"Sizin sorununuz ne?"diye sordu Michael ve sesini duyduğum anda gözlerimi kapatıp, kalbimin acısını onun sesiyle azalmaya çalıştım.
Birkaç hışırtıdan sonra Ashton'ın tekrar küfrettiğini duydum. "Sarah?"
Gözlerimi açıp ismimi söyleyen Michael'a baktım. Artık ayaktaydı. Gözleri kanlıydı ve gözlerimden gözlerini ayırmıyordu. "Mikey."
"Burada ne işin var?"diye sordu fısıltıyla.
"Artık benim stilistim."dediğinde Ashton, Michael gözlerini kısa bir süreliğine ona çevirip sonra tekrar bana baktı. Yüzündeki hayal kırıklığını görebiliyordum. Ve bu kırıklığın sadece yüzünde değil, kalbine giden her yolda olduğununda farkındaydım. Ama canımı her ne kadar acıtırsa acıtsın, bu kırık yolların hepsini tek tek kendim düzeltecektim.
"Sarah!"diyerek birden Calum, Michael ile arama girdiğinde gülümsedim ve duygu yoğunluğundan dolayı dolan gözlerimi kapattım. "Seni çok özledik! Nerelerdeydin?"
"Sekreterlik yapıyorsun sanıyordum."dedi Luke.
"Şu sikik işi boş verin. Artık bizimle!"dedi Ashton ve kıkırdayarak bana sarılan Calum'ı benden itekleyip beni güldürdü. "Ve şimdi beni hazırlaması gerek!"diyerek elimden tutup benim ve Sheetal'in bulunduğu odanın iki katı daha büyük olanın arka tarafına götürdü. Beyaz bir koltuğun önünde olan siyah tişörtlere baktım.
"Bunlardan hangisini giymeliyim?"
İç çekerek, "Kesinlikle siyah olanını."diye mırıldandığımda Luke ve Calum'ın gülüşünü duymuştum. Ama ben Michael'ın gülüşünü duymak istiyordum.
"Bunların hepsi siyah!"
"Biliyorum! Bir şey fark etmeyecek Ash, giy tekini."deyip omuz silktim.
Ela gözlerini bana çevirdi ama artık gözleri çok öfkeli duruyordu. Ama zaten yalandandı bu öfkesi. "Sen nasıl stilistsin? Seni bunun için işe almamıştım..."dediğinde gülerek üstünde To The Moon & Back yazan tişörtü ona uzattım. Michael'ın gözlerinin üzerimde olduğunu biliyordum. Ve onu bir şekilde kendime çekeceğimi de biliyordum.
Tişörtü ona uzattığımda gülümsedi ve dudaklarını onaylarcasına büyük kafasını salladı. "Bugün işimin ilk günü, beni yormak istemezsin değil mi Ash?"
Üstündeki kolsuz tişörtü çıkartıp verdiğim tişörtü üstüne geçirirken gözlerini devirmişti. "Zaten seni kullandım. Bu tişörtler her zamankilerden."
"Neden sadece gidip hayranlarının çığlık atmasını sağlamıyorsun?"dediğimde yüzünü buruşturdu. "Nasıl yani?"
"Bence sahnenin ortalarında tişörtünü çıkar."dedim ve güldüm. "Sheetal'de bunu sevecek."
Sheetal'in ismini duyduğu anda yanağındaki çukurları göstererek gülümsedi. "Sheetal!"
"O kim?"diye sorduğunda Calum ona döndüm. Aynanın karşısında durmuş saçlarını yapıyordu ama zaten saçları kıvırcık olduğu için aynı duruyordu.
"Sarah'ın meleğe benzeyen arkadaşı."
Calum gülerken kapı açıldı. Kafasını içeri uzatan sarışın adam nefes nefeseydi. "Beş dakika içinde sahnedesiniz."