Akşam üstü saat altı gibi giriş yapmışlardı konağa Şiraz ile Şimal. Kardeşi hızlı bir şekilde merdivenlere doğru koşmuş, aynı şekilde çıkmaya başlamıştı. Öyle mutluydu ki sürekli gülümsüyordu, onun bu mutluluktan taşmış hallerini izlemek hoşuna gidiyordu Şiraz'ın.
Kardeşinin aksine elleri pantolonunun ceplerinde sakin sakin çıkmıştı taştan merdivenleri, bahçeyi geçip de yukarı çıktığında küskün bir çocuk gibi sedirlerin üzerinde oturan karısını görünce gülmek gelmişti içinden ama Zümrüt öyle bir bakıyordu ki böyle bir hataya düşmekten son anda kurtuldu Şiraz, gülmesini bastırdı ve son derece ciddi yüz ifadesini zorlukla yüzüne takınıp eşine,"söylediklerinde sonuna kadar haklıydın Zümrüt" dedi.
"Hadi oradan, beni kandıramazsın. Biraz önce bana gülmek üzereydin, ama bakışımı görüp vazgeçtin!" dedi küçük yumruklarını sıkarken."Tamam, gülmek üzereydim itiraf ediyorum işte" dedi ellerini ceplerinden çıkarıp yukarıya kaldırmıştı, "teslim oluyorum"
"İndir kollarını çabuk, birileri görürse otoriten zayıflar"
"Kocasını da düşünürmüş"
"Ondan değil, sende şeytan tüyü var her türlü üste çıkarsın da otoriten zayıflarsa Mirza bu konağa giriş yapabilir ve ben bunu kesinlikle istemiyorum"
"Kararlıyım diyorsun yani"
"Elbette, o sözleri boşuna söylemedim ben"
"Ama o sadece çocukların iyiliğini düşünüyordu"
"Bak, gördün mü? İşte yine onun tarafını tutuyorsun"
"Taraf tutmak değil bu Zümrüt, sadece olanı söylüyorum. Senin sözlerinden sonra ne kadar şaşırdı bir bilsen, hem üzüldü de"
"Üzüldü mü gerçekten?" dedi ona şüpheli bir bakış atarken.
"Evet, üzüldü tabii"
"Yalan söylüyorsun!"
"İleri gidiyorsun Zümrüt, kiminle konuştuğuna dikkat etsen yerinde olur"
"Sen de kiminle konuştuğuna dikkat et o zaman, benim ben, karın! Yalan söyleme bana, kimi kime anlatıyorsun hem? Mirza benim ağabeyim"
"Ya ben neyinim Zümrüt?"
"Kocam"
"O zaman bunu hatırında tutup öyle konuş benimle" dedi yüksek sesle."Bağırma!" diyordu ama kendi de bağırıyordu ve çoktan ayağa kalkmış, Şiraz'ın önünde durmuş ona kafa tutmaya başlamıştı bile. Yani olanları, söylenilen sözleri ve gerçekleştirilmiş olan davranışları geri almak için çok geçti.
"Zümrüt beni sinirlendirme, elimden bir kaza çıkacak" diye bağırır konağı inletirken, bir bir ışıklar yanmaya başlamış ve odalardan kafalar uzatılmıştı dışarıya biraz merak biraz da korkuyla.
"Değiştiğini sanmıştım ama hala aynı Şiraz'sın" dedi gözleri yaşlarla dolarken.
"Ben de değiştiğini sanmıştım, sen de hala aynı saygısız kadınsın"
Gözyaşları yanaklarından aşağıya süzülürken Zümrüt son bir bakış attı kocasına, ardından da Şilan ile Agah'ın odasına yöneldi, fakat arkasından Şiraz'ın sesini duyunca önce durdu sonra da yürümeye devam etti.
"İki tartıştık diye odamızın yolunu mu şaşırdın?" diye bağırmıştı Şiraz, susamamıştı bir türlü, engel olamamıştı ağzından çıkanlara.
Oysa Zümrüt ona cevap dahi vermemişti, çocukların odasına girmiş ve kapıyı sakince kapatmıştı, içinden gelenin aksine çarpmamıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT-TAMAMLANDI
RomanceURFALI SEVERSE BÖYLE OLUR ZÜMRÜT! YANGINIM KOR YEŞİLİ OLUR! SEVDAM TAN KIRMIZISI OLUR! Sonuna değin değil SONSUZA değin olur! Urfalı severse adı Şiraz olur! Anlatılansa dilden dile gezen DESTAN olur! Ya o Urfalı'yı da seven bir Urfalı çıkarsa...