-15-
Poyraz'ın doğum gününü kutladığımız geceye kadar hiçbir sorun yaşamadık. Cidden.
Pazartesi günü Poyraz'ın tek boş günü olduğu için birlikte geçirdik. Bugün ders bile çalışmıyordu, tamamen boş günüydü. O yüzden rahatça takılabileceğimiz bir yere gittik. Bizim eve.
Poyraz odamı resmen karıştırmıştı. Dolaplarıma, çekmecelerime, bulduğu her deftere bakmıştı. İç çamaşırlarımın bulunduğu çekmeceye yöneldiği an onu durdurmuştum.
"O çekmece olmaz! Onun dışında özgürsün."
"Neden?"
Kızarmış bir şekilde baktım. "Olmaz. Çünkü... özel eşyalarım var tamam mı? Bakamazsın. Uzak dur."
Uyardıktan sonra odadan çıkıp mutfağa indim. Hızlı bir şekilde hazırladığım sandviçler ve meyve suyuyla odaya geri döndüğümde Poyraz koltuğumda uzanıyordu. Elimdekilerle yanına gidince oturduğu yerde doğruldu.
Sandviçimden daha birkaç ısırık almıştım ki Poyraz konuşmaya başladı. "Çekmeceye baktım."
"Ne? Neden? Poyraz!"
Utanıp renkten renge geçmem onu oldukça eğlendirmişti. Elindekileri kenara bırakıp beni kendine çekti. "Utanmana gerek yok, biz sevgiliyiz."
"Dediğin gibi, sevgiliyiz. Karı-koca değil."
Dediğimi umursamadan beni öpmüş ve yemeğine devam etmişti. Yemekten sonra Tiffany'de Kahvaltı'yı bilgisayarımdan açmış ve yatağımda yayılarak izlemiştik.
Kokusunu içime çekerek ve sarılarak müthiş dakikalar geçirmiştim. Olduğum yerden memnundum.
Saat beşe kadar evde takıldık. Beşte Poyraz Defne'yi alması gerektiği için çıktı. Böylelikle Pazartesi gününü doldurmuştuk.
Ertesi gün Nida'yla büyük bir alışveriş planı yapmıştık. Sadece ikimiz gidecektik ve yarın diğer kızları da alıp alışverişe çıkacaktık. Bugün Nida hem hediye seçmeme yardım edecekti hemde mekan bakacaktık.
Nida, Poyraz'ın resmini yapmam konusunda ısrar edip duruyordu ve bundan emin değildim. Yani o kadar mükemmel yapabileceğimden. O yüzden Barış aracılığıyla öğrendiğim favori basket takımının formasını aldım. L.A. Lakers. Ki bu yeterli değildi. O yüzden Nida'yı dinleyip yeni bir tuval ve eksik olan birkaç boyadan aldım.
Bütün bunlar hala az geliyordu. Yanına birde daha özel olan bir şey eklemek istiyordum. Tiffany'de Kahvaltı filmini satın aldım. Bu bizim filmimiz olabilecek nitelikteydi çünkü. Karakterlerle alakamız yoktu evet ama birlikte izlerken keyif almıştık.
Bütün bunlara son bir ek olarak komik bir doğum günü kartı ve zarf aldım. Hediye işi kısmen tamamlanmış gibi duruyordu.
Yemek yedikten sonra mekanlara bakmaya başladık. Nida araştırıp öğrendiği bir sürü mekanın listesini tutmuştu ve bize tek tek hepsine girip bakıp, en güzelini seçmek kalıyordu.
İki farklı bar arasında kalınca seçme işini Günay'a bıraktık. Günay mekanı ayarlayacağını ve gerisini ona bırakmamızı söyleyince ona uyduk. Sonrasında ise evlere dağıldık.
Sevgilimle yaptığım telefon görüşmesi esnasında tuvale aktaracağım resmin kabataslak biçimini kağıda aktardım. Sesini duymak duygularımı motive ediyor, çizimimi kuvvetlendiriyordu. Sonunda ise çıkardığım taslaktan memnun kalmıştım.
Poyraz üçlük çizgisinin gerisinde ve elleri havada. Top çoktan ellerinden çıkmış, potanın ağızında duruyor. Tribünler ayakta ve tüm takımdaki coşku belirgindi. Resim konusunda çok iyi olmadığımı sanardım ama bu gerçekten iyiydi. Kesinlikle!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen de Gitme
Teen Fiction"Hayır, anlamıyorsun. Ben hep birilerinin arkasından koştum. Herkes beni terk etti. Onlar giderken ben onları durduramadım. Çabaladım ama başaramadım. Yeni bir başarısızlığa kendimi bırakamam. Sende gitme." Kafasını salladı. Gözlerini dalgalı denize...