz tutmuşken bile Jungkook'u büyüleyecek kadar güzeldi.

Jimin üzerindekine korkak bakışlar atıyordu. Jungkook gittikçe yaklaşıyordu. Onu öpecekti. Jimin yumruk yemeyi öpücüğe tercih ederdi. Çünkü biliyordu, eğer Jungkook onu bir kere öpse Jimin yeniden paramparça olacaktı. Belirsizlikler her bir tarafını saracak, sabaha dek düşüncelerde boğulmasına neden olacaktı. Jimin bir erkeğin duygularına bu denli hükmetmesinden nefret ediyordu.

"Unutma Jimin, yarının garantisi yok. Bu yüzden tam da şu an yapmak istediğini yap."

Jungkook aralarındaki küçük mesafeyi kapatmadı. Bekliyordu. Jimin'in de istediğini biliyordu. Homofobik kimliğinin altında ona bağımlı bir Jimin'in yattığını umuyordu. O yüzden bir süre durdu ve diğerinin gözlerine baktı.

Jimin ağlayacağını hissetti. Hisleri onun kaldırabileceğinden ağırdı. Jimin bir erkeğin dudaklarına deli gibi ihtiyaç duyduyuğunu kabullenmek istemiyordu. Jungkook bunun da farkındaydı. Jimin belki de asla bir erkeğe olan duygularını kabullenemeycekti.

Anı yaşamayı seçtiler. Jimin üstündeki bedenin dudaklarını kendilerininkilerin arasına alırken aklından daha fazlası geçmiyordu.

Çünkü dün bugünün anısıydı, yarın bugünün hayali. Yalnızca yaşadığınız an vardı.

hater;;kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin