-13-
Sahildeki partinin böyle harika olabileceğini düşünmemiştim. Gerçekten. Düşünmemiştim.
Poyraz beni motorla almaya geldiğinde oldukça şaşırmıştım. Ağzımdan onu kahkahalara sokacak kelimeler dökülmüştü.
"Ne o, hepinizde motor mu var? Yoksa bir tür çeteye falan mı üyesiniz?"
"Evet, geceleri deri ceket ve motor yağı bulaşmış kotlarımızla sokaklarda geziyoruz. İstersen seni de kötü kızım yaparım."
Bu da beni kahkahalara sokmuştu. Yanına gidip parmak uçlarıma yükselerek yanağına kısa ve masum bir öpücük kondurmuştum. O gülümserken ben kızarmıştım. Elime tutuşturduğu kaskı taktıktan sonra arkasına kurulmuş ve sahile doğru yol almıştık.
Günay'la yaşadığım rezilliği yaşamamıştım motordan inerken. Ama bu motor yolculuğumu ise Poyraz'a sımsıkı sarılarak geçirmiştim. Daha da sıksam kaburgalarını parçalayabilirdim sanırım. Ve bu Poyraz için sorun olmazdı.
Sahile geldiğimizde gördüklerimde oldukça şaşırtıcıydı. Evet, denizle çevrili bir şehirde yaşıyorduk ama İstanbul'u ortası sayılabilecek bir yerde böylesine güzel bir plaj beklemiyordum. Kumlar renkli ampuller altında farklı bir şekilde parıldarken sandaletimin içine dolan kumlar sayesinde hala sıcak olduğunu hissedebiliyordum. Güneş ise karşıda, kırmızı bir şekilde batıyordu. Her şey mükemmel bir uyum içindeydi.
Sahilden girerken Poyraz elimi tuttu. Güven veren bir tutmaydı, sanki seni hiç bırakmayacağım diyordu. Ona güveniyordum, güvenmek zorundaydım.
Arkadaşlarımızın yanına ulaştığımızda ellerimizin bir arada olması hepsi için normal bir şey gibiydi, birkaç saniyelik gülümseyen ve sevinen bakışlardan sonra konuşulan konuya geri dönmüşlerdi. Nida'nın arkasından sarılan Barış onaylarcasına göz kırpmıştı ve Nida ise sadece gülümsüyordu. Diğer taraftan yanıma gelen Günay kolunu omzuma atmış ve hafifçe sıkmıştı. Gözlerinden aferin dediğini çıkarıyordum.
Canan Günay'la takılmaktan vazgeçmiş gibi sürekli Anıl'la ilgileniyordu. Aslı ise hiç kimseyle ilgilenmiyor, sürekli arkadaş grubumuzun dışındaki erkekleri süzüyordu. Bu hali bir an için bana Ezgi'yi hatırlatmıştı.
Okuldaki hocalardan, derslerin zorluğundan ve partinin daha da eğlenceli olması gerektiğinden konuşup duruyorduk. Havadan sudan yapılan geyikler ve Günay şapşal esprileri ortamı daha da eğlenceli ediyordu. Ben insanları incelerken Poyraz'ın ara sıra üzerime kitlenen bakışlarını hissediyor, gülümseyerek ona bakıyordum.
"Hadi denize girelim!"
Hepimiz şaşkınca Nida'ya baktık. İlk tepki Barış'tan gelmişti. "Aşkım, saçmalama. Deniz soğuktur."
Nida Barış'ın kollarından sıyrılıp ona döndü. Bu konuyu bırakmayacağa benziyordu. "Soğuk su vücudu diri tutar sevgilim, yaşlandığında hemen buruş buruş mu olmak istiyorsun?"
Günay Nida'ya güldükten sonra adını hatırlayamadığım bir çocuğun sırtına atladı. "Hadi aşkım, denize sür!"
İncelttiği sesi ve heyecanı hepimizi güldürmüştü. Çocuk koşarak denize gidince Nida olduğu yerde zıplamaya başladı. "Hadi Barış!"
Barış bardağından yudum almayı tercih edince Nida arkasını dönüp sahile ilerlemeye başladı. Barış bardağını kenara koyup Nida'nın arkasından ilerledi. Bir anda Nida'yı kucaklayıp denize koşmaya başladı. Nida'nın kahkahası hepimizi neşelendirmeye yetmişti.
Bu denize koşma hareketi herkesi gaza getirmiş ve partidekiler birer, ikişer denize koşmaya başlamıştı. Poyraz elimi bırakıp t shirtünü çıkardı. Heyecanlı gülümsemesi onu küçük bir çocuk gibi gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen de Gitme
Teen Fiction"Hayır, anlamıyorsun. Ben hep birilerinin arkasından koştum. Herkes beni terk etti. Onlar giderken ben onları durduramadım. Çabaladım ama başaramadım. Yeni bir başarısızlığa kendimi bırakamam. Sende gitme." Kafasını salladı. Gözlerini dalgalı denize...