Sahipli Arazi
Zümrüt kurduğu hayallerini geride bırakıp gecenin ilerleyen saatlerinde odalarına girdi. Şiraz uyuyordu sesini çıkarmadan uzanıp yerine yattı. Ama bir türlü uyuyamıyordu ne kadar gözlerini kapasa da uykusu gelmiyordu bir türlü insanı sinir edecek bir şekilde sağa sola dönerken Şiraz'ı rahatsız etmekten çekiniyordu ama rahatını bulana dek de bundan vazgeçmek istemiyordu. Her ne kadar kocasına yaklaşmak istemese bile elinde olmadan ona yaklaştığının pek farkında da değildi üstelik.
Şiraz'dan beklemediği bir hareketle kapana kısılmıştı kocası resmen uyuyordu ancak uykunun verdiği kendini bilmezlikle kolunu karısının göğüslerinin tam altından gelecek şekilde sarılmış ve kendi bedenine çekmişti.
Zümrüt nefesinin kesildiğini hissetti aniden kocası o kadar güçlüydü ki ister istemez bu hissiyatı duyumsadı bir iki kez boş yere çabaladı nefes alabilmek için ama başarı oranı sıfırdı.
Ondan kurtulmak için kendini geriye çekmeye çalıştı ama bu da boşa kürek çekmekle eş değerdi. En sonunda onu uyandırmayı göze aldı.
"Şiiraz" Sesi o kadar sıkıntılı çıkıyordu ki kendi sesinden kendisi hoşnut olmadı.
Şiraz yerinde şöyle bir kımıldandı.
Ama Zümrüt'ün pes etmeye ne hali ne vakti vardı.
"Uyanın, lütfen" Sesini bu kez serin tutmaya çabalamıştı, uyanın sözüyle birlikte kocasının saçlarına dokundu usulca belki bu çabasının karşılığını alır diye.
Ancak o zaman gözlerini kırpıştırarak etrafına bakındı kocası nerede olduğunu ve neden uyandırıldığını anlamak ister gibiydi.
"Özür dilerim uyandırmak istemezdim ama nefes alamadım kolundan dolayı" Sözlerini sıkıntıyla dile getirdiğinin en son farkına vardı.
Şiraz işte o zaman fark etti kolunun karısının bedeninde olduğunu, bilinçsizce yapmış olduğu şey o kadar sinirine dokundu ki asabiyet içerisinde çekti kolunu hemen arkasından da sırtını ona döndü. Hiçbir şey dememeyi seçti dili. Dilin kemiği yoktu neticede yine bir şey söyleyip arkasından bir şey işitmeyi kaldırabileceğini hiç sanmıyordu. Dilinin şahidi yüreği ise bir şey söyle diyerek tepiniyordu olduğu yerde. Bu şekilde tepinişi hiç de etik değildi ama onun da kendine has kuralları vardı elbette, ev sahipliğini yaptığı bedenin içinde. Beyni ise uyu emrini veriyordu o esnada, uyumalı ve hissettiği acılardan uzaklaşmanın en sıradan ama en etkili yoluna başvurmalıydı.
Zümrüt arkasından ona dokunmak istedi yapamadı, içinden ona karşı öyle bir iğrenme duygusu yükseliyordu ki bu acımanın bile önüne geçiyordu. En sonunda o da eşi gibi uykuya dalmayı seçti en azından denedi.
Sabah uyandığında yalnızdı Zümrüt, kocası yoktu yanında yadırgamadı önemsemedi de yerinden kalkıp giyinmeyi seçmek kolayına geldi.
Şiraz ise atına atlayıp kahvaltı bile etmeden Mirza'nın konağına gidiyordu son sürat.
Canı sıkkındı anlatabileceği tek dosttu Mirza. Zaza da buralarda olsaydı ona da dökebilirdi hislerini ancak o Urfa'dan gitmişti dört yıl önce, sevdiği kızı vermediler diye uzaklara gitmeyi seçmişti. O zaman anlamamıştı Şiraz onu bir kız uğruna toprağını, anasını, babasını bırakmak saçma gelmişti ona ama şimdi gitmek istiyordu uzaklara eğer aklını, yüreğini arkasında bırakabilme imkanına sahip olsaydı giderdi Şiraz'da bir an bile düşünmeden giderdi hem de.Erdek konağına geldiğinde etrafta yardımcılar koşturuyordu. Belliydi güzel bir haberin olduğu sağa baktığında iki genç adamın kara kara düşündüğünü fark etti Şiraz, merak etti onlara bu kadar karalar bağlandıranın ne olduğunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT-TAMAMLANDI
RomanceURFALI SEVERSE BÖYLE OLUR ZÜMRÜT! YANGINIM KOR YEŞİLİ OLUR! SEVDAM TAN KIRMIZISI OLUR! Sonuna değin değil SONSUZA değin olur! Urfalı severse adı Şiraz olur! Anlatılansa dilden dile gezen DESTAN olur! Ya o Urfalı'yı da seven bir Urfalı çıkarsa...