-10-
“Son dersimiz boş mu? Bu çok iyi değil mi? Daha okulun ilk haftasındayız!”
Nida ve Günay buna alışık bir şekilde sırıtırken ben sevinçten havalara uçuyordum. Eski okulumda boş ders denen olay yoktu. Hocanın gelmeme durumu çok nadir olurdu ve gelmediği zaman başka bir hoca yerine girer dersi işlerdi.
“Bir yerlere gidelim bence.” Günay’ın teklifini tam onaylayacağım sırada Nida konuştu.
“Siz gidin çocuklar ben Barış’layım.”
Günay’la aynı anda “oo” lamaya başladık. Nida’da bize bakıp gülüyor, bir yandan da “Yapmayın şunu.” Diye bizi uyarıyordu. Biz onu umursamadan devam ederken birisi sertçe omzuma çarptı.
“Yavaş olsana!”
Çarpan kişiye döndüğümde o sinir üçlüden en sinirinin olduğunu fark ettim. Sinirle bana bakıyordu.
“Senin sesin fazla çıkıyor, daha geleli üç gün oldu unutma.”
Nida ayaklanıp yanıma geldi. “Yeni geldiyse ne olmuş Beyza?”
Beyza denen kız alaycı bir tavırla bir Nida’ya bir bana bakıyordu. “Seninde sesin fazla çıkıyor. Geçen seneyi hatırla ve kapa çeneni Nida. Barış seninle takılıyor diye ahkam kesemezsin.”
Günay boğazını temizleyerek ortamıza girdi. “Beyza, canım sen gidip küçük vodoo bebeklerinle oynasana. Hadi kızlar, bahçeye çıkalım bizde.”
Beyza sinsi bakışlar atarken Günay Nida ve benim koluma girmiş, bizi bahçeye doğru götürüyordu. İlk başlarda sürüklüyordu hatta.
“O kızın problemi ne? Egosu ondan önce hareket ediyor.”
“Müdürün yeğeni. O yüzden kimse ona bir şey diyemiyor. Dokuzuncu sınıftayken on ikinci sınıftan bir kıza sataşmıştı haksız yere ve sataştığı kız disiplin cezası aldı. Kız kovulana kadar kızla uğraştı.”
“İyi de bu çok saçma…”
“Saçma olması bir şey değiştirmiyor. O kıza takılmamaya çalışın.”
Günay bizi uyarırken çoktan bahçeye çıkmıştık. Hatta Barış ve Poyraz’ın yanına da ulaşmıştık. Barış elleri cebinde Nida’nın yanına ilerlerken Poyraz dizinin üstünde duran bacağını yere indirip dikleşti. Günay yanına kurulurken ben ayakta yanlarında duruyordum.
“Hangi kıza? Otursana Hazel.”
Poyraz Günay’a doğru kayıp bana yer açarken Barış, Poyraz’ın sorusunu tekrarladı.
“Evet, hangi kız o? Sen iyi misin Nida?”
“Önemli biri değil ya, Beyza işte.” Nida omuz silkerek söylemişti. Barış kafasını salladıktan sonra koluna girip onu çekelemeye başladı. “Hadi, gel çikolata yiyelim.”
Barış ve Nida hangi çikolatayı yiyeceklerini konuşarak uzaklaşırken bende Günay ve Poyraz’la kalmıştım. Poyraz bana döndü.
“Sen iyi misin?”
“Hı-hı. Neden sordun ki?”
Poyraz gözlerini kısarak bana baktıktan sonra kafasını çevirdi. “Hiç.”
“Hiç.” Onu tekrarlamış, arkama yaslanmıştım. Günay ayaklanıp bize döndü.
“Ben Anıl’ı bulmaya gidiyorum. Siz ikiniz takılın. Bu arada, son dersimiz boş Poyraz. Belki Hazel’i bir yere götürmek istersin.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen de Gitme
Teen Fiction"Hayır, anlamıyorsun. Ben hep birilerinin arkasından koştum. Herkes beni terk etti. Onlar giderken ben onları durduramadım. Çabaladım ama başaramadım. Yeni bir başarısızlığa kendimi bırakamam. Sende gitme." Kafasını salladı. Gözlerini dalgalı denize...