BUZ ETKİSİ

2.3K 106 6
                                    

Multi § Seymen

---------------------

Playlist § Eva Simons / Bludfire

-----------------------

Gözlerimi kapattım, kaçmak bir yerlere saklanmak istedim. Gece olmak istedim...

Şu anda bulunduğum durum trajikomik bir durumdu, gülsem mi ağlasam mı karar veremedim. Vücudum ne gülmeyi nede ağlamayı seçmişti, tercihini korkmaktan yana kullanmıştı. Öyle ki titriyor ve nefes alamıyordum.

Krizimin nasıl bişey olduğunu soran çok kişi olmuştu. Panik Atak krizi basit gibi gelse de müdahale edilmediği takdirde tehlikeli sonuçlar doğurabiliryordu. Ayak parmaklarından başlayıp yukarıya doğru çıkan kasılmalar ayakta durmanı zorlaştırıyor dengeni altüst ediyordu. Kasılmalar kola ve ellere ulaştığında avuçlar sanki hiç bir güç açamayacakmış gibi kilitleniyordu. Nefesin kesiliyor ciğerlerin duvar örmüş gibi havanın içine girmesine izin vermiyordu.

Şu anda tam olarak bu durumda olamamak için kendimi sakinleştiriyordum. Kriz geçirmek istemiyordum çünkü bu bana hayli zarar veriyordu. .

-Bana doğruyu söyle " bana doğru tüm öfkesini kustu. Gözleri her an beni öldürecekmiş gibi kırpmadan sinirle bakıyordu. Kaşlarını çatmış göz kapakları görünmüyordu, gür kaşları buna engel oluyordu. Sıktığı ellerindeki deri eldivenlerden gıcırdama sesleri kulağımı tırmalıyordu resmen . Bu durum nefesimi keserken gözlerimi kaçırıp geriye doğru bir adım attım.

Heyecanım korkumla iş birliği içinde patlak vermişti.  Kelimeler boğazıma dizilmiş bana doğru bağırmasıyla çıkıvermişti ağzımdan. 

" Yemin ederim anlattığım gibi oldu, onu orda öyle yerde gördük sonra da alıp eve getirdik.  Gasp etmişler kim olduğunu bilmiyorum yemin ederim " ağlamaklı sesimle içimi döktüm. 

Gözlerine baktım.  Bana kuşkulu gözlerle bakıyordu.  Okulun ilk zamanlarında ki serseri kılıfına girmişti, bu nefesimi kesiyordu.  Bana zarar verir mi diye düşünmekten sıkılmıştım artık. Tamam küçük bir yalan söylemiştik ama bunu fark etmesi imkansızdı, nasıl yalan söylediğimi anlayabilirdi ki tam bir saçmalık. 

Okulda da yalan söylemiştim ve şıp diye anlamıştı, bunu da anlaması pek te imkansız sayılmaz aslında. 

" O saatte neredeydin " dediğinde faka düşmüştüm sanki söyleyeceğim tek cümlede yalanımı anlayacak, siyahın en koyu tonuna dönüşmüş kahverengi gözleriyle ümüğümü sıkacakmış gibi bakıyordu. 

" O saatte evdeydik Mine ile, sonra dışarı çıkmaya karar verdik. Dışarı çıkınca da onu orda gördük "  ciğerlerime ulaşmayan nefes bir anda firar etmişti sanki. Tek isteğim bana inanmasıydı.

Zaten dar olan odamda daha fazla geriye gideceğim yer kalmamıştı.  Sonunda duvara tosladığımda dibime gelip ellerini iki yanıma dayadı.  Beni  kafesine kıstırmıştı.  Kalbim sıkışıyor bu ızdırap dolu dakikalatın bir an önce bitmesini diliyordum.

" Neden yalan söylediğini hissediyorum fındık " eğildi ve yüzümüzü eşitledi.  Gür siyaha çalan dalgalı saçları tıpkı vücudu gibi gergindi öyle ki alnından aşağıya sarkmış elektiriklenmişti. 

Kekelemeden konuşmaya çalışsam da pek başarılı olamamıştım. " Yemin ederim doğruyu söylüyorum " avuçlarım kapanırken açmak için çaba göstersem de olmamıştı. Nefes boruma firar eden oksijen beynime ulaştığında sanki bunu hissetmiştim.  Gözlerim anın etkisiyle yaşarmıştı  onu artık bulanık görüyordum, bu biraz iyi olmuştu aslında delip geçen buz gibi bakışlarını görmek istemiyordum. 

SEÇİM (Karanlık Oyun) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin