-3-

14.3K 546 27
                                    

-3-

“Eve girdim şimdi anne. Birazdan çıkacağım.”

“Yemek yemeden çıkma. Nereye gideceksin?”

Kapıyı kapatıp hızlı adımlarla üst kata çıktım. Dürüst olmak gerekirse bu evimizi Beşiktaş’takinden daha çok seviyordum. Çünkü ev iki katlıydı, çatı katı bana aitti ve apartmanımız dört katlıydı. Beşiktaş’taki hem yüksekti hem de tek katlıydı.

“Okulun basket maçı varmış. Ona gideceğim.”

“Hemen kaynaştın mı okuldakilerle? Bak birde ilk gün gitmek istemiyordun.”

Odama girip çantamı kenara bıraktım ve dolabın önüne geçtim.

“Ama maçlar erken başlamamış mı? Hele okulun ilk gününden…”

“Bu öyle bir maç değil anne. Çocukların kendi aralarında, okullar arasında değil. Yani karşı takım başka okuldan ama öylesine bir maç işte.”

Kot şortumu aldıktan sonra lila gap t shirtümü alıp dolabı kapattım.

“Anladım canım. Dolapta yemek var. Yemek yemeden çıkma tamam mı?”

Eteğimden ve çoraplarımdan kurtulduktan sonra anneme cevap verdim.

“Vaktim olmayabilir. Yetişebilirsem yerim.”

“Yetişirsin Hazal. Eğer çok acelem var diyorsan sandviç hazırla.”

“Tamam annecim hadi kapatıyorum.”

Annem başka türlü susmayacağa benziyordu. Son kez yemek ye diyip telefonu kapattı.

T shirtümü giyindikten sonra saçlarımı açtım. Yine dalgalanmışlardı. Buna sevinmiştim işte. Hafifçe büyük, kelebekli bez çantamın içine telefonum, cüzdanım, anahtarım gibi ıvır zıvırları ekleyip tek başıma kullandığım banyoma geçtim. Dişlerimi fırçaladıktan sonra parfümde sıktıktan sonra odama geri döndüm. Beyaz dantelli tomslarımı ayağıma geçirince mutfağa ilerledim. Sahile on dakikada inebiliyordum ve on beş dakikam vardı. Yemek için vaktim yoktu. Evden çıkıp hızlı adımlarla sahile ilerledim. Mutlaka yemek yiyecek bir yer bulurdum nasılsa.

Sahile geldiğimde etrafta kimse yoktu. Erken gelmiştim. Beklememde sorun olmadığı için en yakın banka kurulup oturdum.

Yetkin’i özlüyordum. Neden beni bırakıp gitmişti ki? Tamam, kabul ediyorum. Futbol kariyeri için bu önemliydi. Şunu da kabul ediyordum. Onun için futbol kadar değerli değildim. Ama beni o da seviyordu işte. İki sene sevgili kalmıştık, az değildi.

Giderken ne demişti sahi? “Seni seviyorum ama gitmek zorundayım Hazel. İki sene sonra döneceğim. Bilirsin, uzak mesafe ilişkileri yürümez. O yüzden bir süre ara verelim. Ama şunu unutma, geri döneceğim.” Geri dönecekti işte. Onu bekleyecektim. Geri gelecekti.

Yan tarafımda bir hareketlenme olunca gözlerimi denizden alıp yan tarafa çevirdim. Günay sırıtarak bana bakıyordu.

“Çok bekletmedim umarım.”

Çantamı koluma asıp ayaklandım.

“Hayır, ben biraz erken geldim. Gidelim mi?”

Günay’da aylanıp beni onayladı. “Bu taraftan.”

Siyah bir motorun önüne gelince koltuğu kaldırıp içinden kask çıkarttı ve bana uzattı. O an elindeki diğer kaskı fark ettim. Ne kadar dikkatsizdim.

“Umarım motorla gitmemizde sakınca yoktur.”

Hiçbir sakınca yoktu. Hızı çok seviyordum. Yetkin bana sevdirmişti.

Sen de GitmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin