-Savur Küllerimi-
Mirza odasında dolaşıp duruyordu. Şiraz'ın gittiğini görmeden son sözlerini söyleyip arkasına bir kez bile bakmadan yukarıya çıkmıştı. O yukarıya çıktığından beri yani son yirmi dakikadır da yanına uğrayan yoktu.
Heja, tedirginlikle karışık eltilerinin yanında duruyordu yanlarında Rojin de vardı aşağıya yukarıya gidip geliyor ve yukarıdan bir ses duymak için kulak kabartıp duruyordu. Dicle daha fazla dayanamadı onu cesaretlendirmek adına gözlerinin içine baktı ve omzunu okşadı ardından da daha yatıştırıcı sözleri dile getirdi.
"Burada için içini yiyeceğine senin yerinde olsam yukarıya çıkardım, onun sana ihtiyacı var Heja"
"Çıkmak istiyorum ama ya kızarsa?" dedi tedirginliğini açık ederek.
Bu kez konuşan halden anlayan eltiler değil küçük görümceydi. "Ağabeyimi memnun eder ilgin bence Dicle yengemi dinlemelisin" dedi gülümseyerek.
Heja bu kez Rojine döndü ve Dicle'nin etki edemediği yüreğini Rojin'in ellerine bıraktı ve onun sözlerinin ardından büyük kapının ardında kayboldu. Fazla acele etmeden tedirgin tedirgin çıktı merdivenleri açmak için kapıya uzandığında yerinde sıçramasına neden olan sesi duydu ve az önceki yavaşlığına karşıt olarak hızla daldı odalarına.
Mirza aynaya yumruk atmıştı belli ki, kanlar hala yumruk halindeki elinden aşağıya yol yapmıştı buna rağmen bile Mirza kımıldamıyordu gözlerini sımsıkı kapamıştı gerçeklerden kaçmak için sanki.
Heja korkusuna rağmen ilerledi ve bir çırpıda tuttu Mirza'nın kanlı elini okşarcasına çekti aynanın boş çerçevesinin içinden Mirza tenine değen ellerin hissiyle gözlerini açtı ve karısına baktı dokunamadığı kardelenine baktı ve soğukça çekti elini onun narin avuçlarından.
Heja içi yana yıkıla tekrar aldı ellerinin arasına onun git gide kırmızıya dönen beyaz elini ve ardından da konuşmaya başladı.
"Mirza!"
Mirza kafasını kaldırdı ve karısına baktı, "git" dedi.
"Mirza, burada kalacağım, hem elin..."
"Elimde bir şey yok ufak bir yara sadece"
"Kanamasını istemiyorum"
"Bırak kanasın"
"Çok kanadı yeter"
"Buna sen karar veremezsin, bırak kanasın, bırak aksın..." bu sözleriyle elindeki yaradan bahsetmediği çok açıktı.
"Tamam, kanasın, yansın yıkılsın ya sonra, sonra ne olacak?"
"Her şey güzel olacak"
"Yakma içimi Mirza, yeter yaktığın da yıktığında yeter, kanatma artık, akıtma..."
Mirza inatla başını kaldırdı tekrar, "git artık"
"Mirza, lütfen"
"Ağanım senin, Mirzan değil, ağan aklına koy bunu..."
"Ağamsın, atamsın, kocamsın ve bu odada olduğum sürece de sen benim hep Mirza'msın ağam değil, atam değil, sadece kocam!"
Mirza etkilenmişti onun bu sözlerinden buzlar prensesinin sözleri etkilemişti yaralı yüreğini bir parça da olsa.
Oturdu yatağına eli karısının elinin içinde, bacaklarında derman bulamayınca çöktü kaldı öylece. Heja, birden kalktı elini elinden çekti ve ilkyardım malzemelerinin bulunduğu dolaba yöneldi işine yarar gereçleri aldı ve yine Mirza'nın yanına oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT-TAMAMLANDI
RomanceURFALI SEVERSE BÖYLE OLUR ZÜMRÜT! YANGINIM KOR YEŞİLİ OLUR! SEVDAM TAN KIRMIZISI OLUR! Sonuna değin değil SONSUZA değin olur! Urfalı severse adı Şiraz olur! Anlatılansa dilden dile gezen DESTAN olur! Ya o Urfalı'yı da seven bir Urfalı çıkarsa...