SENİN GİBİ...

2.8K 111 22
                                    

---------------------

Nihayet okuldan çıkıp eve geldiğimizde hemen üzerimi değiştirdim. Bu akşam çok güzel olmalıydım fakat yemeğe gidecek kadar güçlü hissetmiyordum.

. Hemen sıkış sıkış olan dolabımı açarak beyaz boğazlı ve uzun kollu mini elbisemi çıkardım. Yatağın üstüne bırakıp banyoya gireceğim sırada küçük odama Mine damladı.

".Sence bu elbise üzerimde nasıl durdu. " toz pembe hemen dizlerinin üstünde biten göğüs dekoltesi olmayan fakat sırt dekoltesi oldukça iddialı olan bir elbiseydi. Mine kumral bir kızdı. Teni de en sevdiğimden bronzdu, gözleri ela ve saçları da oldukça uzundu. Aynı boydaydık hemen hemen, giydiği elbise de biçimli vücuduna tam oturmuştu.

Hayran hayran bakmaya çalıştım bileğimde ki sızıyor görmezden gelerek.

" Çok güzel olmuşsun. Bu elbiseyi nerden aldın çok yakışmış " diyerek yanına yaklaşarak sarıldım. Şu anda bana sarılmasına ihtiyacım vardı.

" Geçen gün işten çıkınca bir mağazaya girdim. Böyle bir elbiseye ihtiyacım vardı. Fiyatı da uygundu aldım işte " tatlı tatlı gülümseyerek etrafında döndü. O kadar küçük şeylerle mutlu olan biriydi ki hayran kalmamak imkansızdı.

" Çok iyi etmişsin, sen makyajını yap bende duş alıp giyineyim zaten o zamana kadar abim gelir "

" Okey bebek oldu bil " Mine kıpır kıpır hâliyle odadan çıkınca iç çamaşırlarımı alıp banyoya girdim. Sıcak su o kadar iyi gelmişti ki vücuduma. Okulda olanlardan sonra bu duş inanılmaz olmuştu. En son sınıfa girdiğimde zaten Seymen ve ekibi gitmişti. Gerçekten çok değişik biriydi. Anlamak mümkün değildi, yada mümkün olmasını sağlamıyordu. Etrafına yaydığı sinerjiyi hissetmek çok kolaydı.

Bakışları o kadar korkutucuydu ki tek bakışıyla istediği herşeyi yaptırabilecek gibiydi. Kendinden emin tavırları yürüyüşünden belliydi. Cebinden çıkmayan elleri ile gergin yüz hatlarıyla canavara benziyordu. Bu gün Melih'i döverken hiç bu kadar korkmamıştım. Yada boğazımı sıktığında...

Etrafındaki gözlere aldırmadan saldırmıştı. Ekibindeki erkekler bile onu tutmakta güçlük çekmişlerdi. Tüm sahne gözlerimi kapatınca canlanmıştı sanki tekrar üşüdüğümde ılık suyu sıcağa doğru çevirerek ısınmamı sağladım.

Boynum hala ağrıyordu. Parmak izleri oluşmuştu ve tabi bileklerimde de onları gizlemek için boğazlı ve kolları uzun bir elbise giyecektim. Ahh nerden bulaşmıştım bu belaya. Babama söylemeyi düşündüm ama sonra vazgeçtim. Böyle bir olayı duyarsa beni hemen bu okuldan alıp eski okuluma postalardı ve vereceğim bu mücadele yarıda kesilecekti. Düşüncelerimi kovdum ondan uzak durmak en mantıklısıydı ama her an onu görmeye hazır değildim. Yapacak birşeyim yoktu. O sıradan çıkıp kapı önündeki Neşe'nin teklifini kabul edecektim keşke onu dinleseydim.

Kendimi sıcak suda durulayıp korku dolu düşüncelerime su döküp pembe bornuzuma uzandım. Giyerek ıslak saçlarımı havluyla kuruladım ve etrafına sardım.

Banyodan çıktım ve saçlarımı tarayıp kuruttum. Sarı saçlarım mutsuz olduğumu hissetmişlerdi sanki, istediğim gibi şekil alıp beni uğraştırmamışlardı.

Saçlarıma maşayla dalga verirken makyajımı da yapmaya çalışıyordum. Göz altımdaki morlukları kapatıp güzel bir göz makyajı yaptım. Kırmızı rujumlada tamamlayıp elbisemi üzerime geçirdim. Topuklu siyah ayakkabılarımı da giyerek salona doğru gittim.

Mine hazırdı ve abimin aramasıyla aşağıya indik. Abim birazdan orda olacağım diyerek telefonu kapatmıştı. Hava kararmak üzereydi ve kapının önündeki sokak lambasının yanında bekliyorduk. Işığı yanıyor etrafımızı görmemizi sağlıyordu.

SEÇİM (Karanlık Oyun) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin