1. BÖLÜM

37.1K 985 234
                                    

***

''Vay be!'' 

''Ne oldu? Neye bu kadar şaşırdın?'' 

'Anne şunlara bak... En son kıyafet alışverişi yapmak için internete gireyim dedim kendimi Bursa Zoo diye bir sitede Habeş maymunlarını incelerken buldum.  Yazıyor ki : Babun olarak da bilinen Habeş maymunları sosyal gruplar halinde yaşayan hayvanlardır. Bir erkek ve birkaç dişiden oluşan küçük gruplar birleşerek daha büyük grupları oluşturur. Erkekler iri cüsseleri, gösterişli parlak gri tüyleri ile dikkat çekerler. Babunlar arasında, diş göstermek, diş gıcırdatmak, esnemek bir tehdit; tımar etmek ise dostluk davranışıdır. Çeşitli meyveler, otlar, kökler, kertenkele, böcek ve küçük memeliler besinleri arasındadır. Genellikle tek yavru doğururlar. Üreme olgunluğuna ulaşan erkeğin, üremeden önce kendi haremini kurması gerekir. Eski mısırlıların kutsal saydıkları hayvanlardır.'' diyerek açıklama yaptığımda annem benim kadar şaşırmamıştı. Annemin şaşırmaması en az habeş maymunları kadar ilginçti. 

''O Habeş Maymunları senin odana girse keşfedilmemiş orman sanar! Adım atmaya yer yok! Şu odana biri girse kız odası demez! Savaş çıkmış diye düşünürler! Artık kendine biraz çeki düzen vermelisin! Şu sakızı eline almayı da bırak! Ne kadar mikrop varsa bulaştırdın kendine... Lütfen yaşıtların gibi davranabilir misin biraz?!'' sorusu annem tarafından bana iletildiğinde sakızı çekiştirmeye devam ettim.

Annem ise cevapsız kalışımı 'Tamam anneciğim' olarak cevap kabul edip odadan çıktığında ben gözlerini düşmanını görmüş kedi gibi kısmış çılgın düşüncelerimle boğuşuyordum. 

''Annem bir taraftan virüs bir taraftan! Anasını satayım şu hayata bak. Lan bu virüs nasıl geçecek! Hadi geçti diyelim ne zaman her şey normale dönecek? Üniversiteye geri dönebilecek miyiz? Hadi farz edelim ki döndük o zaman ne bok yiyeceğiz? Hadi boku da yedik üniversiteye hazır olmayan bünyemi yeniden eğitime nasıl adapte edeceğim?'' deyip kendime art arda sorular sorarken okuldan bir kez daha soğudum.

Şimdi tek yapmam gereken içinde bulunduğum psikolojik bunalımdan acilen çıkmaktı.
Bunun için de evden kaçmak en mantıklı seçenek olarak ön plana çıkmıştı.
Hain planımı devreye sokup iş başına geçerken ordusunun başındaki komutan edasıyla kanımın son damlasına kadar mücadele verecektim.

Anneme karşı...

Merdivenlerden hızlıca indikten sonra aynı hızla salona doğru koşmaya tam gaz koşmaya devam ettim. Çünkü biraz daha evdeki havayı solumaya devam edersem kesin geberip gidecektim. Acilen hava almam gerekiyordu ki önümdeki tek engel annem ve babamdı.

An itibari ile durmak ve pes yoktu! Annemle sonuna kadar savaşacağım! İsteklerimi bu zamana kadar anında yerine getiren ama patene karşı antipati besleyen babamı bu sefer alt etmeliydim. Israrcı ve bir o kadar şımarık olmalıydım!
Gün özgürlük günüdür !
Gazamız mübarek olsun !
Ve ben bugün onlara 'Biz bu kızı çok şımarttık !' dedirteceğim! 

Salonun kapısından sadece başımı sokup etrafı kontrol ettim.
Güzel! Ortalık sakin! Ve sessizlik her zaman ki gibi baş köşede...

Annem kitap okuyordu bu da annemin sinirli olmadığını kanıtlıyor. Babamı da yine her zaman ki gibi bilgisayarıyla aşk yaşarken bulduğuma göre bir sorun yoktu.

"Şimdi tam zamanı." diyerek salona daldım.

''Gençler ve her zaman küçük işlemler sayesinde genç kalan sevgili aile üyelerim... Ben kaçıyorum.'' dediğimde bütün bakışlar beni buldu. Annemin itiraz edeceğini anladığım an elimdeki kaykayımı gösterip ''Lütfen ama...'' dedim masum masum bakmaya çalışarak.

Tabii ki o bakışlar bende olmuyor orası ayrı bir mesele... Annem de o bakışları yemiyor zaten.
Her neyse!
Pes etmeyeceğim!
Bu delici bakışlar karşısında pes edemezdim!
Kesinlikle pes etmeyeceğim! (ETTİ)

BAY MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin