KEDİ SESİ

2.4K 107 6
                                    

--------------------------

Fırtınayı sevmek ve ona kapılıp rüzgarında düşünmeden sürüklenmek...

O fırtınaydı yada görebileceğim en karanlık gece. Hem gece gibi karanlık hemde fırtına kadar sert biriydi. Karışık ve bir o kadar da yakışıklıydı.

Dün akşam ki olaydan sonra kesinlikle ona karşı bişeyler hissediyordum. O an herşey olmuştu, korkmuş, sevinmiş ve bana karşı yaklaşımından dolayı, bulutların üzerindeki yerimi almıştım.

Biz o anı yaşarken Mine gelmişti. Tabi Seymen yine sert tavrına bürünerek evden hızla çıkmıştı, eldivenleri de bizim evde kalmıştı.

Mine onun neden burda olduğunu sorup durmuştu bende sokakta olan tatsız olaydan bahsetmiştim. Kendini suçlu hissedip dışarı tek yolladığı için özür dilemişti. Onu bir hatası yoktu geç saate bırakan bendim. Olayı babamlara anlatıp anlatmamak arasında kalmış bunun için Mine'den biraz süre istemiştim. Dinler dinlemez babamlara söyleyecek diye çok korkarken anlayışla yaklaşıp herhangi bir yorum yapmamıştı.

Düşüncelerim Mine'nin hayvan gibi odaya dalmasıyla tuzla buz olurken aklım dün onunla Seymen hakkında konuştuğumuz geldi. Beni kurtardığını ve eve kadar getirdiğini, kısa süren yakınlaşmamızı anlatırken   ondan hoşlandığımı anlamıştı sanki

" Hadi çabuk uyan bugün birlikte takılalım Merve de gelecek kız kıza biraz kafa dağıtırız. " diyerek tatlı tatlı gülümsedi ve bişey dememe izin vermeden hızla odadan çıktı.

Yatağımdan doğrulup kalkacağım sırada dün Seymen'in unuttuğu eldivenler aklıma geldi. Yastığımı kaldırarak Seymen'in bir çift eldiveni ile bakıştık. Onun eşyasıydı ve hemen başımın altındaydı. Bana yabancı gelen hisler tekrar etrafımı sarmıştı. Kalbim göğüs kafesimi zorluyordu yine, midem de bişeyler oluyor, buna engel olmak istemiyordum.

Sonunda yatağımdan kalkıp hemen odamın karşısında duran banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım.

Banyodaki işlerim bittiğinde odama girdim. Bu gün hava çok güzeldi kıyafetimi de ona göre seçecektim. Sanırım etek giyecektim. Küçük dolabımı açarak hemen dizimin üstünde biten çiçek desenli siyah eteğimi çıkardım. Siyah ve desenli kıyafetleri çok seviyordum. Hemen üstüne de kısa kollu beyaz bir tişört çıkarıp yatağımın üstüne bıraktım. Hızla üstümdeki ayıcıklı pijamaları çıkarıp kıyafetlerimi giydim. Daha sonra makyaj masama yönelip rutin yaptığım makyajımı yaptım. Gözlerim hafif aydınlatırken, dudaklarıma yüzümdeki renksizliği silecek kırmızı rujumu sürdüm. Rimelle kirpiklerimi kalınlaştırdım. Kirpiklerim zaten uzundu ama rimelle daha güzel görünüyordu. Yüzümden eksik olmayan allığı da sürüp makyajımı sona erdirdim.

Sıra da sözümü dinlemeyen saçlarım vardı. Kazıtacaktım kökünden olacaktı istediğim. Kolaya kaçtım ve topuz yaparak işin içinden sıvıştım.

Babet ayakkabılarımı da giyerek mutfağa gittim. Mine kahvaltılıkları buzdolabından çıkarıyordu. Dün Seymen'in oturduğu yere oturarak telefonumu kurcaladım.

" Arya, kapı çalıyor aç hadi " Mine kapının çaldığını söylemeseydi duymayacaktım. Şu anda oldukça hayal dünyasına dalmıştım. Seymen'in soy ismini bilmiyordum ama yinede Facebook, Instagram'dan  onu aramaya çalışıyordum. Hemen hemen bir sürü Seymen'e bakmıştım ama aradığımı bulamamıştım.

Yerimden kalkıp kapıyı açmaya gittim. Merve olduğunu tahmin ettiğim deli kapıyı üst üste çalıyordu. Sonunda kapıyı açtığımda Merve üstüme atlayıp yanaklarımı öptü.

" Naber beybisi özledin mi beni " diyerek güldü. Yanaklarımı silerek göz devirdim.

" Ya ne demezsin. Yanaklarımı böyle öpmekten vazgeçmelisin " ayakkabısını çıkarıp ayakkabılığın üzerine bıraktı.

SEÇİM (Karanlık Oyun) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin