#eight

236 31 1
                                    

Telefonu sinirle kapatıp, çığlık attım ağlayarak. Neden olmuyordu? Neden bu kadar şansızdık? 

Kimse olmadığı için rahatça ağladım bir süre. Bağırarak, koltuklardaki yastıkları ısırarak ve çığlık atarak. Zaten hiçbir zaman sessiz ağlayamazdım. Özellikle bu acıyla, buna alışmıştım. Boş bulunduğum her vakit, aklıma Michael'ın geldiği her an, ağlıyordum.

Herkes ağlardı.

Masanın üstündeki telefonum çalmaya başlayınca, özellikle de Michael'ın zil sesi olan Lost Boy şarkısı çalınca onun aradığını anlamıştım. 

Hemen yerimden doğrulup yanaklarımı sildim ve boğazımı temizleyerek telefona uzandım. Her şeye rağmen onu üzmek istemiyordum. "Alo?"

"Sarah?"diye fısıldadı. "Sesin neden böyle?"

"Gelemiyorum."

"Ne? Neden?"dedi şaşırarak. "Gel. Lütfen."

"İşten ayrılamam, Sam izin vermedi. Aslında izin vermişti ama aradı ve vazgeçtiğini söyledi."dedim sakin olmaya çalışarak.

Sinirle soluduğunu duydum. "O piçi öldüreceğim. Buraya gel, yeni bir iş bulabilirim sana. Hem... Birlikte Pokemon mağazasına gideriz."dediğinde dudaklarım titreyerek kıvrıldı.

"Bu iş kadar iyisini zaten aradığımı biliyorsun. Henüz öyle bir iş yok Mikey, o yüzden ayrılamam. Boş ver sende."

"Japonya'dan sonra oraya gelmeye çalışacağım. Çünkü gerçekten seni özledim."

"Bende seni özledim..."dedim ama devam etmedim. Çünkü yine bir sorun çıkacak gibi hissediyordum. ve bundan bıkmıştım.

broken home | mgcHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin