-6-

14.6K 518 16
                                    

-6-

Hazel'in anlatımından, 4.bölümde kaldığımız noktadan devam ediyor. Hadi iyi okumalar :)

“Hazal! Kahvaltı hazır hadi aşağı in!”

Nefes alabilmek için açtığım küçük boşluğu yorganı tamamen çekerek kapattım. Şu an kalp kırıklarımla uğraşıyordum. Okulla falan uğraşamazdım. Öyle bir haldeydim ki annemin Hazal demesini bile umursamamıştım.

Yorganın altında daralmaya başlayınca yüzümü açıkta bırakacak şekilde yorganı kaldırdım. Of ya, ben ne yapacaktım şimdi? Tamamen gitmişti işte. Geri geleceğini söylemişti ve şimdi tamamen gitmişti. Ne bekliyordum ki? Benim gibi hastalıklı birini sevmesi bile mucizeydi. Şimdi Almanya’da gözü açılmıştı. İyisini hak ediyordu zaten.

Birkaç dakika geçtikten sonra annem tekrar bağırmaya başladı.

“Hazal! Geç kalacaksın kızım hadi insene!”

Sırtımı kapıya doğru dönüp iyice yatağa gömüldüm. En azından seslenmeliydim iyi olduğuma dair ama iyi değildim ki…

Birkaç saniye sonra annem adımı tekrar seslendi. Yine ses vermeyince hızlı adımlarla merdiveni tırmanmaya başladı. Ahşap merdivenleri kırarcasına çıkıyordu.

“Hazal!” Kapıyı açıp hızla yatağıma ilerleyişini dinledim. Sertçe yorganımı çekip beni sırt üstü hale getirdi. Gözlerimi açık görünce hafif bir nefes verdi. Rahatladığını görebiliyordum.

“Neden cevap vermiyorsun Hazal?”

Boş gözlerle baktıktan sonra sırtımı anneme doğru döndüm. Omzumdan tutup beni önceki halime geri çevirdi.

“Sana diyorum. Sorun Hazal demem mi? İyi, istediğin gibi olsun. Hazel derim. Şimdi kalkacak mısın yataktan?”

“Hayır, kalkmayacağım. Ne dersen de umurumda değil anne.” Burnum tıkalı olduğu için genzimden konuşmuştum. Annem gözlerime bakmaya başladı. Elini hafifçe yanağıma koydu.

“Neyin var Hazel, hasta mısın?”

“Ben hep hastayım anne. Sürekli arıza veriyorum. Hastalıklı bir vücuda sahibim işte!”

Gözyaşlarım barajını aşmış gibi akmaya başlayınca annem beni iyice kendine çekti. Bir yandan da saçlarımı okşuyordu.

“İyi olacaksın bebeğim, iyi olacaksın. Kendine inanman yeterli… Yeme problemini de düzene koyduk neredeyse, daha da iyi olacaksın. Sen hastalıklı bir vücuda sahip değilsin!”

“Öyle mi? O yüzden mi en ufak bir sigara dumanı bile astımımı tetiklemeye yetiyor! İyi değilim işte!”

“Kriz mi geçirdin sen? Sigara içilen yerde olmamalıydın! Okulda mı oldu bu? Yoksa tuvalette sigara mı içiyorlar? Bu duruma hemen el atmalıyız…”

“Anne… Anne! Kes şunu! Okulda sigara içildiği falan yok tamam mı? Lanet olası sahilde aptal bir adam yüzünden oldu. Ya, tamam bak kalktım. Kalktım ve okula gidiyorum. Rahatladın mı?”

Annem şaşkınlıkla yüzüme bakarken hızlı hareketlerle yatağımdan çıktım. Okul kıyafetlerimi kolumun altına sıkıştırıp hızlıca kendimi banyoya attım.

Gözlerim ciddi anlamda felaketti. Şişmişlerdi ve kurbağa gibi gözüküyordum. İğrenç. Saçlarım on kat cansız duruyordu. Elime tarağımı alıp taranmaya ihtiyacı olmayan saçlarımı taramaya başladım. Dişlerimi fırçaladıktan sonra üstümdeki bol t shirt ve şorttan kurtulup okul kıyafetlerimi geçirdim. Deodorant sıktıktan sonra kapatıcı ve pudra yardımıyla gözaltlarımdaki hafif morluğu kapattım. Dudaklarıma krem ekledikten sonra aynada kendime baktım. Eh, daha iyi gözüküyordum.

Sen de GitmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin