Zümrüt, yukarıya doğru gelen sert adımların sesini duyduğu anda Şimal'in odasından ayrıldı karşısında merdivenlerin son basamağına basmak için ayağını kaldıran kocasını gördüğünde şaşırmadı yukarıya çıkanın o olduğundan adı gibi emindi zaten...
Şiraz, ise sinirini dağıtma çabası içindeydi öfkesini ona yansıtmamaya çabalıyordu karısını kırmak istemiyordu hele de iki canlıyken bugün bir sarsıntıyı daha kaldıramazdı Şiraz.
Karısına doğru ilerleyip yanına geldiğinde kaşları hala çatıktı...
Zümrüt ona bakıyor halinden bir sonuç çıkarmaya çabalıyordu ama pek başarılı olamamıştı henüz."İyi misin?"
Şiraz sadece başını salladı.
"Gel hadi odaya gidelim de uyu artık yorucu bir gün geçirdin" dedi kolundan tutup onu çekeleyerek.
Şiraz onun yorulmasını engellemek adına yürümeye başladı aksi takdirde hareket etmeyi daha düşünmüyordu.
"Neler oluyor Şiraz? Silah sesi de neydi? Çok ama çok korktuk Şimal ile"
"Korkmayın, önemsiz bir ayrıntıydı sadece o"
"Ne demek bu?"
"Bunları düşünme Zümrüt, sen yat dinlen olacakları ben düşünürüm" dedi hafif sinirli bir tonda.
"Nasıl düşünmem ağam?" dedi sesini yükselterek ama daha Zümrüt anlayamadan kendisine çekti Şiraz karısını onun korktuğunu korktuğu için de böyle yüksek sesle konuştuğunu, onu sorguya çektiğini biliyordu.
"Ağam" dedi ufacık bir fısıltıyla.
"Şş" diyerek boynuna gömüldü ama Zümrüt'ün istemediğini fark ettiğinde durdu, derin derin gözlerine baktı.
Zümrüt, tedirgin olmuştu uzun zamandır bu kadar yakın olmamışlardı onu nasıl durduracağını düşünürken kocasının kendiliğinden durduğunu ve gözlerine baktığını fark etti. Şiraz, kollarını gevşetmişti ama hala kollarında tutuyordu onu. Gözlerine bakıyor bakışlarıyla benliğini kuşatıyordu.
"Seni çok özledim tenini, nefesinin bal tadını, kokunu, gözlerinin derin uçurumunu çok özledim. Seni çok özledim Zümrüt." Dedi boğuklaşmış sesiyle, karısının konuşmadığını görünce, sessizliğinin sürdüğünü fark edince devam etti sözlerine. "Uzun zaman oldu, önce doktor yasakladı" dedi, doktoru hatırlayınca kaşlarını çatma gereği duymuştu birden bire. "Sonra da gelişen olaylardan dolayı zaman engeller koydu önümüze, sana dokunmak istiyorum ama belki de ilk defa izin istiyorum senden Zümrüt. Seni kırmak, üzmek istemiyorum hele de iki canlıyken hiç arzulamıyorum bunu, kaşlarını çatma!" diyerek elini kaldırıp alnına götürdü Zümrüt'ün, "sakın bunu bebeğimizi düşünmek olarak algılayıp kendini değersiz sayma çünkü ben seni düşünüyorum evet bebekte önemli ama sen daha önemlisin Zümrüt. Yüreğimin sızısına bir tek senin elin merhem olur, yaralarımı bir tek senin gözlerin iyileştirir. Eğer istemezsen, yani demem o ki bu gece ya da herhangi bir gece hazır değilim dersen bana söz sana Zümrüt elim eline, sen istemedikçe değmeyecek" dedi dolu gözleriyle.
Zümrüt ise sadece bakıyordu ona kendini tarttı bir önce, düşündü ardından ve istemediğine karar verdi. O kadar yaşanmışlıktan sonra dayanamazdı onun kendisine dokunmasına istemiyordu ki, onun gözlerine uzunca bir süre baktıktan sonra kollarından çekilmeye davrandı ama Şiraz onun neye karar verdiğini anlamıştı bile. İzin vermedi, çekti koynuna sarıldı sıkı sıkı ama hemen sonra "ah" diye ufak bir nida fırladığında dudaklarının arasından Zümrüt birden kaldırdı başını ve ona baktı.
"Yok, yok bir şey sadece kolum" dedi acıyla karışık gülen bir sesle.
Zümrüt rahatlamış bir yüzle gülümsedi ona. O daha vahim bir şey sanmıştı oysaki kocasının uslu durmamasının kanıtıydı kolunun acısı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT-TAMAMLANDI
RomanceURFALI SEVERSE BÖYLE OLUR ZÜMRÜT! YANGINIM KOR YEŞİLİ OLUR! SEVDAM TAN KIRMIZISI OLUR! Sonuna değin değil SONSUZA değin olur! Urfalı severse adı Şiraz olur! Anlatılansa dilden dile gezen DESTAN olur! Ya o Urfalı'yı da seven bir Urfalı çıkarsa...